ANKARA 3.İDARE MAHKEMESİ, TURKISHBANK A.Ş.’NİN AVUKATLARINI ŞİKAYET DAVASI VE CEVAP DİLEKÇESİ.

TURKISHBANK A.Ş. VEKİLLERİ AVUKAT DUYGUN YARSUVAT, AVUKAT NURCAN ÇÖL, AVUKAT GÜNAY YILMAZ VE AVUKAT YALIM ŞENTÜRK’ÜN, TCK 207 VE TCK 277  İLE ANILAN SUÇLARDAN CEZALANDIRILMALARI İSTEMİ İLE İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI ÖZEL SORUŞTURMA BÜROSUNA YAPMIŞ OLDUĞUM ŞİKAYETLE İLGİLİ OLARAK AÇILMIŞ OLAN 2013/20727 C.M. NUMARALI DOSYA İLE İLGİLİ OLARAK, ANKARA 3. İDARE MAHKEMESİ’NİN 11.02.2016 TARİHLİ ARA KARARI KONUSU OLAN VE ŞİKAYET EDİLMİŞ AVUKATLARDAN GÜNAY YILMAZ’IN ADALET BAKANLIĞI YANINDA DAVAYA KATILMA TALEBİNE, 07.02.2016 TARİHİNDE AŞAĞIDAKİ CEVAP DİLEKÇESİ GÖNDERİLMİŞTİR.

ANKARA 3.İDARE MAHKEMESİ TARAFINDAN GÖNDERİLMİŞ OLAN ARA KARARIN EKLERİ OLAN VE CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN 10.02.2016 TARİHLİ YAZISI İLE  ADALET BAKANLIĞI PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN 11.02.2016 TARİHLİ SAVUNMA YAZISI VE DEVAMINDA DA AYNI GÜN OLAN 11.02.2016 TARİHİNDE MAHKEME TARAFINDAN ALINMIŞ OLAN “ARA KARARI” VE BÜTÜN BU İŞLEMLERİN 2 GÜN İÇİNDE TAMAMLANMIŞ OLMASI,  ARALARINDA GALATASARAY’IN GEÇMİŞ DÖNEM BAŞKANI AVUKAT DUYGUN YARSUVAT’IN DA BULUNDUĞU  TURKISHBANK A.Ş. AVUKATLARI HAKKINDA DEVAM ETMEKTE OLAN SORUŞTURMA İLE İLGİLİ BÜYÜK SIKINTILARI DA BERABERİNDE  GÜNDEME GETİRMİŞTİR.

BİLİNDİĞİ GİBİ, AVUKATLAR DUYGUN YARSUVAT, GÜNAY YILMAZ, YALIM ŞENTÜRK VE NURCAN ÇÖL HAKKINDA İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI ÖZEL SORUŞTURMA BÜROSU TARAFINDAN YÜRÜTÜLMÜŞ OLAN CEZA SORUŞTURMASI SONUCUNDA DOSYA, ‘DAVA AÇILMASI’  TALEBİ İLE ADALET BAKANLIĞI’NA GÖNDERİLMİŞ, FAKAT ADALET BAKANLIĞI BU SORUŞTURMANIN AÇILMASINA MÜSAADE ETMEMİŞTİR.

ADALET BAKANLIĞI’NIN BU KARARI ÜZERİNE, VERİLMİŞ OLAN KARAR’A İTİRAZ EDİLEREK SORUŞTURMA DOSYASI ANKARA 3.İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMİŞTİR.

 

 

HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ, O ZAMAN HAKKINIZLA BİRLİKTE ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ.

 

 ANKARA 3.İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

GÖNDERİLMEK ÜZERE

İSTANBUL İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA                                   07.03.2016                        

Dosya No                      : 2015/2343 Esas

Davacılar                       : 1. Adil Altay GÜNEY ( T.C. 49021106766 )

                                         Ataköy 11.Kısım Zambak Blok A/8                   Bakırköy/İSTANBUL

  1.      Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaat Ltd. Şti.

                                         Ataköy 11. Kısım Zambak Blok A/8                   Bakırköy/İSTANBUL

Davalı                             : ADALET BAKANLIĞI

                                          Vekaletler Cad. Kızılay 06659,                                           ANKARA

Konu                        :  Sayın Mahkemenizin, 2015/2343 Esas numaralı dosyası ile ilgili 11.02.2016 tarihli Ara Karar doğrultusunda görüşlerimiz. 

 

AÇIKLAMALAR                                                                                                       :

Huzurdaki şikayetimizle ilgili olarak ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 10.02.2016 tarihli yazısının gereğinin, Personel Genel Müdürlüğü tarafından hemen ertesi günü olan 11.02.2016 tarihinde yerine getirilerek hazırlanmış olan savunmanın, aynı gün olan 11.02.2016 tarihinde Ankara 3.İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi ve sayın mahkemenizce de aynı gün olan 11.02.2016 alınmış olan ARA KARARI ve aynı daireden aylardır hayatımın en önemli kararını beklerken,  içlerinde avukat Duygun Yarsuvat’ın da bulunduğu şikayet etmiş olduğum Turkishbank A.Ş.’nin  avukatları hakkında devam etmekte olan soruşturma ile ilgili evrak akışındaki birden bire oluşan bu olağan üstü hız konusundaki endişelerimi, özellikle ve öncelikle büyük üzüntü ile ifade etmek isterim.

 Bu konu ile ilgili olarak Sayın Mahkeme heyetiniz tarafından da gerekli araştırma ve inceleme yapılacağına gönülden inanıyoruz.      

Sayın Mahkemenizin 11.02.2016 tarihli ARA KARARI gereğince, şikayetçi olduğumuz avukatlardan Günay Yılmaz’ın, davalı idare yanında davaya katılma dilekçesi hakkındaki görüşlerimiz, ek olarak göndermiş olduğunuz,

A. ADALET BAKANLIĞI Personel Genel Müdürlüğü’nün 11.02.2016 tarihli Savunması,

B. Şikayetçi olduğumuz avukatlardan Günay Yılmaz’ın müdahale talepli tarihsiz dilekçesi,

C. Netice ve talebimiz,

Olarak 3 ana bölüm halinde bilgilerinize sunulmuştur.

 A. ADALET BAKANLIĞI Personel Genel Müdürlüğü’nün 11.02.2016 tarihli Savunması

ADALET BAKANLIĞI Personel Genel Müdürlüğü’nün 71372891 / 2016/133 – 1597/6391 Sayılı ve 11.02.2016 tarihli Savunması, 2.sayfanın 3.paragrafı ile belirtilmiş hususlar üzerinde şekillenmiştir. Bu savunmada öne sürülmüş olan hususlar, cümlelerin sırası ile ele alınarak aşağıda değerlendirilmiştir.

A.1. “…Adı geçen avukatların, bahsi geçen soruşturma dosyasında müvekkillerinin üzerlerine atılı suçları işlemediklerine dair beyanda bulundukları,…”

Turkıshbank A.Ş.’nin şikayet etmiş olduğum avukatlarından olan Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, 7.yılına girilmiş olan hukuk sürecinin başından beri Mahkemelere ve Savcılık Makamları’na vermiş oldukları dilekçe ve ifadelerindeki yalanlarını, belgeleri ile ortaya çıkararak, TEHDİT ve HAKARET suçu ile yargılanmakta oldukları İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesi’ne vermiş olduğum dilekçenin ardından, 11.06.2014 tarihinde yapılmış olan duruşmada, sanık olarak yargılanan avukatların vekili olan Arslan Taylan Erimer’in, Mahkeme Heyetinize yapmış olduğu talep beyan,  sanık avukatların soruşturma makamları ve mahkemelere devamlı olarak yalan söylemiş olduklarının açık olarak itirafı olmuştur.

‘’…Mahkeme her iki müvekkilim hakkında ifadelerinin sanık sıfatı ile almıştır, ancak sanıklar her şeyi söylemek ve doğru söylemek zorunda değildir, fakat tanıkların doğru söyleme mecburiyeti vardır, dolayısı ile her iki müvekkilim ile ilgili iddialar doğrultusunda, diğer müvekkilimin tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz.’’ (Ek.1)

Hukuk’a belki uygun gözükebilen fakat,  sanıkların özellikle bir Banka’nın avukatları olmasına rağmen, akıllara durgunluk verecek kadar ETİK ve AHLAK değerlerinden yoksun olduğunu kabul eden bu talep,  sanıklar hakkındaki iddialarımızı doğruladığı ve şikayetçi olduğumuz  avukatların hiçbir beyanına itibar edilmemesi gerektiği açık olarak ortaya çıkarmıştır.

A.2. “…Konuya ilişkin delilleri ibraz ettikleri, bahsi geçen delillerin gerçeğe aykırı düzenlendiğine veya şikayet edilen avukatların bu durumu bildiklerine dair delil bulunmadığı…”

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’ (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 09.05. 2011)

Yukarıdaki olağan dışı ve dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilmemesi için üstü örtülü olarak Savcılık Makamının tehdit edildiği beyan; Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, şikayetimizin doğrultusunda ve  Turkıshbank A.Ş. ile ilgili şikayet dosyasının ‘’ Bilirkişi tarafından incelenmesi’’ kararına karşı olarak, 09.05.2011 tarihinde,  2010/488802 sayılı Soruşturma dosyasına verilmiş olan dilekçeden alınmıştır.

Şikayetimizin başındaki, belgelerin üzerlerindeki yazıların, yaşları da dahil olmak üzere Kriminal incelemelerinin A.B.D’ de yapılması talebimize karşı ise, şikayetçi olduğumuz avukatlardan Günay Yılmaz,

Şikayet eden borçlunun bu beyanlarından sonra kriminolojik incelemenin ABD’de yapılması talebine hiçbir şekilde muvafakat vermiyoruz.’’

Beyanı ile karşı çıkmıştır. Fakat,  Atalar sözüdür,’’Yarası olan gocunur.’’ ve yine Atalar sözüdür  ‘’Gerçeğin en kötü tarafı, eninde sonunda ve bir gün ortaya çıkmasıdır.’’

Savcılık makamına yapılmış olan bu açık örtülü tehdide rağmen,  dosya bilirkişiye gönderilmiş ve bilirkişi tarafından hazırlanmış olan 16.05.2011 tarihli raporla, suç senedinin bankanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiş ve ayrıca, Güney Konut Organize Yapılar ve İnş.Ltd. ile Turkishbank A.Ş. arasında, 26.4.2007 tarihli 2.000.000.00TL, 19.07.2007 tarihli 600.000.00TL ve 21.09.2007 tarihli 500.000.00TL olmak üzere, 3 adet ve  toplam 3.100.000.00TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesinin imzalanmış olduğu tespit edilmiştir. (Avukatlar hakkında şikayet dilekçesi ek delil listesi.)

Turkishbank A.Ş.’nin İcra işlemlerinde kullanmış olduğu senedin bankanın kayıtlarında bulunmaması nedeni ile 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 156.Maddesi olan, ‘’İşlemlerin  kayıt dışı bırakılması ve gerçeğe aykırı muhasebeleştirme.’’ suçu ve BDDK’nın da müdahil olması ile banka aleyhine İstanbul   8. Ağır Ceza Mahkemesinde CEZA DAVASI açılmış ve  merkez şube müdürü Semra Oktayoğlu hakkında, şikayet konusu senedin bankanın resmi defterlerine kayıt yapılmaması suretiyle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 156.maddesine  muhalefet suçundan, 30.12.2013 tarih ve 2012/30 E. Sayılı karar ile 10 AY HAPİS kararı verilmiştir.

Fakat şikayetimizin esas unsurları olan senet ve sözleşmelerin kimin tarafından yazılarak hazırlandığı ve yapılmış olan tahrifat ve sahteciliklerin tespit edilebilmesi için gerekli olan  Genel Kredi Sözleşmelerinin asılları,  2.5 yıl boyunca ve Turkishbank A.Ş.’ye gönderilmiş olan sayısız Tekit yazısına rağmen, Savcılık Makamına teslim edilmemiştir. Sözleşme asılları yıllar boyunca teslim edilmediği için de, suç senedinin aslı ile birlikte Kriminal incelemeye gönderilerek diğer iddialarımızı doğrulayan kesin rapor alınamamıştır.

Genel Kredi Sözleşmelerin asıllarının, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından ve ancak Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğumuz suç duyurusundan 2.5 yıl sonra olan 18.01.2013 tarihinde res’en alınması ile,  Güney Konut Organize Yapılar ve İnş.Ltd. ile Turkishbank A.Ş. arasında  ve  Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yaptırılmış olan ‘’Mali Bilirkişi raporu’’ ile sayılarının 3 adet ve toplam tutarlarının 3.100.000.00TL olduğu tespit edilmiş olan Genel Kredi Sözleşmelerinin sayısının, 26.4.2007 tarihli 2.600.00.00TL, 19.07.2007 tarihli 500.000.00, 21.09.2007 tarihli 2.100.000.00TL ve 28.04.2008 tarihli 2.000.000.00TL olarak 4’e ve toplam tutarlarının ise 5.200.000.00TL’ye çıkartılmış olduğu tespit edilmiştir. (Avukatlar hakkında şikayet dilekçesi ek delil listesi.)

Ve, Genel Kredi Sözleşmelerinin asılları, ancak bu tespitlerden sonra ve  ancak 21.03.2013 tarihinde, suç senedinin aslı ile birlikte,  kriminal inceleme yapılması  için gönderilebilmiştir.

Ve, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu 21.03.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile,

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’

Diyerek dilekçe veren  Avukat Sümer Altay’ın korkusu gerçekleşmiş ve yıllardır iddia etmiş olduğumuz gibi, banka yetkili ve avukatlarının Cumhuriyet Başsavcılıklarına ve Mahkemelere vermiş oldukları ifade ve beyanların yalan olduğu, suç senedinin, Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlayan banka yetkilisi tarafından düzenlenmiş olduğu,

 Ve,

Genel Kredi Sözleşmelerinin tamamının, silinip yeniden yazılmak sureti ile sayı ve toplam tutarlarının arttırılarak üzerlerinde tahrifat yapılmış olduğu tespit edilmiştir.

Ayrıca, Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile de,  4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmayıp takliden atılmış olduğu ve kredi miktarının arttırılmasına ait Sözleşmede, banka yetkilisi ve müdür olarak Ali Baba Şanlı adına atfen atılmış olan imzanın da,  Ali Baba Şanlı’nın Savcılık makamına vermiş olduğu beyan dilekçesinde de açık olarak belirtmiş etmiş olduğu gibi, kendi el ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,  kriminal raporlarla kesin olarak tespit edilmiştir.

Bu nedenle, yukarıda ve belgeleri ile – ki bu belgeler ancak bu cevap dilekçesi için seçilerek özet olarak ele alınmıştır– haklarında Ceza Soruşturması yürütülen Turkıshbank A.Ş. avukatları tarafından şikayete ve soruşturmaya esas belgeler hakkında, nitelikli bir Kriminal inceleme yapılmasına devamlı olarak karşı çıkılmış olması, bu belgelerin incelenmesi ile çıkacak olan neticeyi çok iyi bildikleri ve  bu konularda bilgi sahibi olmadıklarını savunmalarının da doğru olmadığının son derece açık bir göstergesidir.

A.3. “…Kaldı ki, soruşturma dosyasına sunulan delilleri takdir ve değerlendirme yetkisinin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na ait olduğu…”

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ercan Devrim ve devamında Bakırköy 7.Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı, ”Kanun yararına bozma”  talebi ile ADALET BAKANLIĞI’ na gönderilmiş ve ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel  Müdürlüğü, 01.09.2014 tarih ve 94660652-105-34-6696-2014-16713/56641 Sayılı Kararla, Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının bozulmasının istenmesi talebi ile dosyayı YARGITAY Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermiştir.

Dosya üzerinde inceleme yapan YARGITAY 21.Ceza Dairesi, 16.06.2015 tarihinde 2015/2060 Karar numaralı YARGITAY İLAMI ile, “Kanun yararına bozma” talebinin esasını oluşturan suçlara ilave olarak “Nitelikli dolandırıcılık” suçunun da ilave edilmesinin sorulması amacı ile ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilmiş ve dosya 2014/6696 Dosya numarası ile incelemeye alınmıştır. (Ek.2)

Sayın Cumhuriyet savcısı Ercan Devrim hakkında da HSYK’ya suç duyurusunda bulunulmuştur. (Ek.3)

A.4. “…Bu sebeple iddianın doğrulanmadığı…” “…Evrak kapsamı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bildiriminden anlaşılmıştır…” görüşü ise doğru değildir.

Çünkü, soruşturmayı yürütmüş olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu’nun, “SORUŞTURMA AÇILMASINA MÜSAADE EDİLMESİ” talebi ile gönderilmiş olan dosya dikkatlerden kaçırılmaya çalışılarak, savcılık makamının yapmış olduğu soruşturmanın göz ardı edilmiş olduğunu düşündüren bir karar ortaya çıkarılmıştır.

 B.Şikayetçi olduğum avukatlardan GünayYılmaz’ın müdahale talepli ‘tarihsiz’ dilekçesi

 

B.1. “…Davacı şirket yetkilisi şikayet müessesesini bir alışkanlık haline getirmiştir…”

Gerek Turkishbank A.Ş.yetkililerinin ve gerekse avukatları tarafından  herkesi şikayet ettiğim konusu ile ilgili olarak  yapılması gereken, şikayet değil, gerek maddi ve gerekse avukat kadrosu olarak sınırsız imkanları ile, detaylı ve açıklamalı olarak hazırlamış olduğum şikayetlerimin ve  dilekçelerimdeki iddialarımın incelenmelerinin sağlanması olmalıdır.

Şikayet ettiğim avukatlardan biri olan Günay Yılmaz’ın, savunmasını bu konuya dayandırma gayreti, kanunlarımızın bankalara tanımış olduğu ayrıcalıkların arkasına sığınarak yapmış oldukları zülüm ve haksızlığın sonucunda şikayetçi olma hakkımın dahi elimden alınmaya çalışılmasının yanında,  bu haksızlığın ve zulmün uygulanmasında bilerek veya bilmiyerek kendilerine yardımcı olanların da ayrıca ortaya çıkarılarak cezalandırılmasının önlenmesi çabalarıdır.

Bu şikayetlerimle ilgili olarak yapılması gereken tek şey,  şikayetimle ilgili olarak, şikayet ederek bu şikayetin arkasına saklanarak incelemelerden kaçınmak  değil,   kriminal incelemelerle  gerçeklerin ortaya çıkarılmasının sağlanmasıdır.

Avukat Günay Yılmaz’ın 9 madde halinde belirtmiş olduğu şikayetlerim ve son derece açık ve detaylı olarak hazırlamış olduğum şikayet ve suç duyurularım ile ilgili olarak yapılacak ve yapılması gereken karşı hukuk yolları ise açık olarak ortadadır.

B.2. “…Davacı şirket yetkilisi hakkında yapılan şikayet İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/56863 Soruşturma sayılı dosyasından devam etmektedir…”

Ve devamında da ısrarla,

“…2013 / 56863 soruşturma sayılı dosyasında Adil Altay Güney hakkında soruşturma devam etmektedir. Soruşturması devam eden bir olayda sanık konumundaki davacının bu meyanda şikayetçi olması tüm usul ve yasa hükümlerine açıkça aykırıdır…”

Şikayetçi olduğum avukatlardan Günay Yılmaz, sanık nitelendirmesini -avukat olmasına- rağmen bilerek ve kavram kargaşası yaratabilmek için yanlış olarak kullanmış ve yine burada da, yukarıda ve A.1. maddesi içinde açıklamaya çalıştığım yalan beyanlarına devam edebilmiştir.

Kurum olarak müvekkilleri olan Turkıshbank A.Ş.’nin bir banka olması ve yine bir banka olması nedeni de Hukuk Sistemimizde kanunlarında öngörmüş olduğu gibi GÜVENİLİR olması gerektiği konusunda oluşmuş önyargılarla korunmaya alınması  ve  bu nedenle araştırma ve soruşturmaların gerektiği gibi yapılmaması veya yapılmasına müsaade edilmemesi, banka yetkilileri ve banka çalışanı olan sanıkların son derece rahatlıkla YALAN söyleyebilmelerine imkan tanınmaktadır.

Avukat Günay Yılmaz tarafından, davacı şirket yetkilisi olarak benim hakkımda yapılmış olan şikayet ile devam etmekte olduğu belirtilen ve -bankanın avukatı olarak- başından beri kendisinin de içinde olduğu 2012 / 56863 numaralı soruşturma, benim aleyhime değil ve tam tersine, Turkıshbank A.Ş. hakkında yapmış olduğum suç duyurularının esasını teşkil eden ve 28.08.2010 tarihinde Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapmış olduğum suç duyurusu ile başlamış olan ve Turkishbank A.Ş.‘nin Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Börteçene,  eski Genel Müdür Abdullah Akbulak, eski Genel Müdür Yardımcısı Taner Biçer ve Merkez şube eski Müdürü Semra Oktayoğlu hakkındaki,  5411 sayılı Bankacılık Kanununa aykırılık, Bedelsiz kalan senedi kullanma, Hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma ve Özel belgede sahtecilik,   suçlarını kapsayan  ve yine yukarıda  A.3. maddesi ile belirtilmiş olan ve müştekisi olduğumuz ve ‘Kanun yararına bozma’ talebinin esası olan dosyadır.

Sayın Mahkemenize verilmiş olan dilekçenin 3.sayfasının 1.paragrafındaki iddialarla ilgili olarak, avukat Duygun Yarsuvat, avukat Günay Yılmaz, avukat Yalım Şentürk ve avukat Nurcan Çöl tarafından aleyhimde başlatılmış olan soruşturma hakkında ise, 03.04.2015 tarihinde soruşturma makamına vermiş olduğum dilekçeden sonra  (Ek.4), 14.04.2015 tarihinde, KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR verilmiştir. (Ek.5)

C.NETİCE VE TALEBİMİZ                                                                                   :

Şikayetçi olduğumuz avukatlardan Günay Yılmaz, Turkishbank A.Ş.’in uygulamış olduğu hak ve hukuk dışı yaptırımları nedeni ile içinde bulunduğumuz hukuk mücadelesinin, Turkishbank A.Ş.’nin hukuk işleri sorumlusu olarak yıllardan beri başında ve içinde olan bir avukattır.

Turkishbank A.Ş. ile ilgili olarak, YENİ ŞAFAK gazetesinde 21.Nisan.2013 Pazar günü ‘’TURKISH VURGUN’’ adı ile manşetten haber yapılmış ve takip eden 22.Nisan.2013 ve 24.Nisan.2013 tarihlerinde de Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün hakaret ve ölümle tehditleri nedeni ile soruşturma açılması talebine, ADALET BAKANLIĞI tarafından OLUR verilmesi haberleri ile devam edilmiştir.

23.Nisan.2013 tarihinde ise, Veyis Ateş’in ‘TV NET TELEVİZYONU – HABERE BAKIŞ’’ programından sonra ise, avukat Günay Yılmaz’ın, bankanın genel müdür ve genel müdür yardımcıları ile birlikte işlerine son verilmiştir.

Bu tarihten sonra, banka adına duruşmalara bir süre girememiş olan Günay Yılmaz, daha sonra dosyalara girmiş olan avukatların her halde dosyaların gerçek durumunu gördükten sonra dosyalardan çekilmeleri üzerine, dosyaları dışarıdan ve Turkishbank A.Ş. vekili olarak yeniden takip etmeye başlamıştır.

Şikayetçi olduğumuz avukat Günay Yılmaz’ın bu dava ve soruşturmalardaki engelleme ve önleme çabaları devam etmiş ve nihayetinde İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi, yıllardan beri devam etmekte olan 2012/186 Esas numaralı “Kredi Hesabının Kötü niyetle kat edilmiş olduğu” dava  ile ilgili olarak  kendisinden talep edilmiş olan belge ve evrakları teslim etmediği için, bu güne kadar her halde benzeri görülmemiş bir uygulama ile banka vekili avukat olarak kendisi dururken, bu belgeler doğrudan Turkishbank A.Ş. Genel Müdürlüğünden talep edilmiştir. (Ek.6)

Mahkemenin vermiş olduğu teslim süresi geçmiş olmasına rağmen, istenmiş olan belge ve evraklar halen teslim edilmemiştir.       

Yukarda ve belgelere dayanarak açık olarak ifade etmeye çalıştığımız ve azıyla da, ancak bu dilekçeye sığdırabildiğimiz nedenlerle, yeni bir suç duyurum ile  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosunda ayrıca 2015/23967 C.M. ile açılmış olan “Nitelikli zimmet” soruşturması da devam etmekte olan

 

  1. Avukat Günay Yılmaz’ın davaya katılma talebinin reddine,
  2. Davanın kabulünü ve yargılama sonunda Adalet  Bakanlığı  Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 68215580-101-05-34-1325-2013/6972/14473 Sayılı ve 24.02.2015 tarihli kararının iptali ile, şikayet edilen avukatlar hakkında soruşturma izni verilmesine

Karar verilmesini, arz ve talep ederim.

SAYGILARIMIZLA.

ADİL ALTAY GÜNEY, YÜKSEK MÜHENDİS MİMAR

GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞ.LTD.ŞTİ,

Ekleri:

  1. İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesi celse tutanağı.
  2. YARGITAY 21.Ceza Dairesi YARGITAY İLAMI.
  3. Savcı Ercan Devrim hakkında suç duyurusu.
  4. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı dilekçesi.
  5. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı TAKİPSİZLİK kararı.
  6. İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi Celse tutanağı.

GOOGLE, ‘’WORDPRESS GÜNEY KONUT’’ ADİL ALTAY GÜNEY’İN HAK VE HUKUK MÜCADELESİ

www.güneykonut.com.tr

www.kemerormanevleri.com

altaygüney@güneykonut.com.tr

cep telefonu: 0532 212 70 62 – 0533 668 23 77

ATAKÖY 11. KISIM ZAMBAK BLOK A/8                                                               B

 

HÜRRİYET GAZETESİ, VAHAP MUNYAR VE TURKISHBANK A.Ş. (2)

TURKISHBANK A.Ş. İLE HUKUK MÜCADELEM

 

HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ, O ZAMAN HAKKINIZLA BİRLİKTE ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ.

ANKARA’DA DA HAKİM’LER VARDIR.

Turkishbank A.Ş. ile yapmakta olduğumuz Hukuk mücadelesini oluşturan Yargı sürecinde,  bankanın yetkili ve avukatlarının, Soruşturma Makamları ve Mahkemelere vermiş oldukları beyan ve ifadelerde,  bankacılık şemsiyesi altına gizlenerek  uyguladıkları, yalan, aldatma ve konuyu saptırmaya çalışmanın yanında, soruşturma veya davalarla ile ilgili belgelerin asıllarının yetkili makamlara teslim edilmemesi neticesinde banka lehine gecikerek,  7. senesine girmekte olduğumuz Hak ve Hukuk Mücadelesi, Turkishbank A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Börteçene’nin, ‘’Eğer dediklerimizi yapmazsan, hayatı sana zehir ederiz.’’  açık tehdidi ile başlamış olan çok yönlü ve birbirlerine bağlı bir Hukuk mücadelesidir.

Turkishbank A.Ş.’nin uygulamış olduğu bütün Hukuk ve Etik dışı yaptırımlar incelendiğinde, bankanın bütün bu Hukuk dışı işlemleri, birbirlerine bağlı olarak ve çok önceden düşünüp planlayarak uyguladığı açık olarak ortaya çıkarılmıştır.

Bu nedenle, yapmakta olduğumuz Hukuk mücadelesi içinde, açılmış olan dava ve soruşturmalarla ilgili olarak ve bu dava ve soruşturmaların esasını oluşturan bütün konular, aslında bir zincirin parçası olarak ve esası doğrudan ilgilendiren bilgi ve belgelerden ayrı olarak değerlendirilemez.

AÇIKLAMALAR                                                                                        :

Turkıshbank A,Ş.’nin, elinde kullanmış olduğum kredinin 4 katı değerinde gayrimenkul ipoteği varken ve küresel kriz bahanesi ile ilave ipotek dahi aldığı ve bu krediye ait zamanında ödenmemiş tek bir devre faizi de olmadığı halde, hiç bir bildirimde bulunmadan ve Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalanması sırasında zorla almış oldukları   boş senedi, kullanılmış kredinin çok üzerinde bir değerde doldurarak uygulamış oldukları infaz gibi icra ve haciz işlemlerine karşı, 80 aydır sürdürdüğüm HAK ve HUKUK mücadelesi ile ilgili ve belgelere dayanan bilgiler aşağıdadır.

7 yıla ulaşan bir zaman dilimi içinde, Turkıshbank A.Ş.’nin; Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalanması sırasında ve sözde usul gereği nedeni ile  zorla almış oldukları boş senet; kullanılmış olan kredinin 4 katı tutarında gayrimenkul ipoteği de verilmiş olduğu ve bu kredi ile ilgili ödenmemiş hiçbir devre faizi de olmadığı halde,  banka tarafından  ve  bilgi verilmeden, kullanılmış kredinin çok üzerinde bir tutar olan 3.700.000.TL borç tutarı ile ve senedin üzerine sözde 04.12.2008 düzenleme tarihi yazılarak ve yine  senedin sözde düzenleme tarihinden sadece 21 gün sonra olan 25.12.2008 tarihinde de ödeme tarihi olmak üzere doldurulduktan sonra ve kendi düzenlemiş oldukları bu senetle ilgili olarak kanun gereği hiçbir ihtar yapılmadan ve   bilgimiz dışında olduğu için de ödenememesi bahane edilerek, 31.12.2008 tarihinde kredi hesabımız kat edilmiştir.

Kredi hesabının kat edildiği sırada, miktarı dava sürecinde olan fakat bankanın kendi kayıtlarına göre kullanılmış olan   2.941.545.00 TL  krediye karşılık  1.329.455.00 TL kredi  geri ödemesi yapılmış ve bu süre içinde toplam  696.485.76 TL dönem faizi ödenmiştir.

 Ve, yine bu süre içinde  krediler ile ilgili olarak ödenmemiş hiçbir devre faizi yoktur.

Kredi hesabının kat edilmesinden sonra ve kendi düzenlemiş oldukları SUÇ SENEDİ ile uygulamış oldukları icra işlemlerinden sonra ise, ilk 6 ay’da bankaya nakit olarak 1.558.695.00TL daha ödenmiştir. Bu ödeme ile beraber kullanılmış olduğu iddia edilen 2.941.545.00 TL krediye karşılık bankaya yapılmış olan nakit ödemelerin toplamı 3.584.635.76TL’ye ulaşmıştır.

 Buna rağmen, faiz haricinde  kalmış olan 1.328.850.00TL borca karşılık,  toplam değerleri 9.000.000.00TL’yi aşan gayrimenkuller, infaz gibi İcra işlemleri ile eritilerek, İcra satışları ile   gasp edilmiştir.

 Turkishbank A.Ş.’nin, kendi düzenlemiş oldukları bu senedi kullanarak uygulamış olduğu infaz gibi icra işlemlerine karşı sürdürmekte olduğumuz Hak ve Hukuk mücadelesinin; 25.08.2010 tarihinde, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğumuz şikayet ile başlayan  Hukuk süreci ve  banka tarafından düzenlenmiş suç senedi ile suç senedini düzenlemiş  olan banka yetkilisinin hazırlamış olduğu ve tahrifat yapılarak üretilmiş olan Genel Kredi Sözleşmeleri ile yapılan HUKUK dışı işlemler, bölümler halinde ve kısaltılarak aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’ (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

Yukarıdaki olağan dışı ve dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilmemesi için üstü örtülü olarak Savcılık Makamının tehdit edildiği beyan; Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, şikayetimizin doğrultusunda ve  Turkıshbank A.Ş. ile ilgili şikayet dosyasının ‘’ Bilirkişi tarafından incelenmesi’’ kararına karşı olarak, 09.05.2011 tarihinde,  2010/488802 sayılı Soruşturma dosyasına verilmiş olan dilekçeden alınmıştır.

Şikayetimizin başındaki, belgelerin üzerlerindeki yazıların, yaşları da dahil olmak üzere Kriminal incelemelerinin A.B.D’ de yapılması talebimize karşı ise, yine Turkishbank A.Ş.’nin avukatları,

‘’ Şikayet eden borçlunun bu beyanlarından sonra kriminolojik incelemenin ABD’de yapılması talebine hiçbir şekilde muvafakat vermiyoruz.’’

Beyanı ile karşı çıkmışlardır. Fakat,  Atalar sözüdür, ’’Yarası olan gocunur.’’ ve yine Atalar sözüdür  ‘’Gerçeğin en kötü tarafı, eninde sonunda ve bir gün ortaya çıkmasıdır.’’

Savcılık makamına yapılmış olan bu açık örtülü tehdide rağmen,  dosya bilirkişiye gönderilmiş ve bilirkişi tarafından hazırlanmış olan 16.05.2011 tarihli raporla, suç senedinin bankanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiş ve ayrıca, Güney Konut Organize Yapılar ve İnş.Ltd. ile Turkishbank A.Ş. arasında, 26.4.2007 tarihli 2.000.000.00TL, 19.07.2007 tarihli 600.000.00TL ve 21.09.2007 tarihli 500.000.00TL olmak üzere, 3 adet ve  toplam 3.100.000.00TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesinin imzalanmış olduğu tespit edilmiştir.

Turkishbank A.Ş.’nin İcra işlemlerinde kullanmış olduğu senedin bankanın kayıtlarında bulunmaması nedeni ile 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 156.Maddesi olan, ‘’İşlemlerin  kayıt dışı bırakılması ve gerçeğe aykırı muhasebeleştirme.’’ suçu ve BDDK’nın da müdahil olması ile banka aleyhine İstanbul   8. Ağır Ceza Mahkemesinde CEZA DAVASI açılmış ve  merkez şube müdürü Semra Oktayoğlu hakkında, şikayet konusu senedin bankanın resmi defterlerine kayıt yapılmaması suretiyle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 156.maddesine  muhalefet suçundan, 30.12.2013 tarih ve 2012/30 E. Sayılı karar ile 10 AY HAPİS kararı verilmiştir.

 Fakat şikayetimizin esas unsurları olan senet ve sözleşmelerin kimin tarafından yazılarak hazırlandığı ve yapılmış olan tahrifat ve sahteciliklerin tespit edilebilmesi için gerekli olan  Genel Kredi Sözleşmelerinin asılları,  2.5 yıl boyunca ve Turkishbank A.Ş.’ye gönderilmiş olan sayısız Tekit yazısına rağmen, Savcılık Makamına teslim edilmemiştir.

Sözleşme asılları teslim edilmediği için de, suç senedinin aslı ile birlikte Kriminal incelemeye gönderilerek diğer iddialarımızı doğrulayan kesin rapor alınamamıştır.

Genel Kredi Sözleşmelerin asıllarının, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından ve ancak 25.08.2010 tarihinde, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğumuz suç duyurusundan yıllar sonra olan 18.01.2013 tarihinde res’en alınması ile,  Güney Konut Organize Yapılar ve İnş.Ltd. ile Turkishbank A.Ş. arasında  ve  Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yaptırılmış olan ‘’Mali Bilirkişi raporu’’ ile sayılarının 3 adet ve toplam tutarlarının 3.100.000.00TL olduğu tespit edilmiş olan Genel Kredi Sözleşmelerinin sayısının, 26.4.2007 tarihli 2.600.00.00TL, 19.07.2007 tarihli 500.000.00, 21.09.2007 tarihli 2.100.000.00TL ve 28.04.2008 tarihli 2.000.000.00TL olarak 4’e ve toplam tutarlarının ise 5.200.000.00TL’ye çıkartılmış olduğu tespit edilmiştir.

Ve, bu tespitlerden sonra ve  ancak 21.03.2013 tarihinde, sözleşmeler suç senedinin aslı ile birlikte,  kriminal inceleme yapılması  için gönderilebilmiştir.

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu 21.03.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile,

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’

 Diyerek dilekçe veren  Avukat Sümer Altay’ın korkusu gerçekleşmiş ve yıllardır iddia etmiş olduğumuz gibi, banka yetkili ve avukatlarının Cumhuriyet Başsavcılıklarına ve Mahkemelere vermiş oldukları ifade ve beyanların yalan olduğu, suç senedinin, Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlayan banka yetkilisi tarafından düzenlenmiş olduğu ve,

Genel Kredi Sözleşmelerinin tamamının, silinip yeniden yazılarak üzerlerinde tahrifat yapılmış olduğu tespit edilmiştir.

 Ayrıca, Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile de,  4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmayıp takliden atılmış olduğu ve kredi miktarının arttırılmasına ait Sözleşmede, banka yetkilisi ve müdür olarak Ali Baba Şanlı adına atfen atılmış olan imzanın da,  Ali Baba Şanlı’nın Savcılık makamına vermiş olduğu beyan dilekçesinde de açık olarak belirtmiş etmiş olduğu gibi, kendi el ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,  kriminal raporlarla kesin olarak tespit edilmiştir.

 Soruşturmaya esas iddialarımızla ilgili yeni delilerin kesin olarak ve kriminal raporlarla tespit edilerek dosyaya kazandırılmış  olmasına rağmen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından; KAMU DAVASI açılması için yasanın öngördüğü anlamda sunulmuş olan ‘’YENİ DELİLLER’’ ile, 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 173/6 Maddesi uyarınca, Bakırköy 8.Ağır Ceza  Mahkemesinden karar verilmesi talep edilmiştir.

Bakırköy 8.Ağır Ceza Mahkemesinin ‘’Talebin reddine’’  kararını vermesi üzerine de, Turkishbank A.Ş.nin Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Börteçene,  eski Genel Müdür Abdullah Akbulak, eski Genel Müdür Yardımcısı Taner Biçer ve Merkez şube eski Müdürü Semra Oktayoğlu hakkındaki,  5411 sayılı Bankacılık Kanununa aykırılık, Bedelsiz kalan senedi kullanma, Hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma ve Özel belgede sahtecilik,   suçlarını kapsayan 2012/56863  sayılı Ceza soruşturması ile ilgili Bakırköy 8.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş olan RED kararı,  ”Kanun yararına bozma”  talebi ile ADALET BAKANLIĞI’ na gönderilmiştir.

 Ve,

 ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel  Müdürlüğü, 01.09.2014 tarih ve 94660652-105-34-6696-2014-16713/56641 Sayılı Kararla, Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının bozulmasının istenmesi talebi ile dosyayı YARGITAY Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermiştir.

Dosya, 02.10.2010 tarihinde, YARGITAY 11.CEZA DAİRESİ’ ne gönderilmiş ve 2014 /18696 Numara ile arşivde iken iç yapılanma ve görev değişikliği ile YARGITAY 21.CEZA DAİRESİ’ne devir edilmiştir.

Dosya üzerinde inceleme yapan YARGITAY 21.Ceza Dairesi, 16.06.2015 tarihinde 2015/2060 Karar numaralı YARGITAY İLAMI ile, “Kanun yararına bozma” talebinin esasını oluşturan suçlara ilave olarak “Nitelikli dolandırıcılık” suçunun da ilave edilmesinin sorulması amacı ile ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilmiş ve dosya 2014/6696 Dosya numarası ile incelemeye alınmıştır. 

 

 

KAMU OYUNA DUYURULUR.

SAYGILARIMIZLA.

ADİL ALTAY GÜNEY, YÜKSEK MÜHENDİS MİMAR

GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞAATLAR LTD.ŞTİ.

FİTEM (FİNANSAL TETİKÇİLİK VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE PLATFORMU)

TURKISHBANK A.Ş.’NİN AVUKATLARI OLAN GÜNAY YILMAZ VE YALIM ŞENTÜRK’ÜN, TEHDİT VE HAKARET SUÇLARI İLE YARGILANMAKTA OLDUKLARI İSTANBUL 7.AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE 03.06.2014 TARİHİNDE VERİLEN DİLEKÇE.

AŞAĞIDAKİ DİLEKÇE,  03.06.2014 TARİHİNDE;    İNGİLTERE’DE DE (ENGLAND)  BANKACILIK FAALİYETLERİNDE BULUNAN VE ABDULRAHMAN AL BAHAR’IN YÖNETİM KURULU BAŞKANI OLDUĞU NATIONAL BANK OF KUWAİT’İN DE  BÜYÜK HİSSEDARI  OLDUĞU  TURKISHBANK A.Ş.’NİN  AVUKATLARI,    GÜNAY  YILMAZ  VE  YALIM  ŞENTÜRK’ ÜN ”TEHDİT VE HAKARET”  SUÇLARI İLE YARGILANMAKTA OLDUKLARI  İSTANBUL 7.AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE,  VERİLMİŞTİR.

 

HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ, O ZAMAN HAKKINIZLA BİRLİKTE ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ.

                     ‘’MESLEK ETİĞİ İLE BAĞDAŞMAYAN İŞLER YAPAN  VEYA AVUKAT ÜNVANININ GEREKTİRDİĞİ

                     GİBİ DAVRANMAYAN AVUKATLARIN, BARO TARAFINDAN CEZALANDIRILMASI SÖZ KONUSU

                     DUR. ANCAK MESLEK ETİĞİNİN NE OLDUĞU VEYA  ÜNVANININ GEREKTİRDİĞİ DAVANIŞLAR

                     AÇIK DEĞİLDİR.’’                                         (İSTANBUL BAROSU BÜLTENİ, ESRA GÜLTEKİNLER)            

 

                       

İSTANBUL 7. AĞIR CEZA  MAHKEMESİ

BAŞKANLIĞINA                                                                          03.06.2014

 

DOSYA NO                          : 2013 / 345 Esas

KATILAN                            : Adil Altay Güney, Vatandaşlık Numarası :49021106766

                                                       Ataköy 11.Kısım Zambak Blok A/8               Bakırköy-İSTANBUL

 

SANIKLAR                         : 1. Avukat Günay Yılmaz

                                                      Dolapdere caddesi no:187                                 Pangaltı – İSTANBUL

                                                     2. Avukat Yalım Şentürk

                                                      Sahrayı cedit mah. Uçar sok.No:8/48         Kadıköy – İSTANBUL

SUÇ                                           : HAKARET ve TEHDİT

 

Sayın Başkan ve Sayın üyeler.

Müşteki ve Katılan olarak  Sayın Mahkemenize hazırlamış olduğum ve sanık Günay Yılmaz ve sanık Yalım Şentürk’ün, HAKARET VE ÖLÜMLE TEHDİT suçunun öncesi ve sonrası ile, bu suçun,  yıllar öncesinden talimat zinciri içinde ve her aşaması planlanmış  bir dizi eylemin sonunda işlenmesinin  nedenlerini ortaya çıkarmaya çalıştığım dilekçem;

  1. İşlenmiş suçun nedenleri,
  2. Suçun nedeni olan ve ancak 5 yıldan sonra elde edilebilen somut deliller,
  3. Sanıkların yalan beyan ve ifadeleri, 
  4. Sanıkların müvekkili olan Turkıshbank A.Ş.’nin Yurt dışı faaliyetleri ve almış oldukları cezalar,
  5. Sonuç ve talebimiz,

 

  Olmak üzere 5 bölüm halinde bilgi ve değerlendirmelerinize sunulmuştur.

 1.İŞLENMİŞ OLAN SUÇ’UN NEDENLERİ: 

 Turkıshbank A.Ş.’nin beyan etmiş olduğu ve sözde kullanmış olduğumuz ve dava konusu olan 2.941.000.00TL tutarındaki kredi borcumuzun teminatı olarak verilmiş olan ve sadece  tek Gayrimenkulümün bütün kredi borcunu karşıladığı ve kredinin yaklaşık 4 katı tutarındaki Turkıshbank A.Ş.’ye kullanılmış olan kredinin teminatı olarak verilmiş olan ve  kullanılmış kredini 4 katı değerinde 12 adet Gayrimenkul ipoteği varken ve bu krediler ile ilgili ödenmemiş tek bir devre faizi bulunmazken 31.12.2008 tarihinde kredi hesabının kat edilmesinden sonra, baskın yapabilmek için ipotek işlemleri ile değil, zaten bankaya ipotekli olan bütün gayrimenkullerin üzerine ayrıca ve yeniden HACİZ işlemi uygulayabilmek için,  teminat olarak almış oldukları ve  üzerinde  tahrifat yapılmış olduğu tespit edilmiş SUÇ SENEDİ’nin, silindikten sonra  yeniden yazılırken sayı ve miktarlarının arttırıldığı tespit edilmiş olan Genel Kredi Sözleşmelerini dolduran banka yetkilisi tarafından doldurulması sureti ile yapılmış olan İcra işlemleri ve Sanık Günay Yılmaz’ın, 31.Aralık 2008 tarihindeki talebi ile yine 31.Aralık.2008 tarihinde verilmiş olan İHTİYATİ HACİZ  kararı aşağıdadır.

1. Senetle ilgili  herhangi bir ihbarname yapılmadığı gibi, Turkıshbank A.Ş.’nin ticari                defterlerine de işlenmediği  ve  kayıt dışı olduğu tespit edilmiştir.

  1. Hiçbir ihbar ve bildirim yapılmadığı için de ödenemeyen senet bahane edilerek 31.12.2008 tarihinde kredi hesabı kat edilmiştir.
  2.   31.12.2008 tarihinde, yani aynı gün Mahkeme’den  bankaya zaten ipotekli olan bütün gayrimenkuller için  İHTİYATİ HACİZ istenmiştir.
  3. 31.12.2008 tarihinde, yani aynı gün İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinden, aşağıdaki İHTİYATİ HACİZ KARARI alınmıştır.

Bütün Hukuk ve Etik kurallar çiğnenerek aynı gün ve mesai saati dahi bitmeden yapılan bütün bu GASP işlemlerinin nedeni, sanık avukatların müvekkili oldukları bankanın yönetim kurulu başkanı Hakan Börteçene’nin ‘’Eğer dediklerimizi yapmazsan, hayatı sana zehir ederiz.’’ tehdidinin hayata geçirilmesi ve bütün gayrimenkullerin İcra satış işlemlerinin  hızla yapılarak, gayrimenkullerin yarı fiyatına yani yok pahasına  ele geçirilmesidir.

Ve en kabul edilmez yanı ise, bütün bu işlemler ve 31.12.2008’de yapılmış olan Hukuk dışı İhtiyati Haciz belgeleri ortada iken, iddianamelerde borçların ödenmesinden imtina edildiği hakkındaki suçlamalardır ki, artık bu ithamlara dur denilmesi gerekmektedir.

İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi

Talep tarihi                                          : 31.12.2008

Karar tarihi                                          : 31.12.2008

Esas no                                                : 2008/2470 D.İş.

Karar no                                               : 2008/2470

Alacak miktarı                                      : 3.700.000. YTL

Haciz olunacak şeyler : Borçlunun ve Borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları.

Bu sırada, Bankanın kullanılmış olduğunu ileri sürdüğü kredi tutarı 2.941.000.00TL olup,   kredinin teminatı olarak  bankaya ipotek edilmiş olan gayrimenkullerin toplam değeri ise, banka kayıtlarına göre 10.100.000.00 TL, piyasa değerlerine göre ise 12.000.000.00TL ‘dir.

Turkıshbank A.Ş. yetkili ve avukatları tarafından yıllardan beri, ’’…şirketin ödeme güçlüğüne girmesi nedeni ile hesapların kat edildiği…’’ yalanına rağmen, şikayetimizin üzerine BDDK’nın yapmış olduğu inceleme sırasında, Turkıshbank A.Ş.’nin  BDDK’ya vermiş olduğu 21.10.2011 tarih ve 2011/2109 sayılı dilekçenin 4.sayfasının 24.satırında bu husus, ‘’…31.12.2008 tarihli kredili mevduat hesabı ve BCH faizlerini ödemeyeceğinin anlaşılmasının üzerine…’’olarak  ifade edilerek,  korkunç gerçek ikrar edilmiştir.

Bir bankanın kredi müşterisinin hesabını,  ödenmemiş hiçbir devre faizi borcu bulunmazken,  ‘’ödemeyeceğinin anlaşılması’’  nedeni ile kat etmektedir. Ödeme güçlüğüne girerek ödememek ile, ödemeyeceğinin anlaşılmasıarasındaki korkunç fark,  bu haksızlığın ve Hukuk dışı yaptırım ve uygulamaların dikkatlerden kaçırılabilmesi için başvurdukları  YALAN beyan ve ifadelerinin çıkış noktasıdır.

Ve dayanak noktası olarak kullanılabilmesi için bütün safhaları ile birlikte planlanmış olduğu nihayet 5 sene sonra ortaya çıkarılabilmiş olan bu korkunç YALAN’ ın nedeni ise, kredi borcunun zamanında ödenmediği bahanesi ile, en az 4 katı değerde gayrimenkulün elde edilmesidir.   Bu hedefe ulaşabilmek için de, her türlü Etik ve Hukuk dışı işlem ve uygulamanın dışında, evrak ve belgelerde tahrifat ve sahtecilik yapmaktan da çekinmemişlerdir. Turkıshbank A.Ş.’nin hisselerinin 0.999’unun sahibi olduğu  Turkısh Yatırım A.Ş. ‘nin, Bursa’da yine sahte belge ve evraklarla onlarca kişiyi  dolandırması nedeni ile Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinde 2013/114 Esas numarası ile devam eden yargılama da benzer diğer bir örnektir. Dolandırılan müştekilerden biri olan İbrahim Hayat’ın, bu konu ile ilgili olarak internet siteme göndermiş olduğu mektup aşağıdadır. (Ek.1)

03.05.2014 / 10:52 pm tarihinde gönderilmiş

Turkishbank AŞ Bursa Şubesi’nde 2004 yılından itibaren yatırım müşterisiyim.
Durum , 2011 yılına kadar sorunsuz şekilde ilerledi. 2013 yılının Ocak ayında dolandırıcılık olayı açığa çıktı. Hesabımda olması gereken hisseler satılmış , fondaki param bankaya aktarılmış , sonrasında da bir başka kişi tarafından imzam taklit edilerek çekilmiş. Bankayla görüşmelerimiz sonucunda evimize ekstrelerin geldiği , ve buna itiraz etmediğim gerekçesiyle bana olumsuz dönüş yapıldı. Bu iddianın arkasına saklanılarak sahte imzayla çekilen param geriye ödenmedi. Oysa ki itirazımı yatırım müdürü olan Beytulla Çoksaygılı isimli ( şu an tutuksuz yargılanan ) kişiye 2011 yılında yapmıştım. Bana hisselerimi sahte dizaynla , bilgisayar ekranında göstererek beni ikna etti. Sonradan öğrendim ki bu şekilde birçok kişiyi de ikna etmiş. Banka , bu şikayeti yazılı olarak genel müdür pozisyonundaki kişiye yapmadığımı öne sürerek sahte imza ile çekilen paramı geri ödemeyi reddetmekte.Fakat ben zaten itirazımı bankanın yatırım müdürüne ( Beytulla Çoksaygılı) yapmıştım.Banka , sahte olduğunu iddia ettiğim imzalarla çekilen miktarları göz ardı edip farklı gerekçeleri önüme sürmekte.Bu kurum benim bilgim dışında , ben olmadan , benim imzam olmadan hesabımdaki parayı dışarıya çıkartmış , borsa hesabımda yine benim bilgim dışında , benim gözetimim dışında , benim imzam olmadan çeşitli işlemler yapmış ve bankanın şu an tutuksuz yargılanan görevlisi ben ve benim gibi birçok kişiyi sahte düzeneklerle , sahte bilgisayar ekranlarıyla her şeyi olması gerektiği gibi göstermiş , ikna etmiştir. Bursa Şubesi’nde hesaplarıyla oynanan yaklaşık 30 kişi arasındayım.Bütün bunların sonucunda hakkımı hukuki yollardan yaklaşık 1 yıldır arıyorum. Fakat gerekli sahte imzalı olduğunu iddia ettiğim evraklar banka tarafından mahkemeye incelenmek üzere gönderilmiyor.                                                                              İbrahim Hayat / Bursa

Turkıshbank A.Ş.’nin, bize de aynı şekilde yapmış oldukları gibi, belge ve evrak geciktirerek ya da vermeyerek bize kaybettirmiş olduğu süre nedeni ile,  6. Yılın ortalarına girdiğimiz Hak ve Hukuk mücadelesinin, banka aleyhine başlatmış  olduğumuz Savcılık Soruşturmaları ve Hukuk davalarının sebep olduğu sanık avukatların hakaret ve ölümle tehditleri aşamasında, önceki dilekçemde yapmış olduğum  açıklamalara bağlı olarak, sanık avukatların bu güne kadar sayın Mahkemeniz de dahil olmak üzere, Ceza Mahkemeleri, Hukuk Mahkemeleri ve Savcılık Soruşturmalarında vermiş oldukları yazılı beyan ve ifadelerde devamlı olarak ve ısrarla kullanmış oldukları YALAN SÖYLEYEREK  gerçeklerin gizlenmesini sağlamaya çalışmaları hususuna dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Kurum olarak müvekkilleri olan Turkıshbank A.Ş.’nin bir banka olması ve yine bir banka olması nedeni de Hukuk Sistemimizde kanunlarında öngörmüş olduğu gibi GÜVENİLİR olması gerektiği konusunda oluşmuş önyargılarla korunmaya alınması  ve  bu nedenle araştırma ve soruşturmaların gerektiği gibi yapılmaması veya yapılmasına müsaade edilmemesi, banka yetkilileri ve banka çalışanı olan sanıkların son derece rahatlıkla YALAN söyleyebilmelerine imkan tanımıştır.

Bankalarla ilgili olarak yapılan bütün şikayetlerde, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu duruma müdahale etmek için,  Mahkeme kararlarını beklerken, Mahkemelerin inceleme yapmadan ve konunun uzmanı oldukları gerekçesi ile BDDK raporlarına atıfta bulunarak karar verebilmesi, bankaların yapmış olduğu Hukuk dışı uygulamalar için  dayandığı  en önemli çarpıklığı gösteren kısır döngüdür. Haklarında Ceza soruşturmaları yürütülen ve hatta Ceza davası açılan banka avukat ve çalışanlarının, devam eden Hukuk sürecinde görevlerine devam edebilmeleri ise, insan aklının alamayacağı bir  korumacılığın kullanıldığı adeta bir teşvik uygulamasıdır. Temelinde ‘’Güven’’ olması kanun gereği olan bir banka çalışanının, işlemiş olduğu suç nedeni ile hakkında yürütülmekte olan bir soruşturma veya yargılama sırasında görevine devam edebilmesi,  hakkında oluşmuş olan delilleri karartabilme imkanını kazanabilmesinin yanında, bu suç ve suçlarla ilgili olarak kişi ve kurumların çok daha fazla zarar görmelerine neden olmaktadır.  Örnek olma özelliği ise çok daha fazla bir araştırma ve inceleme konusu olmalıdır.

Burada kıstasın, bankanın değil de karşı tarafın zarar görmesi ise, bu haksız durumun Sayın Mahkemelerin değerlendirerek tedbir alınması  gerekir.

Sanık avukatların bu güne kadar, bütün Mahkeme ve Savcılık dosyalarına girmiş olan dilekçe ve ifadelerinde, sığınmak istedikleri  en önemli YALAN;  sözde  zamanında ödenmemiş bir kredi borcunun,  bankacılık şemsiyesi altında tahsil edilmesi işlemlerinin yapılmakta olduğudur ve dışarıdan bakıldığı zaman da görünen budur.

Hatta sanıkların avukatlarının sayın Mahkemenize vermiş oldukları 11.02.2014 tarihli dilekçenin AÇIKLAMALAR bölümünün 2.paragrafında da,

‘’Adil Altay Güney, kredi sözleşmelerinde yer alan bedelleri bankadan almıştır’’,

 ‘’…Bu arada aldığı krediler sebebi ile ödemesi gereken faiz ödemelerini de zamanında ödememiş ve banka tarafından icra takibi başlatılmıştır.’’

 beyanları ile YALAN itham ve beyanlarına rahatlıkla devam edebilmişlerdir.

Sadece bu yalanların  ortaya çıkarılması için, Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti’nin, Turkıshbank A.Ş.’den kullanmış olduğu kredilerin zaman ve tutarları ile, 15.Asliye Ticaret Mahkemesine ibraz etmiş oldukları ve İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından yapılan KRİMİNAL İNCELEME ile tamamının silinerek sonradan yeniden yazılmış olduğu ve Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yaptırılmış olan MALİ BİLİRKİŞİ RAPORU ile sayısının 3 adet ve toplam miktarlarının 3.100.000.00TL olduğu belirtilen daha sonra ise sayılarının 4’e ve toplam miktarlarının 5.200.000.00TL’ye çıkarılmış olduğu tespit edilmiş olan Genel Kredi Sözleşmeleri’nin tutarlarının ve ödenmesi gerektiği halde ödenmemiş faiz ödemeleri ile ilgili talep ve ihtar belgelerinin istenerek dosyaya kazandırılması  yeterlidir.

Kullanılmış olan kredinin tutarı dava konusu olmakla beraber, bankanın kullanılmış olan kredi tutarı olarak bildirmiş olduğu tutar 2.941.545.00 TL’dir ve kullanılmış olan krediye karşılık olarak zamanında ödenmemiş tek bir devre faizi yoktur. Yıllardır bu gerçeği ifade etmiş olmamıza rağmen, bu iddialarına karşılık olarak banka’ya, ödenmediğini belirtmiş olduğunuz devre faizi ve borç ile ilgili belgeleri ibraz etmeniz gerekir diyen Mahkeme de yoktur.

2. SUÇUN NEDENİ OLAN VE 5 YILDAN SONRA ELDE EDİLEN

      SOMUT DELİLLER:

06.02.2014 tarihli dilekçemde geniş bir biçimde belgeleri ile ifade etmiş olduğum konular ile ilgili olarak, sanık avukatların bu güne kadar Soruşturma dosyaları ve Mahkemelere vermiş oldukları yazılı ve sözlü beyanlardaki açık YALANLARI ayrıca gözler önüne sermeye çalışacağım.

Yine Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan sanıklar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün avukatı olan Nurcan Çöl’ün Sayın Mahkemenize vermiş olduğu 11.02.2014 tarihli dilekçede uzun uzun bahis konusu yapılan ve şikayetimiz neticesinde açılmış olan Ceza Soruşturmaları ile ilgili TAKİPSİZLİK KARARLARI’nın sebebi, önceki dilekçemde de ifade etmiş olduğum gibi, Savcılık Makamlarının mükerrer taleplerine rağmen gerekli incelemelerin yapılması için zamanında teslim edilmeyen ve bu nedenle de Kriminal incelemeleri yapılamayan Senet ve Genel Kredi Sözleşmelerinin asıllarının yıllar boyu teslim edilmemesi ve yukarıda bahis konu yapmaya çalıştığım önyargıdır.

Ve bu takipsizlik kararlarının hepsi, Genel Kredi Sözleşmelerinin İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinden res’en alındığı tarih olan 18.01.2013’den öncedir.

Bu gün geldiğimiz noktada ise, İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI ÖRGÜTLÜ SUÇLAR SORUŞTURMA BÜROSU  tarafından, Turkıshbank A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Börteçene, Soruşturmaya esas suçların işlenmiş olduğu dönemin Genel Müdürü Abdullah AkbulakGenel Müdür  yardımcısı Taner Biçer ve suçların işlendiği Merkez Şube’nin aynı bankanın Levent Şubesine tayin edilen Müdürü Semra Oktayoğlu hakkında, 5411 sayılı Bankacılık Kanununa aykırılık, Bedelsiz senedi kullanma, Hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından, yürütülmekte olan 2012/56863 numaralı Soruşturma ile ilgili olarak;

Avukat Sayın Reşat Petek tarafından, Savcılık Makamı’na, 28.08.2013 tarihinde, ‘’Dosya’ya sunulan Bilirkişi raporu, Bilimsel Mütalaa ve şüpheliler müdafilerinin 01.07.2013 tarihli dilekçelerine  karşı beyanlarımız ile şüphelilere isnat edilen suçlar, suçların yasal unsurları, maddi deliller, ve esasla ilgili taleplerimizin sunulması.’’ konularını kapsayan ve Turkıshbank A.Ş.’de görevli olan şüphelilerin,

 

  1. Resmi belgelerde sahtecilik, (TCK.204)
  2. Açığa imzanın kötüye kullanılması, (TCK:209)
  3. Nitelikli dolandırıcılık, (TCK.158) ve
  4. Gerçeğe aykırı beyanda bulunma, (5411 Sayılı Bankacılık Kanunu 155.Madde)

Suçlarını işledikleri yönünde haklarında Kamu Davası açılmasını gerektirecek yeterli delillerin elde edilmiş olması nedeni ile de, Şüpheliler hakkında Kamu Davası açılmasının gerektiği konusunda talep dilekçesi verilmiştir.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ercan Devrim’in bu dilekçeden 7 ay sonra göndermiş olduğu  karar talep yazısında ise, aşağıda belirtmiş olduğumuz ve kamu davasının açılmasını gerektiren YENİ DELİLLER’in, Bakırköy 7.Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeterli açıklıkta sunulmaması nedeni ile,  ilgili Mahkeme RED kararı vermiştir. Bu Hukuk dışı kararla ilgili olarak Avukat Reşat Petek’in internet siteme göndermiş olduğu yorum ektedir. (Ek.2)

TALEP YAZISINDA AÇIK OLARAK İFADE EDİLMEYEN YENİ DELİLLER:

1.Uzman Bilirkişi Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan 22.01.2013 tarihli ve bütün Genel Kredi Sözleşmelerinde tahrifat yapılmış olduğu ve bankanın beyan ve iddialarının aksine, suç senedinin banka tarafından düzenlenmiş olduğu hakkında,  ‘’MÜTALAA BEYANI’’.

2.Turkıshbank A.Ş.’nin, krediler döneminde Merkez şube müdürü olan Ali Baba Şanlı’nın, 04.02.2013 tarihinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş olduğu ve silinerek yeniden yazılan sözleşmelerle ilgisinin,  bilgisinin ve haberinin  olmadığı ve  geçmişe dönük olarak adına atılmış olan imzanın kendi imzası olmadığı hakkındaki,  BEYAN ve İHBAR DİLEKÇESİ. 

3.İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu ve  28.05.2013 tarihli,  bütün Genel Kredi Sözleşmelerinin silinerek sonradan yeniden yazılmış olduğu, suç senedinin  Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlamış olan Turkıshbank A.Ş. yetkilisinin düzenlemiş olduğu ve silindikten sonra yeniden geçmişe dönük olarak yazılmış  olan sözleşmelerin sonradan bu sözleşmeleri hazırlamış olan ve sözleşme döneminde yetkili olmayan Semra Oktayoğlu’nun imzalamış olduğu hakkında, ‘’UZMANLIK RAPORU’’.

4.Uzman Bilirkişi Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan 24.07.2013 tarihli ve  4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3′ündeki eşim Sevil Güney adına atılmış imzaların takliden atılmış olduğu, Geçmişe dönük olarak atılmış olan Müdür Ali Baba Şanlı’nın imzasının beyan dilekçesinde de ifade etmiş olduğu gibi takli’den atılmış olduğu hakkındaki, ‘’MÜTALAA BEYANI’’.

5.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Kapatılan Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı)’nın 2010/48802 sayılı dosyasında bulunan 16.05.2011 tarihli ‘’MALİ BİLİRKİŞİ RAPORU’’ ile, sayısı 3 adet ve toplamları 3.100.000.00TL olarak tespit edilen Genel Kredi Sözleşmeleri’nin, İstanbul 15.asliye Ticaret Mahkemesinden res’en alınmış olan sözleşmelerde yapılan incelemelerle de sabit olduğu gibi, silinip yeniden yazılırken sayılarının da  arttırılarak 4 adet’e ve toplamlarının 5.200.000.00TL’ sına  çıkarılmış olduğunun tespit edilmesi.

6.KYO kararı verildikten sonra Şüpheli SEMRA OKTAYOĞLU hakkında, şikayet konusu senedi banka resmi defterlerine kayıt yapmamak suretiyle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 156.maddesine  muhalefet suçundan İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 30.12.2013 tarih ve 2012/30 E. Sayılı kararı ile vermiş olduğu, 10 AY HAPİS kararı .

Savcı Ercan Devrim’in 1.5 yıl beklettikten ve hiçbir  CEZA dosyasında bulunamayacak sayıdaki DELİL çokluğuna rağmen, sözde kanun gereği ceza davasının açılabilmesi için göndermiş olduğu fakat içeriğinin ne olduğu dahi anlaşılamayan bu sözde talep dilekçesine karşılık, Bakırköy 7.Ağır Ceza Mahkemesi, ne hakkında olduğu dahi anlaşılamayan talebin kabul edilmemesi kararını vermiştir.

Sanık avukatlarının, bizleri küçük düşürmeye çalışan ifadelerinin dayanağı olan şikayetlerimiz ve   hak arama çabalarımız,  5.5 yıldır sürdürmeye çalıştığımız Hak ve Hukuk mücadelesinin doğal akışı içinde yaşadığımız sıkıntılar ve hatalı kararlarla  ilgili  sorumluların cezalandırılması için Yasal haklarımızın kullanılmasını zorunlu hale getirmesinin neticesidir.

Memleketimizde pek de alışık olunmayan durum da budur.

Bu nedenle de Savcı Ercan Devrim’i de HSYK’ya şikayet ederek yapılan hatanın cezalandırılmasını talebimiz nedeni ile yasal hakkımızı  kullanmış olmamızın sorgulanamaması gerekir.

Eğer tartışılması gerekirse dosya açılır, incelenir ve varsa hatalı tespitlerimiz rahatlıkla  tartışılabilir. Örneğin Kriminal Raporlarla doğru olduğu tespit edilmiş olan bütün  iddialarımıza ait bütün  belgelerin yeniden incelenmesi sağlanabilir. Bu incelemeler yurt dışında yaptırılarak yazı ve belgelerin yaşları dahi tespit edilebilir.

Bu tartışma, inceleme ve belki de Yargılamanın, Televizyon kanalları dahil olmak üzere KAMU’ya açık olarak yapılması ise en büyük dileğimizdir.

3. SANIKLARIN YALAN BEYAN VE İFADELERİ:

Yıllardan beri Mahkemelere ve Savcılık Makamları’na vermiş olduğumuz dilekçe ve beyanlarımızda ASLA  YALAN’A BAŞVURMADIK.

 Almış olduğumuz dini ve milli terbiyenin gereği budur.

Eğer ben yalan söylemiş olsaydım, sayın Mahkemenizde görülmekte olan Ceza davası ile ilgili şikayetimde, sanık Günay Yılmaz ile sanık Yalım Şentürk’ü ayırmadan, her ikisinin de beni ölümle tehdit etmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim.

Bu nedenledir ki, sanıklardan Günay Yılmaz,  yargılamanın ilk duruşmasındaki ifadesine, ‘’Bildiğiniz gibi ben ölümle tehdit suçlaması ile burada bulunmuyorum…’’ diyerek kendisini diğer sanık Yalım Şentürk’ten ayırarak ve aslında işlenmiş olan bütün suçu da ikrar ederek başlayabilmiştir.

Halbuki sanık Yalım Şentürk’ün ölümle tehdit etmesini  azmettiren ve sonra da kenara çekilmeye çalışan sanık Günay Yılmaz’dır.

Sanık Günay Yılmaz’ın bu tehditleri, yine avukatı olduğu Turkısh Yatırım A.Ş.’nin Bursa’da onlarca vatandaşın birikimlerini dolandırmış olduğu ve bu nedenle de, Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılmakta olan yargılamanın  dosyalarında da görülebilir.

Yargılama dosyası ve şikayetler incelendiği zaman  müşterilerin birikimlerinin,   benim ancak yıllar sonra ortaya çıkarabilmiş olduğum gibi, sahte ve tahrif edilmiş belge ve evraklarla nasıl dolandırıldığı açık olarak görülebilir. Ve sanık Günay Yılmaz  ise, bu suç organizasyonun yine en önemli bir kollarından biridir. Bunun göstergesi ise banka ile sözde ilişkisi kesilmiş olmasına rağmen yetkili olarak takip etmekte olduğu davalardır. Aşağıda Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi 2013/114 sayılı Dosyasında olduğu gibi,

Sanık Beytullah’dan soruldu: Beni ne Tevfik Kaya ne de başka hiçbir müşteri tehdit etmedi, ben yurtdışına kaçtıktan sonra bizzat Tevfik Kaya benim vodofone hattımdan arayıp Türkiye’ye gelmemi teslim olmamı, adalete güvenmemi istedi, ben Türkiye’ye geldikten sonra Gönlü Ferah otelde bankanın ve yatırım Aş’nin müfettişleri banka vekili Av.Günay Bey ve banka genel müdür yardımcımız Şevket Bey’in huzurunda “sen banka müşterilerinden Tevfik Kaya, Engin Şenocak, Ahmet Sarı, Talat Hacı Salihoğlu ya da Salioğulları tarafından bana işlem yap Beytullah, bana para kazandır Beytullah diye zorlaması ve dayatmasıyla işlem yaptığımı zorlamamı söylemem halinde beni ve arkadaşlarımı kurtaracaklarını söylediler, ancak ben bir kez hata yaptım, ikinci kez hata yapmak istemedim, bu şekilde beyanda bulunmadım, söylediğimi gibi müşterilerden bana herhangi bir tehdit ve zorlama olmamıştır. Ayrıca konuşma sırasında ses kayıt cihazı koydular ve bunun kayda alınmasını muvafakat edip etmediğni sordular, ben de ediyorum dedim, ancak kayıt yaparken bankanın lehine olanları kaydettiler, aleyhe olanları kaydetmediler, masaya vurup söyleyeceksin diye kötü davrandılar, banka zarar ne kadar çok olsa da minimize edecek şekilde en az ne kadar zararla bunu karşılayabilecek şekilde bana baskı yapmışlardır, dedi. (Ek.3)

Yukarıda ifade etmiş olduğumuz  tahrifat ve sahtecilikleri kapsayan bütün deliller  2012/56863 sayılı dosyada mevcut olduğu gibi ilgili bütün Mahkeme dosyalarına da sunulmuştur.

Turkıshbank A.Ş ve avukatlarının YALAN söylemek   yerine asıl yapmaları gereken,  bu delillerin doğru olmadığına itirazla, yeniden Kriminal incelemelerin yapılmasının sağlanmasını istemek olmalıdır. Fakat Turkıshbank A.Ş. ve avukatları yıllardan beri bu belgelerin Kriminal incelemelerinin yapılmasını önleyebilmek için, sistemli olarak olarak belgelerin teslim edilmesinden kaçınmışlardır. Ve hatta,  Bilirkişi incelemesi  yapılmaması için  Savcılık Makamını dahi  üstü örtülü olarak  tehdit  edebilmişlerdir.  

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’   (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

Belgelerin üzerlerindeki yazıların, yaşları da dahil olmak üzere Kriminal incelemelerinin A.B.D’de yapılması talebimize karşı ise,

‘’ Şikayet eden borçlunun bu beyanlarından sonra kriminolojik incelemenin ABD’de yapılması talebine hiçbir şekilde muvafakat vermiyoruz.’’

Beyanı ile karşı çıkmışlardır ama  Atalar sözüdür, ’’YARASI OLAN GOCUNUR.’’ ve yine Atalar sözüdür ‘’GERÇEĞİN EN KÖTÜ ÖZELLİLİĞİ, ENİNDE SONUNDA BİR GÜN ORTAYA ÇIKMASIDIR.’’

Hakkında Ceza Soruşturması yürütülen Turkıshbank A.Ş. yetkilileri’nin   avukatları tarafından,  şikayete ve soruşturmaya esas belgeler hakkında, nitelikli bir Kriminal inceleme yapılmasına karşı çıkılması, işlemiş oldukları suçlarını ve çıkacak neticeyi iyi bildiklerinden, aslında suçlu olduklarının kendileri tarafından ikrar edilmesinde başka bir şey değildir.

Katılan olarak iştirak etmekte olduğum Ceza davası’ nın konusu; kullanmış olduğumuz ticari kredinin, karşılığında 4 katı tutarında teminat ipoteği vermiş olduğumuz halde ve   bu kredi ile ilgili olarak zamanında ödenmemiş hiçbir devre faizi de olmamasına  rağmen,  kredi hesabımın kat edilmesi ve ileri  sürülen 2.941.545.00 TL borca karşılık da,  ilk 6 ay içinde bankaya nakit olarak 1.558.695.00TL ödenmiş olmasına rağmen,  bütün gayrimenkullerimizin kendi düzenlemiş oldukları suç senedi ile  uygulamış oldukları İcra ve satış işlemleri ile gasp edilmesine karşı yürüttüğümüz Hak ve Hukuk mücadelesi’ne karşılık olarak,  yapılmış HAKARET ve TEHDİTLER’dir.

Kullanılmış olan krediye teminat olarak verilmiş olan gayrimenkullerden  sadece  tek bir tanesinin bütün borcu ödeyecek değerde olmasına rağmen, icra işlemleri ile borcun en az 4 katı değerinde olan bütün gayrimenkullerin gasp edilmesine karşı yürüttüğümüz Hak ve Hukuk mücadelesine karşılık olarak yapılmış HAKARET  ve TEHDİTLERDİR.

Ve, Bankacılık  şemsiyesi altında gizlenmiş olan bu Hak ve Hukuk dışı yaptırımlar, ancak aşağıda ifade etmiş olduğum YALANLARLA gözlerden uzak tutulmaya çalışılmış ve bir ölçüde de, oluşmuş olan önyargılar nedeni ile başarılı olmuşlardır.

Ve bu güne kadar da,  bu söylemleri doğrultusunda ve sözde Hukuk şemsiyesi altında,  sırf amaçları olan bütün mal varlığımızın icra işlemleri ile ele geçirilmesi için, bir önceki dilekçemizde geniş olarak açıklamış olduğumuz ve aşağıda belirtmiş olduğumuz gibi, Savcılık Makamı ve Mahkemeleri YALAN beyan ve ifadelerle etkilemeye devam edebilmişlerdir.

Turkıshbank A.Ş.’nin beyan etmiş olduğu ve sözde kullanmış olduğumuz ve dava konusu olan 2.941.000.00TL tutarındaki kredi borcumuzun teminatı olarak verilmiş olan ve sadece  tek Gayrimenkulümün bütün kredi borcunu karşıladığı ve kredinin yaklaşık 4 katı tutarındaki 12 adet Gayrimenkul ipoteği varken ve bu krediler ile ilgili ödenmemiş tek bir devre faizi bulunmazken, kredi sözleşmeleri sırasında teminat olarak almış oldukları ve sadece imzaları atılmış boş senedin, bilgimiz dışında ve Genel Kredi Sözleşmelerini doldurmuş olan banka yetkilisi tarafından doldurulmak sureti ile yapılmış olan icra işlemleri ile ilgili olarak Sanık Günay Yılmaz’ın, 31.Aralık 2008 tarihindeki talebi ile yine 31.Aralık.2008 tarihinde verilmiş olan İHTİYATİ HACİZ  kararının özeti aşağıdadır.

İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi

Talep tarihi                                          : 31.12.2008

Karar tarihi                                          : 31.12.2008

Esas no                                                : 2008/2470 D.İş.

Karar no                                               : 2008/2470

Alacak miktarı                                      : 3.700.000. YTL

Haciz olunacak şeyler : Borçlunun ve Borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları.

Bu sırada, Bankanın kullanılmış olduğunu ileri sürdüğü kredi tutarı 2.941.000.00TL olup,   kredinin teminatı olarak  bankaya ipotek edilmiş olan gayrimenkullerin toplam değeri ise, banka kayıtlarına göre 10.100.000.00 TL, piyasa değerlerine göre ise 12.000.000.00TL ‘dir.

Durum böyle olduğu halde, banka ve sanık avukatlar, sözleşmelere aykırı ve usulsüz olarak talep etmiş oldukları kredi alacaklarını,  ipotek işlemleri ile değil,  baskın şeklinde ve en kısa zamanda tahsil edebilmek için,  kendi düzenlemiş oldukları suç senedi ile uygulamış oldukları İcra işlemlerini kullanmışlardır. Çok daha önemli olarak  ise,  eğer varsa,  ipotek edilmemiş başka gayrimenkullerin üzerine de haciz işlemi yapılmaya  çalışılarak  bütün mal varlığımızın elde edilmesine  çalışmışlardır. Bu da zaten aşağıda ifade edeceğimiz irtifak tapulu olan tek gayrimenkuldür.

Bu işlemler bir İNFAZ’ dır.   

Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk,  Turkıshbank A.Ş. adına almış oldukları bu İHTİYATİ TEDBİR kararı ile; zaten tamamı bankaya ipotek edilmiş olan ve kullanılmış olan kredinin 4 katı tutarındaki değeri olan bütün gayrimenkullerin, suç senedi ile oluşturulmuş İcra işlemleri ile satışa çıkarılarak, İcra satışları ile ‘’Ben zaten icradan alacağımı söyledim. Sizden almak yerine icradan alırım. Sanık avukat  Yalım Şentürk’’değerlerinin yarı fiyatının altında elde edilmesinin ve daha sonra bunların ayrıca haricen satılarak sözde kanunlara uygun görünen karlarının misli ile üzerinde olan ve vergisi de olmayan bir kanun dışı kazancın alt yapısını oluştururken, dayanakları daima YALAN olmuştur.

Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan sanıkların, Mahkeme ve Soruşturma dosyalarında bulunan ve yıllardan beri rahatlıkla kullanmış olduğu ve dosyalardaki belgelerin incelenmesi ile dahi kolaylıkla ortaya çıkarılabilecek YALAN beyan ve ifadeler’ in bir kısmı aşağıdadır.

1.Şikayete konu senet borçlu tarafından bir ödeme belgesi olarak verildiği için ve vadesinin yakın olması nedeni ile kayda alınmadığı öğrenilmiştir.’’ (Avukat Günay Yılmaz, Avukat Yalım Şentürk 09.06.2011 2010/48802 Soruşturma dosyası)

2.‘’Kredili firma ile kefillerinin gönderilen hesap kat ihtarnamesine rağmen verilen 8 günlük süre içersinde ihbarname içeriğinde talep edilen 3.567.236.48 TL ödenmediğinden…’’ (Avukat Günay Yılmaz, Avukat Yalım Şentürk.  Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı  Soruşturma dosyası 07.07.2011)

3.‘’…kredi borcunun 25.12.2008 tarihinde ödeneceği beyan edilmiş ve bu tarihli bir bono tanzim edilerek müvekkil bankaya kredi borcunun ödenmesi amacı ile verilmiştir. Ancak bu bononun ödenmemesinden sonra Beyoğlu 17.Noterliği’nin 31.12.2008 tarih ve 32706 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesaplar kat edilmiştir. Hesap kat ihtarnameleri şirket tarafından 06.01.2009 tarihinde ve davalılarca 21.01.2009 tarihinde tebliğ alınmış olmasına rağmen verilen 8 günlük süre içersinde ödenememiş ve borçluların tamamı temerrüde düşmüştür.’’

4.’’Hesabın kat edildiği tarihte kredi kullandırılan firma ve müşterek borçlu ve müteselsil kefilleri olan davalılar hakkında bir çok icra takibi açıldığı, tüm menkul ve gayrimenkul mallarına haciz konulduğu, davalıların adreslerini terk ederek menkul mallarını kaçırdığı ve son aylara ilişkin faiz ve ana para ödemelerini yapmadığı görülmüş olup bu nedenle hesabın kat edilmesi zorunluluğu doğmuştur.’’

5.’’Davalılar sürekli olarak Yargı mercilerini yanıltmak amacı ile senaryolar üretmekte olup, borçlarını ödememek ve müvekkil banka tarafından açılan takipleri sürüncemede bırakmak amacı ile Adli Merciler nezdinde gerçek dışı beyanlarda bulunmaktan çekinmemektedirler. Davalılar kötü niyetli olarak icra takibine itiraz etmişlerdir. Buradaki tek amaçları takibi geciktirmek ve müvekkil bankanın alacağının sürüncemede bırakılmak istediklerinden ibarettir. Bu güne kadar kredi borcunun ödenmesi için hiçbir yaklaşımda bulunmadıkları gibi, tahsilini zorlaştırmak için her türlü yolu denemektedirler.’’

6. ‘’İcra takibine konu bono bizzat davacı borçlu tarafından müvekkil bankaya getirilerek ibraz edilmiştir. O nedenle bu mahiyetteki iddiaları tamamen gerçek dışı olup bir senaryodan öteye gitmemektedir.

7.‘’ …Söz konusu bono kredi borcunun ödenmesinin temini amacı ile  müvekkil bankaya teslim edilmiştir. Zaten bu bononun ödenmemesinden sonra kredi hesabı kat edilerek haklarında icra takibi yapılması zorunluluğu doğmuştur.

8.‘’ Şikayete konu bononun Banka yetkilileri tarafından doldurulduğu iddiası gerçek dışı bir iddiadır. Yine şikayetçinin bononun düzenlendiği tarih tarihte yani yani 04.12.2008 tarihinde banka ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığı hususu da gerçek dışı olup haksız bir iddiadan ileri gitmemektedir. Şikayetçi olan firma 26.04.2007 tarihinde ilk Genel Kredi Sözleşmesini imzalamış, sonrasında ise 19.07.2007,21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihinde diğer Genel Kredi Sözleşmelerini imzalamıştır. Kısacası şikayetçinin sözü geçen 04.12.2008 tarihinde müvekkil banka ile bir ilişkide bulunduğu açıkça görülebilmektedir.

9.Şikayetçi yazı formatının farklı olmasını bahane ederek kendine bir menfaat elde etmeye çalışmaktadır. Oysaki senedin kendi personelince veya bir yakını tarafından tanzim edilebileceği gerçektir. Kaldı ki şirket  yöneticisinin bu mahiyette senedi tanzim ettiği istisna olarak görülen bir durumdur. Genelde mali işlerden sorumlu muhasebecisinin veya personelin senedi tanzim ettiği bir senedi  yönetici ve yetkilisine imza ettirmesi genel bir uygulamadır. Aksinin kabul edilmesi son derece haksız durumların ortaya çıkmasına sebebiyet verecek bir mahiyettedir.’’

Yalım Şentürk tarafından yukarıda verilmiş olan dilekçe beyanı doğrultusunda, Turkıshbank A.Ş.nin diğer bir avukatı olan Sümer Altay da aynı dosyaya aşağıdaki beyana haiz dilekçeyi vermiştir.

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’ (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

10.‘’ Şikayetçi, ekte bulunan tapu kayıtlarından görüleceği üzere 50’den fazla kişiye olan borcunu ödemeyerek birçok kurum ve şahsı mağdur etmiştir.’’

11.‘’…Şikayetçi kendisi hakkında icra takibi başlatan alacaklılarını itirazlar ve Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde yaptığı şikayetlerle  yıldırmak ve borcun ödenmesini sürüncemede bırakmak çabası içindedir. Sayın Başsavcılığınıza yapmış olduğu şikayet de bu amacı taşımaktadır. Şikayetçi, onlarca şahıs ve şirkete borçlanıp, sonra da borçlarını ödememek ve ödemeyi geciktirmek için kendisine menfaat temin etmeye çalışmaktadır.’’

12.‘’…Şikayetçinin bir tefeci gibi İcra işlemlerine devam edildiği suçlaması öncelikle Bankacılık Kanunu hükümlerine göre bir suç mahiyetinde olup Sayın Savcılığınız nezdinde suç ihbarında bulunuyoruz. Müvekkil bankanın, alacağını tahsil etmek üzere, özellikle bir dolandırma kastı içersinde bulunan ve en az 50 şahsa borcunu ödemeyerek bu insanları mağdur eden şahsın üzerine hukuki yollardan gidilerek icrai işlemlere davam etmesi son derece doğal bir hakkı niteliğindedir.

13.‘’ Yapılan şikayete bakıldığında iddia edilen husus bononun boş bırakılan kısımlarının müvekkil banka tarafından doldurulduğu ve bu nedenle de bir suç oluştuğu hususudur.’’

14.‘’ Şikayete konu senedin taraflar arasındaki sözleşme ve ilişkiye aykırı olduğu hususu tespit edilmeden yani suç unsurunun oluşup oluşmadığı belirlenmeden, senet üzerindeki yazıların kime ait olduğunun araştırılmasına girilmesi, usul ve yasa hükümlerine açıkca aykırıdır.’’

15.‘’ Şikayete konu senet borçlu tarafından bir ödeme belgesi olarak verildiği için ve vadesinin yakın olması nedeni ile kayıda alınmadığı öğrenilmiştir.’’

16.‘’ Senedin diğer bölümlerinin kimler tarafından doldurtulduğu tarafımızca bilinmemekte olup bu hususun tarafımızca da bilinmesine de gerek bulunmamaktadır.’’

17. ‘’Borçlunun bu iddiaları son derece samiyetsiz olup (samimiyetsiz) ‘’yavuz hırsız ev  sahibini bastırır’’ deyimini kullanmaya çalışmaktadır. Öncelikle karşı tarafın sunmuş olduğu evraklara balkıdığında (bakıldığında) şikayet eden Adil Altay Güney onlarca çek ve senet düzenleyerek 60’dan fazla kişiden mal ve para almış ve mükellefiyetlerini yerine getirmeyerek bu özel ve tüzel kişileri mağdur duruma düşürmüştür.  Hakkında onlarca takip açılmış olmasına rağmen bu şahıs borçlarını ödemek yerine ‘’yavuz hırsız ev sahibini bastırır’’ deyimini bizzat kullanarak üste çıkmaya çalışmakta, bizzat kendisinin verdiği çek ve senetlere itiraz etmektedir.’’

18. ‘’ Şikayet eden borçlunun bu beyanlarından sonra kriminolojik incelemenin ABD’de yapılması talebine hiçbir şekilde muvafakat vermiyoruz.’’

19.‘’…kredi faizleri ile taksitlerini ödeyememesi nedeni ile…ihtarnamesi ile hesapları kat edilmiştir.’’

20. ‘’Kredili firma ile kefillerinin gönderilen hesap kat ihtarnamesine rağmen verilen 8 günlük süre içersinde ihbarname içeriğinde talep edilen 3.567.236.48 TL ödenmediğinden, firma ve kefilleri hakkında …25.12.2008 vadeli 3.700.000.TL tutarlı bono üzerinden, 12.01.2009 tarihi itibarı ile…kambiyo hükmümde icra takibi açılmış ve ayrıca Genel Kredi Sözleşmesi üzerinden ilamsız takip açılmıştır.’’

21.‘’Şüpheli Adil Altay Güney kredi taksitleri ile tanzim ettiği senetler ve keşide ettiği çekleri ödemeyerek müvekkil bankayı mağdur etmiştir. Ayrıca adresini değiştirip tüm menkul mallarını kaçırarak yapılacak tahsilatların geciktirilmesini temin amacı ile son derece kötü niyetli hareket etmektedir.’’

22.Sanık avukatların, Genel Kredi Sözleşmelerinde, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından tespit edilmiş olan silinme, tahrifat ve yeniden yazmaların banka tarafından değil de, sözde benim tarafımdan yapıldığı ve bu nedenle de hakkımda Ceza Davası açılması taleplerine dair İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş oldukları 01.07.2013 tarihli  ve 2013/42455 sayılı dilekçelerinde de YALAN söyledikleri ortaya çıkarılmıştır.

Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, Kriminal incelemelerinin yapılması için Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/48802 sayılı dosyasına vermiş oldukları dilekçe ve ekleri ile de ayrıca yıllar önceden PLANLANMIŞ BİR ŞEKİLDE suç işlemiş oldukları ortaya çıkarılmıştır.

Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün yıllardan beri farkında olmadığımız bir şekilde, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, tahrif edilmiş belgelerle, aynı belgeyi, fotokopi ile çoğaltarak, değişik belge vermiş gibi aldattığı, dolandırdığı ve resmi evrakta sahtecilik yaptığı anlaşılmıştır.

Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmüş olan 2010/48802 sayılı Soruşturma dosyasında, Savcılık Makamının talimatı ile yapılmış olan ‘’KRİMİNAL’’ raporda, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından incelenmiş olan Sözleşme sayfaları aşağıdadır.

                                                       1.   2 Adet              28.04.2008 tarihli     2.000.000.YTL

2.   2 Adet              26.04.2007 tarihli         600.000.YTL

 Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk tarafından, Mali bilirkişi raporu ile 3 adet olarak tespit etmiş olan Genel Kredi Sözleşmesi sayısının, 4 adet olarak kayıtlara geçirilebilmesi için; 28.04.2008 tarihli 2.000.000.00YTL ve 26.04.2007 tarihli 600.000.00YTL tutarlı 2 adet Genel Kredi Sözleşmesi’nin imza sayfa fotokopileri, birer adet ilave fotokopi ile arttırılarak 4 adet ayrı Sözleşme gibi, kriminal inceleme  için Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilmiştir.

Ve böylece, 2 adet Sözleşmenin imza sayfası, her biri  2 suret yapılarak ve sanki 4 adet ayrı sözleşme sayfası gibi Savcılık makamına verilmiş ve İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’ne gönderilmesi sağlanarak, sanki 4 adet Genel Kredi Sözleşmesi incelenmiş gibi ‘’Tutanaklara’’ geçirilmesi sağlanmıştır.

Bu konu ile ilgili yalan ve sahtekarlıkla ilgili olarak da, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sanıklar aleyhine açılmış olan Soruşturma C.M.2013/20727 numara ile devam etmektedir.

4.SANIKLARIN MÜVEKKİLİ OLAN TURKISHBANK A.Ş.’NİN YURT DIŞI FAALİYETLERİ ve ALMIŞ OLDUĞU CEZALAR:

  1. Sanıkları müvekkili ve yapmış olduğu Hak ve Hukuk dışı uygulama ve yaptırımlar nedeni ile 66 aydır Hak ve Hukuk mücadelesi yapmaya çalıştığım Turkıshbank A.Ş.’e, İngilterenin bankacılık otoritesi olan FSA U.K.’dan, ‘’Para aklamaya karşı yapılan düzenlemelerde taşıdığı riskler’’ nedeni ile 294.000 Sterlin CEZA verilmiştir. (Ek.4)
  2. Yine bunun dışında ayrıca, İngiltere ve KKTC’de faaliyet gösteren Turkıshbank, ‘’KARA PARA’’ damgası yemekten, ……………adlı çalışanının bir cinayete karışması ile sıyrılmış olduğu bültenlerde yer aldı. (Ek.5)

5.SONUÇ ve TALEBİMİZ:

Yukarıda genel olarak ve özellikle de özet olarak ifade etmeye çalışmış olduğum gibi, sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün Sayın Mahkemenizde yargılanmalarına neden olan ÖLÜM TEHDİDİ VE HAKARET, müvekkili oldukları Turkıshbank A.Ş. ile 6. Yılının ortasına gelmiş olduğumuz ve artık KAMU’ya  mal olmuş olan HAK ve HUKUK mücadelesinin, kendi beyanları ile ifade etmiş oldukları gibi, bankaya ve kendilerine vermiş olduğu rahatsızlığın neticesidir.

Sanık avukatların bu konudaki beyanları açıktır.

‘’Müvekkil banka için artık bu durum çekilmez hale gelmiştir. Şüphelinin bu eylemleri müvekkil bankanın yöneticilerini de rahatsızlık vermekte olup, müvekkil banka yöneticileri de mağdur duruma düşmüştür…’’

 Sanık avukatların 24.09.2013 tarihinde, YARGITAY 12.Hukuk Dairesinin 2013/29918 Karar Numarası ile iptal etmiş olduğu, şirketimize ait gayrimenkullerimizin satışları sırasında yapmış oldukları  TEHDİT ve HAKARET’e rağmen devam ettirmiş olduğumuz Hukuk süreci ve yürütülen Soruşturması neticesinde,

Turkıshbank A.Ş.’nin yetkili ve avukatlarının inkar, yalan ve engellemelerine rağmen, bütün iddialarımız Kriminal Raporlarla doğrulanmış ve yukarıda açıklaması yapılmış olan  bütün Hukuk dışı işlemlerle tahrifat ve sahtecilikler, bütün engellemeler ve tehditlere  rağmen somut delillerle kesin olarak tespit edilerek ortaya çıkarılmıştır.  

Yukarıda, soruşturmanın başından itibaren verilmiş olan ifade ve beyanlarla açıklamaya  çalıştığımız gibi, CEZA DAVASI, özellikle bir bankanın avukatlarının sanık olduğu, sebep ve sonuçları sıra ile takip edildiği takdirde,  neticede HAKARET ve ÖLÜMLE TEHDİT aşamasına gelebilen bir cüretkarlığın ve buna bağlı Hukuk dışılığın mercek altına alınmasının gerektiği,  bireysel olmaktan uzak ve bağlantıları çok geniş  bir CEZA DAVASIDIR.

Bu suçun temelinde ise sanık avukatların işvereni olan müvekkil banka Turkıshbank A.Ş.’nin yönetim Kurulu Başkanı olan Hakan Börteçene’nin, soruşturma savcısı Sayın Ercan Devrim’in ‘’…sair kötülük, tehdit…’’ olarak değerlendirildiği TEHDİT yatmaktadır.

 ‘’Eğer dediklerimizi yapmazsan, hayatı sana zehir ederiz.’’

Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmekte olan DOLANDIRICILIK davasının yanında, Turkıshbank UK’ya, KARA PARA AKLAMA nedeni ile İNGİLTERE’de verilmiş olan ceza (Ek.4) ile Turkıshbank UK.’nın, ‘’KARA PARA’’ damgası yemekten ‘’CİNAYET’’ ile nasıl kurtulduğu (Ek.5)  Sayın Mahkemenizin özellikle göz önüne alarak değerlendirmesi gereken konulardır.

Gerek kurmuş olduğumuz ‘’BANKA MAĞDURLARI PLATFORMU’’, gerekse yayınlamakta olduğum İnternet sitesi ve basıma hazırladığım ‘’FİNANSAL TERÖR ve BANKA’’  isimli belgesel kitabım nedeni ile beni arayan ve şu anda Turkıshbank A.Ş. ile Mahkeme sürecinde olan bazı müştekiler ise açıkça emniyet endişesi  ile isim vermekten kaçınmaktadırlar.

İngiltere’de olduğu gibi, Türkiye’de de işlenmesine müsaade edilen ve kurbanı olabileceğim bir cinayet ise, Turkıshbank A.Ş.’yi ‘’…çekilmez bir durum haline gelen…’’ Soruşturma dosyalarından kurtarabilecektir.(‘’En iyi terzilerin ellerinden çıkan elbiseler giyer, yasal bir iş sahibi olur ve topluma yararlı birer vatandaş rolüne bürünürler. Zor durumda olanlara borç para verirler. Bu adamlar örnek birer vatandaş görümündedirler. Ama bu görünümün altında bir KAN GÖLÜ yatmaktadır. John Perkings, ‘’Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabından.’’)

Bütün bu bağlantılarla ilgili  bilgi akışı ve araştırmalarımız devam etmekte olup, yeni beyan ve delillerimiz ileride, ayrıca Sayın Mahkemenize bildirilecektir.

Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün hakaret ve tehditleri, kendi başına münferit bir eylem değil; alışılmışın dışında olarak, yıllardır banka ile yapmakta olduğumuz Hak ve Hukuk mücadelesinin, Banka üst yönetici ve yetkililerine vermiş olduğu rahatsızlığın neticesidir. Aslında, en üst yöneticilerinden birinin ifadesi ile, Yasaların değil insanların yönettiği bir bankanın, doğal olarak, Hukuk ve etik dışı yaptırımlarını  yöneten ve yapan  Avukatları olan sanıklar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, uzun yıllar boyunca vermiş oldukları dilekçelere ve beyanlara  bakıldığında ise, yapılan bu sözde hukuki işlemlerin dışında, beni ve ailemi yok edilmesi gereken bir hasım olarak gördükleri açık olarak ortaya çıkmıştır.

Bu nedenlerle,

1. Hak ve Hukuk dışı işlemlerle gasp edilmiş olan Aile varlığımızın yarısının sahibi, icra işlemlerinin diğer muhatabı ve  4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde imzaları sahte olarak atılmış olan ve bir eş olarak sanık Günay Yılmaz’ın tehditlerinin de muhatabı olan ve   inanılmaz üzüntüleri göğüslemeye çalışan eşim Sevil Güney’in yaşadıklarının da, Sayın Mahkemece dinlenilmesi gerekir.

Bu nedenle, 17.12.2013 tarihli duruşmada talep etmiş olmamıza rağmen, şahit olarak dinlenilmemesine karar verilen eşim Sevil Güney’in, karardan dönülerek dinlenilmesine karar verilmesine,

 2. Talep ve delillerimizin doğrultusunda, Soruşturmanın genişletilmesine,

3. MÜTALAA BEYANI ile tespit edilmesi gereken hususlarla ilgili çalışmaların yapılabilmesi ve üzerinde inceleme yapılabilmesi  için, kamera görüntülerinden oluşmuş karelerin fotoğraf haline getirilerek bir kopyasının tarafımıza teslim edilmesine,

4. Kamera kayıtları üzerinde yapmış olduğumuz ve Sayın Mahkeme dosyasına sunmuş olduğumuz tespitler doğrultusunda, kamera kayıtları ile ilgili Bilirkişi Raporu alınabilmesi için, kayıtların Bilirkişi’ye gönderilmesine,

5Soruşturmanın esas konularından olan, sanık avukat Yalım Şentürk’ün ölüm tehdidi sırasında söylemiş olduğu ‘’Sen benim bankadan evvel müvekkilimin kim olduğunu biliyor musun?’’ söylemindeki önceki müvekkilinin kim olduğunun tespit edilmesini,

6. Sanık avukat Günay Yılmaz’ın, gayrimenkul satışları sırasında gerek Turkıshbank A.Ş. ve gerekse Turkısh Faktoring A.Ş  adına, nakit alarak ve kendi banka hesabına yatırılarak tahsil etmiş olduğu  paralarla ilgili kendi banka hesabının ekstresini , makbuzunu ve bu ödemelerle ilgili olarak  Turkıshbank A.Ş. ve Turkısh Faktoring A.Ş.’ye yatırmış olduğu paraların resmi dekont ve belgelerin istenmesini,

7. Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün müvekkilleri olan Turkısh Faktoring A.Ş.’nin,  Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti’nin borcu ve yapılmış ödemelerle  ilgili tasdikli ekstrenin istenmesini,

8. Sanık avukat Günay Yılmaz’ın 17.12.2013 tarihli duruşmada, ifadesinin hemen başında, Sayın Mahkeme’ye hitaben ve telaşla, kendi suçunun ölümle TEHDİT değil, HAKARET olduğunu için sanık olduğunu ifade ederek söze başlaması ile,  kendisini hemen yargılamanın başında diğer sanık Yalım Şentürk ‘den ayırmaya çalışmış olması, işlemiş oldukları suçların açık bir itirafı olduğu nedeni ile;  sanık Günay Yılmaz’ın suçunun,  ayrıca yardımcısı olarak altında çalışan sanık Yalım Şentürk’ü  ölüm tehdidi suçuna azmettirmekle de değerlendirilmesini,  

Ve,  önümüzdeki duruşmalarda  ayrıca  Avukatlarımın taleplerinin de kabul edilmesi ve Soruşturmanın genişletilmesi ile ilgili talep haklarımın saklı  kalması ile, sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, en ağır şekilde cezalandırılmasını Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederim 

ADİL ALTAY GÜNEY

YÜKSEK MÜHENDİS MİMAR

GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞ.LTD.ŞTİ.

1. Turkısh Tatırım A.Ş. mağduru İbrahim Hayat’ın yorum mektubu.

          2. Emekli Başsavcı ve Avukat Reşat Petek’in yorumu.

          3. Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesi duruşma Tutanağından bir bölüm.

          4. Gazete haberi, ’’İngiltere, Turkıshbank UK’ya ceza yazdı.’’

          5. Gazete haberi, ‘’Turkıshbank’ı cinayet kurtardı.

 

GOOGLE, ‘’WORDPRESS GÜNEY KONUT’’ ADİL ALTAY GÜNEY’İN HAK VE HUKUK MÜCADELESİ

www.güneykonut.com.tr

www.kemerormanevleri.com

altaygüney@güneykonut.com.tr

cep telefonu: 0532 212 70 62 – 0533 668 23 73

ZUHURATBABA MUHTAR SOKAK NUMARA 4-1 / 16,                                    BAKIRKÖY – İSTANBUL

İSTANBUL KRİMİNAL POLİS LABORATUVARLARI MÜDÜRLÜĞÜ UZMANLARI OLAN AHMET MESUT MUDU VE ZAFER KIRAN HAKKINDA SUÇ DUYURUSU.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA, İSTANBUL KRİMİNAL POLİS LABORATUVARLARI MÜDÜRLÜĞÜ’ NDE GÖREVLİ UZMAN VE TEKNİSYEN AHMET MESUT MUDU İLE  ZAFER KIRAN HAKKINDA  YAPMIŞ OLDUĞUMUZ  SUÇ DUYURUSU İLE BAŞLATILMIŞ OLAN     2014/62500   NUMARALI SORUŞTURMA KAPSAMINDA,  MEMUR SUÇLARI SORUŞTURMA BÜROSUNDAN  İLGİLİLERE,  08.05.2014 TARİHİNDE,  İFADE VERMEK ÜZERE DAVET YAZISI GÖNDERİLMİŞTİR.

ŞİKAYET DİLEKÇEMİN YAYINLANMASINDA SONRA, AHMET MESUT MUDU ‘NUN,   İSTANBUL KRİMİNAL POLİS LABORATUVARLARINDA YAPMAKTA OLDUĞU GÖREVİNİN YANINDA, AYNI ZAMANDA BİLİRKİŞİ OLARAK,  ÖZEL RAPOR  DA DÜZENLEDİĞİ VE  HAKKINDA ÇOK SAYIDA ŞİKAYETİN BULUNDUĞU BİLDİRİLMİŞTİR.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI MEMUR SUÇLARI BÜROSU TARAFINDAN SAYIN SAVCI HÜSEYİN KAYA İMZASI İLE 08.05.2014 TARİHİNDE  İFADE VERMEK ÜZERE DAVET EDİLMİŞ OLAN AHMET MESUT MUDU İLE ZAFER KIRAN,  SAVCILIK MAKAMININ VERMİŞ OLDUĞU 30 GÜN SÜRE ZARFINDA  İFADE İÇİN GELMEDİKLERİ İÇİN,  HAKLARINDA TEKİT YAZISI ÇIKARILMIŞ VE NİHAYET BUGÜN ALMIŞ OLDUĞUMUZ BİLGİ ÇERÇEVESİNDE  29.07.2014 TARİHİNDE,  SAVCILIK MAKAMINA BAŞVURARAK,  HENÜZ SURETİNİ ALAMADIĞIMIZ İFADELERİNİ VERMİŞLERDİR.

İSTANBUL  KRİMİNAL  POLİS LABORATUVARLARI MÜDÜRLÜĞÜNDE GÖREVLİ OLAN AHMET MESUT MUDU İLE ZAFER KIRAN,  ZAMANINDA GELMEDİKLERİ İÇİN KENDİLERİNE GÖNDERİLMİŞ OLAN TEKİT YAZISI İLE VE ANCAK VE ANCAK  3 AY SONRA İFADE İÇİN SAVCILIK MAKAMINA BAŞVURABİLMİŞLERDİR.

BUGÜN YANİ 15.09.2014 TARİHİNDE,  MAKAMA YAPMIŞ OLDUĞUMUZ BİLGİ MÜRACAATINDA İSE, İLGİLİLER HAKKINDA YAPMIŞ OLDUĞUMUZ ŞİKAYET İLE İLGİLİ OLARAK  ”TAKİPSİZLİK”  KARARI VERİLDİĞİ VE BAŞSAVCI YARDIMCISI OĞUZHAN ATAMTÜRK UYAR’A İMZA  İÇİN GÖNDERİLDİĞİ ÖĞRENİLMİŞTİR.

İYİ  NİYETİNDEN ŞÜPHE ETMEDİĞİMİZ BAŞSAVCI YARDIMCISI OĞUZHAN ATAMTÜRK UYAR İLE YAPMIŞ OLDUĞUMUZ GÖRÜŞMEDE İSE,  SAYIN BAŞSAVCI YARDIMCISININ, ” BU GİBİ ŞİKAYETLERDE AÇIK OLARAK SUÇ GÖRÜLSE DAHİ,  SAVCILARIN,  DEVAM ETMEKTE OLAN DAVALARI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLECEKLERİ  NEDENİ İLE  VE PRENSİP OLARAK TAKİPSİZLİK KARARI VERDİKLERİNİ”  İFADE ETMESİ VE  ‘CEZA DAVASI AÇILABİLMESİ İÇİN İLGİLİ MAHKEME TARAFINDAN SUÇ DUYURUSUNUN YAPILMASININ DAHA DOĞRU OLACAĞINI”  BELİRTMESİ, USUL VE KANUNLARIN  UYGULAMALARINDAKİ  HATA VE EKSİKLİKLERİNİ ORTAYA ÇIKARAN VE SON DERECE ÜZÜCÜ BİR DURUMDUR.

SORUŞTURMA MAKAMI TARAFINDAN,  HATALI VERİLMİŞ BİLİRKİŞİ RAPORLARI  İLE SONUÇLANAN DAVALAR İLE KARŞI TARAFIN MADDİ VE MANEVİ KAYBINI HİÇ DÜŞÜNMEDEN,  Kİ BURADA KAZANAN TURKISHBANK A.Ş. VE GENELLİKLE KAZANAN BANKALARDIR,  SORUŞTURMAYI TAKİPSİZLİK İLE NETİCELENDİREREK,  SUÇ İŞLEYEN MEMURLAR HAKKINDA CEZA DAVA VE DAVALARININ AÇILABİLMESİ İÇİN,  SÜRECİN MAHKEMELERİN TALEBİNE BIRAKILARAK UZATILMASI,  SANIRIM EN AZINDAN HAK,  AMA ASLINDA BİR HUKUK İHLALİ OLMASI GEREKİR.

EĞER UYGULAMA BU ŞEKİLDE YAPILIYORSA,  İLGİLİ KANUN MADDESİNİN  DEĞİŞTİRİLEREK, DEVLET MEMURLARI HAKKINDA YAPILACAK OLAN BİREYSEL  ŞİKAYETLERİN SAVCILIK MAKAMINA YAPILMASININ ÖNLENMESİ  VE  ŞİKAYETİN ANCAK MAHKEMELER KANALI İLE YAPILABİLECEĞİNİN HÜKÜM ALTINA ALINMASI GEREKİR.

AKSİ HALDE, VERİLEN KARARLARIN  USUL VE HUKUK’A AYKIRI OLMA İHTİMALİ İLE BİRLİKTE,  SORUŞTURMA MAKAMI ADALETİN GECİKMESİNİN  SORUMLULUĞUNU DA ÜSTLENMEKTEDİR.

 

 

 

 

 

HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ, O ZAMAN HAKKINIZLA BİRLİKTE ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ

 

 

 

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’     (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

 

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI                                     02.05.2014

 

Şikayet eden                    :   Adil Altay GÜNEY

                                                      Güney Konut Organize Yapılar ve İnş.Ltd.Şti.

                                                      Zuhuratbaba Muhtar sokak no.4-1/16           Bakırköy-İSTANBUL

Şüpheliler                         :   1. Ahmet Mesut MUDU, UZMAN

                                                       İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü

                                                      2. Zafer KIRAN, TEKNİSYEN

                                                       İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü

 

İsnat edilen suç            :  Görevi kötüye kullanarak yanlış ve yanlı rapor vererek

                                                     yetkili makamları yanıltmak.

 

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI tarafından 21.03.2013 tarihinde  gönderilmiş olan ve Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti. adına Turkıshbank A.Ş. tarafından İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne teslim edildikten sonra, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından ilgili Mahkeme’den res’en alınarak, suç senedinin aslı ile birlikte 2012/56863 SORUŞTURMA  Numarası ile  BELGE, EL YAZISI VE İMZA TETKİKİ talebi (Ek.1) ile İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’ne gönderilmiş olan,

1.26.04.2007tarihli    600.000.-TL tutarlı GKS aslı,

2.21.09.2007tarihli 2.000.000.-TL tutarlı GKS aslı,

3.28.04.2008tarihli 2.000.000.-TL tutarlı GKS aslı,

4.19.07.2007tarihli    500.000.-TL tutarlı GKS aslı,

5.25.12.2008düzenleme tarihli 3.700.000.-TL tutarlı suç senedinin aslı,

6.26.04.2007 tarihli GKS’nin Savcılık Makamına verilmiş olan 1. Ve 24.sayfasının fotokopisi.

   23.sayfa eksik ve incelenmemiştir.

  1. 21.09.2007 tarihli GKS’nin Savcılık Makamına verilmiş olan 1,24,26.sayfalarının  fotokopisi.

   23.sayfa eksik ve incelenmemiştir.

8.28.04.2008 tarihli GKS’nin Savcılık Makamına verilmiş olan 24. Sayfasının fotokopisi.

   1.ve 23.sayfa eksik ve incelenmemiştir.

9.26.04.2007 tarihli GKS’nin Savcılık Makamına verilmiş olan 1. ve 24.sayfasının fotokopisi.

   23.sayfa eksik ve incelenmemiştir.

Ve mukayeseye esas Semra Oktayoğlu, Ali Baba Şanlı, Nalan Öztürk ve Sevil Güney’in örnek el yazıları ve imzaları, incelenerek ilgili Kurum tarafından 28.05.2013 tarihli ve Ahmet Zafer Mudu ile Zafer Kıran imzalı  ‘’UZMANLIK RAPORU’’ hazırlanmıştır. (Ek.2)

 1.26.04.2007, 19.07.2007, 28.04.2008 ve 21.08.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi asıllarındaki yazı, rakam ve imzalar üzerinde herhangi bir tahrifat (Silme, fiziksel ve kimyasal, ilave, karalama, kopyalayıp yapıştırma v.b. yapılmış olup olmadığı sorusuna, Kriminal Polis Laboratuarları Müdürlüğünce,

 ‘’Tarafımızdan kırmızı renk kurşun kalemle çerçeve içersine alınan bölümlerdeki halen mevcut el yazılarının, evvelce aynı yerlerdeki (Kurşun kalemle yazılmış) ibarelerin, fiziksel yolla silinmelerinden sonra yazılmış oldukları tespit edilmiştir.’’

 Cevabı verilerek, Genel Kredi Sözleşmelerinde tahrifatın yapılmış olduğu kabul edilmesine rağmen,

 a-    Gerek Ali Baba Şanlı’ nın, 04.02.2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcığı’ na vermiş olduğu yazılı beyan ifadesinde belirtmiş olduğu (Ek.1) ve gerekse zaten fotokopilerden de görülmekte olduğu gibi, hiçbir banka çalışanın kullanmadığı kurşun kalemle yazılan hiçbir yazının da bulunmadığı halde, bu gerçek gizlenmeye ve örtülmeye çalışılmıştır.

 b-    Özellikle Rapor’da ifade edilmiş olduğu gibi, 23.Sayfa olan imza sayfasının kurşun kalemle yazıldıktan sonra ve sadece isimlerin veya ismin boş olarak imzalanmış olduğu konusunda ve bu boşlukların da tarih, miktar ve diğer bütün bilgilerin de sonradan doldurulduğu konusu ortaya çıkarmaktadır ki, bu mümkün değildir ve şüpheliler  bu konudan hiç söz etmemektedir.

 

Aşağıda, kurşun kalemle yazıldıktan sonra imzalandığı belirtilmeye çalışılan  fakat aslında Ali Baba Şanlı’nın kendi dolmakalemi ile ve tükenmez kalemle yazılmış olan sayfa örnekleri görülmektedir.

Burada büyük bir ihmal veya açık bir saptırmaya çalışma vardır.

 Ayrıca 12. Madde’deki,

 ‘’Cumhuriyet Başsavcılığımıza, daha önceden fotokopi olarak teslim edildiği belirtilen ve sonradan Mahkemeye asıllarının verildiği anlaşılan GKS’ ler  ile ilgili olarak,

 a-    Savcılığa fotokopi olarak teslim edilen 28.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin imza sayfası ile, sonradan Mahkeme’ye aslı ibraz edilen Sözleşmenin imza sayfasında, imzaların her iki Belge’de de konum ve karakter olarak ayniyet gösterip göstermediği, yazılar farklı ise söz konusu belge asıllarında, nakil ve/veya montaj yapılmış olup olamayacağı; aynı hususların diğer kredi sözleşmeleri ve 21.09.2007 tarihli GKS’nin Limitinin arttırılmasına ilişkin Sözleşme için de tespiti,

 b-    26.04.2007 tarihli ve 600.000.-TL tutarlı GKS aslının, müteselsil kefil bölümündeki ‘’Adil Altay Güney’’ kısmında ‘’Altay’’ isminin ‘’y’’ harfinde tahrifat olup olmadığı,

 Sorusuna Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğünce, Savcılık Makamı tarafından sadece Maddi delillerle ilgili olarak sorulan soruya,’ İçerik olarak uygunluk gösterip göstermediği’’ yorum sorusu da eklenerek,

 ‘’İnceleme konusu 4 adet Kredi Sözleşmesindeki, yukarıdaki tespit yapılarak, tarafımızdan kırmızı renk kurşun kalemle çerçeve içersine alınan bölümlerdeki el yazıları haricinde kalan el yazılarının, söz konusu sözleşmelere ait sayfa fotokopilerine atfen, Sözleşmenin ilk tanziminde yazılmayıp, mevcut yerlerine sonradan yazılmış oldukları kanaatine varılmıştır.’’

 Tespiti yapılmıştır. Fakat her nedense Raporda, kavram kargaşası yaratmaya çalışılarak,

a-    Kırmızı içine almış oldukları el yazılarının sadece borçlu, kefil ve tarih dışında hiçbir bilgiyi içermediğini ve bunun dışındaki ve özellikle tarih ve borcun tutarı da dahil olmak üzere, bütün bilgilerin daha sonra yazılmış olduğu gizlemeye çalışılmıştır.

b-    Yetkileri olmadığı halde, Savcılık Makamı tarafından sorulmadığı halde, içerik yorumu  ilave edilerek de, tahrifatlar yumuşatılmaya çalışılmıştır.

c-    Savcılık Makamının sormuş olduğu ve imzaların bütün sayfalarda ayniyat göstermesi ile ilgili hiçbir yorum yapılmamış, bu konu özellikle gizlenmeye çalışılmıştır.

 d-    Kurşun kırmızı kalemle çerçeve içine alınmış olan yazıların ise, neler olduğu hakkındaki tespitler ya yapılmamış veya yazılmamıştır.

 

12-b Maddesine verilen cevapta ise, yine Savcılık Makamı tarafından sorulan soru saptırılarak ve (Altay) ve (Güney)’in (y)’ lerinin altından gözüken ve silinti kalıntısı olarak kalmış olan (y) lerden hiç söz edilmeyerek,

 ‘’Bahse konu Kredi Sözleşmesi, sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde, bahse konu ‘’Adil Altay Güney’’ ibareli el yazılarının, evvelce aynı yerdeki kurşun kalemle yazılmış ibarelerin fiziksek yolla silinmelerinden sonra yazılmış olduğu tespit edilmiştir.’’

 Cevabı verilmiştir.

 Aşağıda da görüleceği gibi,

a-    Bu takdirde belge aslındaki (y)’ lerin kuyruklarının normal kurşun kalem silgisi ile silinmeleri gerekir.

b-    Savcılık kopyasında bulunan ve sözde kurşun kalemle yapılmış olan tek ibare olan ‘’Adil Altay Güney’’ dışındaki bütün sayfanın boş olarak imzalanmış olduğu ortaya çıkarılmıştır ve bu durum Sözleşme Hukukuna uygun değildir.

2-  Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşme asıllarındaki İMZALARIN ıslak imza olup olmadığı’’, şeklindeki sorusuna,

‘’26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihli (4) adet Kredi Sözleşmesi aslındaki imzaların ıslak imza olup olmadıkları hususu sorulmakla, bahse konu (4) adet Kredi Sözleşmesi sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde; bahse konu imzalarda kalem ucu presyonuna bağlı olan ve kağıdın dokusunda meydana gelen fulaj izi derinliklerinin mevcut olduğu, ayrıca imzaları oluşturan hatlarda mürekkep akışlarının bulunduğu belirlenmiş ve belirlenen bulgulara atfen inceleme konusu sözleşmelerdeki imzaların, fotokopi/montaj yoluyla husule getirilmeyip, ıslak mürekkepli kalemle husule getirilmiş olduğu sonucuna varılmıştır.’’

 Tespitinin yapılmış olmasına rağmen,

 a-    Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na önceden verilen Genel Kredi Sözleşmelerindeki imzalı sayfaların (1,23,24,26) fotokopileri ile daha sonra asıl olarak teslim alınan Genel Kredi Sözleşmelerindeki aynı sayfaların, üzerinde bulunan imzaların tıpatıp aynı olması ve fizik olarak da bunun mümkün olamayacağı nedeni ile, raporda yapılmış olan tahrifatın kabul edilerek sözde kurşun kalemle yazılmış olan yazıların silinmesine indirgenerek yumuşatılmaya çalışılan fakat ekte örneğini yukarıda  göstermiş olduğumuz  sayfalardaki yazıların kesinlikle kurşun kalem olmadığı, dolma kalem ve tükenmez kalem olduğu gerçeği doğrultusunda yapılmış olan tahrifat nedeni ile,

 a.1- Silinmiş olan yazı ve rakamlar dolmakalem ve tükenmez kalemle yazıldığı için tahrifat ve silinme işlemi büyük ihtimal ile ‘’Kimyasal işlem kullanarak silme’’ yolu ile yapılmıştır.

 a.2- Veya, elle veya gözle tespit edilebilecek tahrifat ve silinme işlemlerinin tespit edilmesinin en azından ilk bakışta güçleştirilebilmesi için, ilk örneklerdeki imzalar kopyalanarak, yeniden sayfa üretilmiştir.

Bu nedenle yapılmış olan değerlendirme ve tespit, eksik, yetersiz ve doğru değildir.

 3.Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’Senet üzerindeki imzaların ıslak imza olup olmadığı,’’ şeklindeki sorusuna,

 ’3.700.000.-YTL meblağlı senet aslındaki imzaların ıslak imza olup olmadıkları hususu sorulmakla, bahse konu senet sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde; bahse konu imzalarda kalem ucu presyonuna bağlı olan ve kağıdın dokusunda meydana gelen fulaj izi derinliklerinin mevcut olduğu, ayrıca imzaları oluşturan hatlarda mürekkep akışlarının bulunduğu belirlenmiş ve belirlenen bulgulara atfen inceleme konusu senetteki imzaların, fotokopi/montaj yoluyla husule getirilmeyip, ıslak mürekkepli kalemle husule getirilmiş oldukları sonucuna varılmıştır.’’

 Ve,

 ‘’3.700.000.-YTL meblağlı senet aslındaki düzenleme tarihi üzerinde tahrifat yapılıp yapılmadığı hususu sorulmakla, bahse konu senet sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde; bahse konu senedin düzenleme tarihi bölümünde ‘’04/12/…8’’ ibareli el yazılarının mevcut olduğu müşahade edilmiş, ancak bahse konu ibarelerde silinti, kazıntı veya ilave yoluyla tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte herhangi bir bulgu tespit edilememiştir.’’

 Şeklinde cevap verilmiş olmasına rağmen,

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile (Ek.3), İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile tespit edilmiş olan, SUÇ SENEDİ ve Genel Kredi Sözleşmelerindeki fiziksel silinti ve kazıntıların KİMYASAL YOLLA yapılmış olabileceği görüşü ifade edilerek, ancak bu tespitlerin yapılabilmesi için uygun fiziki ortamın temin edilememesine rağmen, SUÇ SENEDİNİN düzenleme tarihinin günler hanesi bölümünde kazıntı, silinti ve tahrifat olduğu, SUÇ SENEDİ üzerindeki düzenleme tarihinde tahrifat yapılmış olduğu ve ayrıca senet dahil bütün Genel Kredi Sözleşmelerinde kimyasal yolla tahrifat yapılmış olabileceği de tespit edilmiştir.

Ayrıca, Uzman Bilirkişi İsmail Özkan bu konu ile ilgili olarak hazırlamış olduğu  24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ Sayfa 8’de,

 ‘’ Son zamanlarda belgelerin kimyasal maddelere maruz bırakılarak matbu basım özelliklerinin ve mürekkepli yazıların zayıflatıldığı, bilahare üzerlerinde daha önce mevcut yazıların fiziksel yöntemle silinmelerini müteakip silinen yerlere tahrifen başka kayıtların yazılabildiği sahtecilik olaylarıyla karşılaşılmaktadır.

 İnceleme konusu senette düzenleme tarihinin ‘’04/12/…8’’ olarak siyah mürekkepli kalemle yazılmış olmasına rağmen günler hanesi onlar basamağının altında mavi mürekkepli kalemle oluşturulmuş ‘’1’’ rakamına benzer bir hattın mevcudiyeti, sadece fiziksel değil, kimyasal silinti yapılıp yapılmadığının araştırılmasını da gerektirebilir.

 Bu ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile, senet üzerinde de tahrifat yapılmış olduğu tespiti yapılarak, araştırmaların genişletilmesi tavsiyesi yapılmıştır.

 

5-Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’Yazımız ekinde gönderilen, 26.04.2007, 19.07.2007 ve 28.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile ‘’Genel Kredi Sözleşmesi limitinin arttırılması’’ başlıklı olup 21.09.2007 tarihli belgedeki Sevil Güney imzalarının adı geçenin eli ürünü olup olmadığı; aynı şekilde, 21.09.2007 tarihli Sözleşmenin 23.sayfasındaki Sevil Güney imzasının ve 19.07.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinin 23.sayfasındaki Sevil Güney imzasının ve son olarak da, 26.04.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 23.sayfasındaki Sevil Güney imzasının adı geçenin eli ürünü olup olmadığı’’,

 Sorusuna,

‘’26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihli (4) adet kredi sözleşmesi aslındaki Sevil Güney adına atılı bulunan imzaların Sevil Güney isimli şahsın eli mahsulü olup olmadığı hususu sorulmakla, bahse konu Sevil Güney adına atılı bulunan imzalar ile Sevil Güney isimli şahsın mevcut mukayese imzaları karşılıklı olarak incelenmiş ve neticede; inceleme konusu imzalar ile Sevil Güney isimli şahsın mevcut mukayese imzaları arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler yönlerinden uygunluk bulunduğu müşahede edilmekle, bahse konu imzaların Sevil Güney isimli şahsın eli mahsulü olduğu kanaatine varılmıştır.’’

 Cevabı verilmiş olmasına rağmen, Uzman Bilirkişi Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan 24.07.2013 tarihli, ‘’MÜTALAA BEYANI’’ (Ek.3) ile,

Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına ve 15. Asliye Ticaret Mahkemesine sunulmuş olan Genel Kredi Sözleşmelerinin tasdikli fotokopileri üzerinde incelemelerde bulunan Uzman Bilirkişi sayın İsmail ÖZKAN’ ın  24.07.2013  tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile yapılmış olan tespitler, Genel Kredi Sözleşmelerindeki tahrifat ve kopyalamanın yanında, 4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ü olan, 26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 tarihli GKS’lerdeki Sevil Güney adına atılı bulunan imzaların ve 21.09.2007 tarihli GKS’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların, Sevil Güney’in eli ürünü değil, takliden atılmış olduklarını ortaya çıkarılmıştır.

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ Sayfa 7,

‘’26.04.2007 tarihli GKS’de, 19.07.2008 tarihli GKS’de, 21.09.2007 tarihli GKS’de ve aynı GKS’nin kredi limitinin arttırılmasına ilişkin sayfasında Sevil Güney adına atılı bulunan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmadıkları… kanaatine varılmıştır.’’ (Ek.3)

6.  Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’Yazımız ekindeki genel kredi sözleşmelerinin elle doldurulmuş bölümlerini içeren 1.- 23. Ve 24. Sayfalarının ve 21.09.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinin limitinin arttırılması ile ilgili 26.sayfasının ıslak imzalı olup olmadığı’’,

 Sorusuna ise, çok önemli olduğu halde cevap dahi verilmemiştir.

 7.Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’21.09.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinin limitinin arttırılması ile ilgili sayfanın sol altında banka adına şube müdürü sıfatı ile atılan imzanın, Ali Baba Şanlı’ nın eli ürünü olup olmadığı’’,

 Sorusu ise, 10. Sıradaki çok önemli soru kavram kargaşası yaratılmak sureti ile cevaplandırılmayarak ve atlanarak 10.sırada,

‘’21.09.2007 tarihli kredi sözleşmesi aslının 26. Sayfasındaki ‘’Turkıshbank A.Ş. Merkez şubesi’’ ibareleri altında atılı bulunan (tarafımızdan kırmızı renk kurşun kalemle çerçeve içersine alınan) imzanın Ali Baba Şanlı isimli şahsın eli mahsulü olup olmadığı hususu sorulmakla, bahse konu imza ile Ali Baba Şanlı isimli şahsın mevcut mukayese imzaları arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler yönlerinden uygunluk bulunduğu müşahade edilmekle, bahse konu imzanın Ali Baba Şanlı isimli şahsın eli mahsulü olduğu kanaatine varılmıştır

 Ali Baba Şanlı’nın Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosuna vermiş olduğu yazılı ifadeden (Ek.4) bir bölüm ve imzası,

 Ali Baba Şanlı’nın 21.09.2007 tarihli sözleşmenin kredi limitinin arttırılması sayfasındaki takliden atılmış olan imzası,

Halbuki, 21.09.2007 tarihli Sözleşme’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki Merkez Şube Müdürü olarak Ali Baba Şanlı adına atılmış olan imzanın, Ali Baba Şanlı’ nın 04.02.2013 tarihinde vermiş olduğu beyan dilekçesinde (Ek.4) de açık olarak belirtmiş olduğu gibi kendisine ait olmadığı ve  takliden  atılmış olduğu açık olarak tespit edilmiştir.

04.02.2007 tarihinde Turkıshbank A.Ş.’nin bahis konusu kredi sürecinin büyük kısmında Merkez şube müdürü görevli iken Mart 2008 tarihinde Bakırköy şubesine müdür olarak atanmış olan Ali Baba Şanlı’ nın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosunda, Sayın Cumhuriyet Savcısı Ercan Devrim’e bizzat vermiş olduğu beyan dilekçesinde (Ek.1), İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinden tasdikli suret olarak almış olduğumuz Genel Kredi Sözleşmelerinin tarih olarak kendi dönemini kapsamış olsa dahi, düzenlenmelerinden haberi olmadığı, bu düzenlemelerin bilgisi dışında yapılmış olduğu ve 21.09.2009 tarihli sözleşmenin limit artışı sayfasındaki kendi imzasına benzetilerek atılmış imzanın kendi imzası olmadığı belirtilmiştir.

 Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’

 ‘’…21.09.2007 tarihli GKS’nin limitin arttırılmasına ilişkin sayfasında, banka yetkilisi adına atılı bulunan imzalardan sol tarafta atılı bulunan ve Ali Baba Şanlı’ ya izafe edilen imzanın Ali Baba Şanlı’nın eli ürünü olmadığı, kanaatine varılmıştır.’’ (Ek.3)

 

NETİCE VE TALEBİMİZ:

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.03.2013 tarihli ve 2012/56863 Soruşturma numaralı dosyası ile ve dilekçemizin ekinde örneğini sunmuş olduğumuz talep yazısı (Ek.1) doğrultusunda, İNCELEMEYE ESAS ve MUKAYESEYE ESAS belge ve evrakların ADLİ TIP KURUMU’ na gönderilerek,

 

 

  1. Hazırlanmış olan 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ (Ek.2) ile tespitleri yapılmış olan fiziksek silinti ve tahrifatların, kurşun kalemle yazılmış olan yazıların mı, yoksa mürekkepli kalem veya tükenmez kalemle yazılmış olan yazıların mı silinerek  yapıldığının ve bu silinme sırasında kimyasal işlem yapılıp yapılmadığının yeniden  kriminal inceleme yapılarak açıklığa kavuşturulmasını,

 

  1.  Sevil Güney’in,  ‘’MÜTALAA BEYANI’’ (Ek.3) ile tespit edilmiş olan ve ’26.04.2007 tarihli, 19.07.2008 tarihli, 21.09.2007 tarihli GKS’ lerle, 21.09.2007 tarihli GKS’nin kredi limitinin arttırılmasına ilişkin sayfasındaki imzalarınınkendi el ürünü olmadığı ve takliden atılmış olduğunun kriminal inceleme yapılarak açıklığa kavuşturulmasını,

 

  1.  Merkez Şube Müdürü olarak Ali Baba Şanlı adına atılmış olan ve 21.09.2007 tarihli Sözleşme’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki imzanın,  Ali Baba Şanlı’ nın 04.02.2013 tarihinde vermiş olduğu beyan dilekçesinde (Ek.4) de açık olarak belirtmiş olduğu gibi kendisine ait olmadığının ve  takliden  atılmış olduğunun kriminal inceleme yapılarak açıklığa kavuşturulmasını.

 

  1.  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sorulan sorular ve verilen cevaplar açısından da incelenerek, yazılı metinin genel ifadesinin değerlendirilmesini, (Ek.1,Ek.2)

Ve,  Uzmanlık Raporu’na esas belgelerin ADLİ TIP KURUMU tarafından yeniden incelenmesinin sağlanarak maddi gerçeklerin tespit edilmesini,  hazırlamış oldukları ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile yapmış oldukları saptırma, yanıltma ve gerçek dışı beyanlar nedeni ile de; Turkıshbank A.Ş. ile 65 aydır sürdürmeye çalıştığımız  Hak ve Hukuk mücadelemize;  bankanın menfaatleri doğrultusunda gerçeklerin gizlenmesi ve üzerlerinin örtülmesini sağlamaya çalışarak, maddi ve manevi olarak son derece büyük zarar veren ve    İstanbul Kriminal Polis  Laboratuvarı  Müdürlüğünde çalışan Şüpheliler, Uzman Ahmet  Mesut  Mudu ile Teknisyen Zafer Kıran hakkında TCK. 257 ve TCK. 277 Madde’leri doğrultusunda KAMU DAVALARI açılarak cezalandırılmaları için gerekli işlemlerin yapılmasını arz ederim.

ADİL ALTAY GÜNEY

YÜKSEK MÜHENDİS MİMAR

GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞ.LTD.ŞTİ.

 

1. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu’nun talep yazısı.

2. 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’

3. 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’

4. Ali Baba Şanlı’nın 04.02.2013 tarihli ihbar ve beyan dilekçesi.

 

GOOGLE,WORDPRESS–GÜNEYKONUT,‘’ADİL ALTAY GÜNEY’İN HAK ve HUKUK MÜCADELESİ

 

www.güneykonut.com.tr

www.kemerormanevleri.com

altaygüney@güneykonut.com.tr

cep telefonu: 0532 212 70 62 – 0533 668 23

ZUHURATBABA MUHTAR SOKAK NUMARA 4-1 / 16,                                         BAKIRKÖY – İSTANBU

 

TURKISHBANK A.Ş.’NİN AVUKATLARI OLAN GÜNAY YILMAZ VE YALIM ŞENTÜRK’ÜN YARGILANMAKTA OLDUKLARI İSTANBUL 7.AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE 06.02.2014 TARİHİNDE VERİLMİŞ OLAN DİLEKÇE.

    HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ, O ZAMAN HAKKINIZLA BİRLİKTE ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ.

                     MESLEK ETİĞİ İLE BAĞDAŞMAYAN İŞLER YAPAN  VEYA AVUKAT ÜNVANININ GEREKTİRDİĞİ

                     GİBİ DAVRANMAYAN AVUKATLARIN, BARO TARAFINDAN CEZALANDIRILMASI SÖZ KONUSU

                     DUR. ANCAK MESLEK ETİĞİNİN NE OLDUĞU VEYA  ÜNVANININ GEREKTİRDİĞİ DAVANIŞLAR

                     AÇIK DEĞİLDİR.                                                  (İSTANBUL BAROSU BÜLTENİ, ESRA GÜLTEKİNLER)       

 

                                                                                      

5411 sayılı Bankalar kanununun 155. Maddesindeki ‘’Gerçeğe aykırı beyanda bulunma’’ suçuyla korunan hukuksal yarar, bankacılık düzenidir. Bunun yanı sıra kamu güvenine karşı işlenen suçlardan belgede sahtecilik suçlarının özel bir türü olan bu suçla, bankacılık alanında önemli bir unsur olan ‘’GÜVEN’’ adlı hukuksal değer korunmaktadır. Zira, bankacılık düzenini sağlamakla yükümlü kişi ve kuruluşlar ile bankacılık alanındaki hukuka aykırılıkları cezalandırmakla görevli kurumların, üstlendikleri fonksiyonları etkin bir biçimde yerine getirebilmeleri, aynı şekilde bankalardan elde edilecek güvenilir bilgi ve belgelere ve bankaların gerçeğe uygun kayıtlarına dayanmaktadır. (MUSTAFA AKIN, BANKACILIK CEZA HUKUKU)

İSTANBUL 7. AĞIR CEZA  MAHKEMESİ

BAŞKANLIĞINA                                                                                                                             29.01.2014

Dosya no: 2013/345 Esas

 ‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’ (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

 Yukarıdaki ifade, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Turkıshbank A.Ş. ile ilgili olarak ‘’Dosyanın Bilirkişi tarafından incelenmesi’’ kararına karşı olarak, 09.05.2011 tarihinde,  2010/488802 sayılı Soruşturma dosyasına verilmiş olan dilekçeden alınmıştır. Bilirkişi tarafından, suç senedinin bankanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiş ve Banka aleyhine İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde CEZA DAVASI açılmıştır. Fakat Genel Kredi Sözleşmelerinin asılları 2.5 yıl boyunca, Savcılık Makamına teslim edilmediği için, suç senedinin aslı ile birlikte Kriminal incelemeye gönderilerek diğer iddialarımızı doğrulayan kesin rapor alınamamıştır. Sözleşme asıllarının, Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından, yıllar sonra res’en alınmasından sonra, ancak 21.03.2013 tarihinde sözleşmeler suç senedinin aslı ile birlikte  , kriminal inceleme yapılması  için gönderilebilmiştir. Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu 21.03.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile Avukat Sümer Altay’ın korkuları gerçekleşmiş ve yıllardır iddia etmiş olduğumuz gibi, banka yetkili ve avukatlarının Cumhuriyet Başsavcılıklarına ve Mahkemelere vermiş oldukları ifade ve beyanların yalan olduğu, suç senedinin, Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlayan banka yetkilisi tarafından düzenlenmiş olduğu, Genel Kredi Sözleşmelerinin tamamında silinti ve tahrifat yapılmış olduğu, Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile de, 4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmayıp takliden atılmış olduğu ve kredi miktarının arttırılmasına ait Sözleşmede, banka yetkilisi ve müdür olarak Ali Baba Şanlı adına atfen atılmış olan imzanın da, Ali Baba Şanlı’nın Savcılık makamına vermiş olduğu beyan dilekçesinde de açık olarak belirtmiş etmiş olduğu gibi, kendi el ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,  kriminal raporlarla kesin olarak tespit edilmiştir.

Aşağıdaki ifadeler de Turkıshbank A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı dahil olmak üzere en üst yetkili ve avukatlarının kayıtlara geçmiş sözleridir.

 1.‘’Eğer dediklerimizi yapmazsan, hayatı sana zehir ederiz.’’

(Hakan Börtecene, Yönetim Kurulu Başkanı, Aralık 2008)

2.’’Neden? Çünkü benim elimde yasal haklarım var ve benim elimde teminatı olduğu sürece bu yasal hakları sonuna kadar alırım.’’

                       (Taner Biçer, Turkıshbank A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı, Toplantı CD’ si 2010)

3.’’Siz bittiniz, her şeyinizi donunuza kadar alacağız’’

        (Günay Yılmaz, Avukat  Turkıshbank A.Ş. İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesi önü 2010)

4.’’Bakın yasa yönetmiyor bankayı, insanlar yönetiyor.’’

                        (Taner Biçer, Turkıshbank A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı, Toplantı CD’si 2010)

5.‘’Ben zaten icradan alacağımı söyledim. Sizden almak yerine icradan alırım.’’

                                                (Yalım Şentürk, Avukat Turkıshbank A.Ş. Toplantı CD.’si 2010)

 6.‘’Biz Adil Altay Güney ile yaptığımız toplantıları zaten tek başına yapmadık. Ortak alınan bir karar doğrultusunda toplantıda ben, adını hatırlamadığım banka görevlileri ki bunlar üst yönetimden olan kişilerdir. Adlarını şu an itibarı ile hatırlayamıyorum.’’

(Semra Oktayoğlu’nun suçlu bulunarak hapis ile cezalandırıldığı İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesi Duruşma tutanaklarından, 2012.)

 Yukarıda açık olarak ifade edilmiş olan ve dilekçemizin ekindeki toplantı tutanağı niteliğindeki CD (Ek.1) ve özetinde (Ek.2) de görüleceği gibi, Turkıshbank A.Ş. ve yöneticilerinin; Yüce Mahkemenizde yargılanmakta olan sanık avukatların yargılanmalarına neden olan AÇIK TEHDİT ve HAKARET eylemlerine gelinceye kadar ki söylemleri; müvekkili oldukları bankanın yanı Turkıshbank A.Ş.’nın,  Güney  Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti ve dolayısı Adil Altay Güney ile ilgili plan ve düşüncelerinin, kurumsal bir kimliğe sahip olması gereken bir bankanın, etik kurallar ve çok daha önemlisi ise kanunlarla belirlenmiş olan, düşünce ve eylem yapısı içindeki banka-müşteri ilişkisi ile ilgisi yoktur.

Bu husus, yukarıda da ifade etmiş olduğumuz gibi,  bankanın  % 40 hissesinin sahibi olan Nathinal Bank of Kuwait’in yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Al-Bahar’a 20.04.2011 tarih ve ayrıca kendileri tarafından geniş bir açıklama istendiği için de ilave olarak 27.04.2011 tarihinde göndermiş olduğumuz şikayet dilekçelerinin ardından, Genel Müdür Abdullah Akbulak ile birlikte görevinden alınmış olan kredilerden sorumlu genel müdür yardımcısı Taner Biçer’in söyleminde açık olarak ifade edilmiştir.

’’Bakın yasa yönetmiyor bankayı, insanlar yönetiyor.’’

 Bu gerçek, Yasaların yönetmediği ve daha doğrusu ise yönetenlerin Yasa tanımadığı bir bankanın, bütün yetkililerinin ve özellikle de avukatlarının bütün yaptırım, söylem ve ifadelerinde yerini bulmuştur. Ve yine genel müdür yardımcısı Taner Biçer’ in,

‘’Neden, çünkü benim elimde Yasal haklarım var. Ve benim elimde teminatı olduğu sürece bu yasal hakları sonuna kadar alırım… bir müşterinin elinde teminatı varsa, bankanın yeterince hakları da ne ise, belirli bir temerrüt faizini uygular, sonuna kadar alacağını alır.’’

 Söylemleri doğrultusunda ve sözde Hukuk şemsiyesi altında,  sırf amaçlarına ulaşabilmek için ki, buradaki amaçları bütün mal varlığımızın icra işlemleri ile ele geçirilmesidir,  Savcılık Makamı ve Mahkemeleri, yalan  beyan ve ifadelerle etkilemeye çalışmaya devam edebilmişlerdir. Aşağıda olduğu gibi,

‘’ Şikayete konu senet borçlu tarafından bir ödeme belgesi olarak verildiği için ve vadesinin yakın olması nedeni ile kayda alınmadığı öğrenilmiştir.’’ (Avukat Günay Yılmaz, Avukat Yalım Şentürk 09.06.2011 2010/48802 Soruşturma dosyası)

 ‘’Senedi aldığımız ay Aralık ayı olduğu için, yoğun bir dönemdi. Biz gerek bu yoğunluktan gerekse iyi niyetine güvendiğimiz için senedi banka muhasebe kayıtlarına almadık. (Semra Oktayoğlu’nun suçlu bulunarak hapis ile cezalandırıldığı İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11.10.2012 Duruşma tutanağı.

Yine bu doğrultuda, sanık  avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş oldukları ve gerçekleri gizleyerek saptırmada sınır tanımayan  dilekçelerine karşı, 10.12.2012 tarihinde vermiş olduğum dilekçe ektedir. (Ek.3)

Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün hakaret ve tehditleri, kendi başına münferit bir eylem değil; alışılmışın dışında olarak, yıllardır banka ile yapmakta olduğumuz Hak ve Hukuk mücadelesinin, Banka üst yönetici ve yetkililerine vermiş olduğu rahatsızlığın neticesidir. Aslında, en üst yöneticilerinden birinin ifadesi ile, Yasaların değil insanların yönettiği bir bankanın, doğal olarak, Hukuk ve etik dışı yaptırımlarını  yöneten ve yapan  Avukatları olan sanıklar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, uzun yıllar boyunca vermiş oldukları dilekçelere ve beyanlara  bakıldığında, yapılan bu sözde hukuki işlemlerin dışında, beni ve ailemi yok edilmesi gereken bir hasım olarak gördükleri açık olarak ortaya çıkarılacaktır.

Dilekçelerin tamamı, elde edilmesi gereken sözde bir hukuki hakkın elde edilmesi şeklinin dışında, ayrıca çirkin bir saldırı niteliğindedir.   

Bu nedenle de, Sayın Mahkemenizde görülmekte olan bu dava; yaklaşık 60 aydır sürdürmeye çalıştığımız Hak ve Hukuk mücadelemizin, Hukuk Mahkemelerinde devam etmekte olan davalarımızın yanında ve  aslında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, Bankanın Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Börteçene, Genel Müdür Abdullah Akbulak, Genel Müdür Yardımcısı Taner Biçer ve Merkez Şube Müdürü Semra Oktayoğlu hakkında yürütmekte olduğu, 2012/56863 numaralı Ceza Soruşturmasının ayrılmaz bir  parçasıdır.

Mağduriyetimizin geniş Halk kitlelerine ve KAMUYA mal olması neticesinde, Turkıshbank A.Ş.’de; bankanın 0.40 hissesinin sahibi olan Kuwait National Bank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mohammed Abdulrahman Al-Bahar’a yazmış olduğumuz şikayet mektubu üzerine görevinden alınmış olan Genel Müdür Abdullah Akbulak ve Genel Müdür Yardımcısı Taner Biçer’ in yerine atanmış olan, Genel Müdür Erhan Özçelik ile birlikte, yeni Genel Müdür Yardımcıları İsmet Şenalp ile Selçuk Canbaş’ın ve Hukuk işleri sorumlusu Sanık Avukat  Günay Yılmaz’ın işlerine son verilmiştir.

Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan sanıkların, 31.12.2008 tarihinden itibaren, Hukuk Mahkemelerine ve Cumhuriyet Başsavcılıklarına verdikleri dilekçeler ile bu dilekçelerdeki beyanlarını, Sayın Mahkemenize, diğer delillerimizle beraber tarih sırasına göre verilmeye çalışarak, Turkıshbank A.Ş. ve avukatları olan sanıkların, bu güne kadar ki Hukuk süreci içinde yapmış oldukları Hukuk ve  Etik dışı davranışlarla, sanıkların bu sürecin devamında işlemiş oldukları ve  yargılamanın konusu olan TEHDİT ve HAKARET suçunun çirkin fikir ve eylem alt yapısını oluşturan  dilekçeleri  gözler önüne sermeye çalışacağım.

Banka yetkili ve avukatlarının bu süreç içinde devamlı olarak kullandıkları, gerçekleri gizleme, konuları saptırma, yalan beyan ve ifadeleri, çok geniş olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelerdeki dosyalardan alınarak incelenebilir.

Bu konular ile ilgili olarak  resmi makamlara vermiş olduğum bütün dilekçelerimin de yayınlandığı haber sitesi olan

GOOGLE, ‘’wordpress güney konut’’, Adil Altay Güney’in hak ve hukuk mücadelesi

içinde bulunduğum ve artık KAMU’ya mal olmuş olan hak ve hukuk mücadelemin yine KAMU’ya açık penceresidir.

61. ayının içinde olduğumuz hak ve hukuk mücadelemizin bütün safhalarında dayanmakta olduğumuz gücümüz   DOĞRULUK, güvencimiz ise  ADALETTİR.

Ve bugüne kadar gerek Soruşturma dosyalarına  ve gerekse Mahkeme dosyalarına vermiş olduğumuz bütün dilekçelerdeki iddia ve ifadelerimizin doğru olduğu, Turkıshbank A.Ş.’den alınabilmiş olan belgelerle ilgili bilirkişi raporları ile ortaya çıkarılmış ve çıkarılmaya da devam etmektedir.

Turkıshbank A.Ş. tarafından, banka yetkililerinin kredi işlemleri sırasında almış oldukları gayrimenkul ipoteklerine ek olarak ve sözde de teminat olarak almış oldukları ve sadece imzaları atılmış boş senedin, aylar sonra, yine banka yetkililerince doldurularak, haberimiz ve bilgimiz olmadığı için de sözde ödenmediği bahane edilerek  31.12.2008 tarihinde ve  kredinin ödenebilmesi için tek bir gün dahi süre verilmeden kredi hesabının kat edilmesi ve yine aynı gün mesai saatinin bitmesi dahi beklenilmeden 31.12.2008 tarihinde İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinden İHTİYATİ HACİZ kararı alınması ile başlatılmış olan infaz gibi icra işlemlerinden sonra, içine düşürülmüş olduğumuz maddi ve manevi yıkımın bütün safhaları ile birlikte; bütün bu infaz gibi işlemleri uygulamış olan sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün şikayeti üzerine, 5411 Sayılı Kanuna aykırılık suçu isnat ettirilerek açılmış olan Ceza Cavası ile ilgili olarak, İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 29.05.2012 tarihinde vermiş olduğu BERAAT kararından (Ek.4) sadece 5 gün sonra, gayrimenkullerimin satışları sırasında yapmış oldukları ÖLÜM TEHDİDİ VE HAKARET’ e kadar geçen süreci adım adım açıklamaya çalışacağım.

Turkıshbank A.Ş.’nin beyan etmiş olduğu ve sözde kullanmış olduğumuz ve dava konusu olan 2.941.000.00TL tutarındaki kredi borcumuzun teminatı olarak verilmiş olan ve sadece  tek Gayrimenkulümün bütün kredi borcunu karşıladığı ve kredinin yaklaşık 4 katı tutarındaki 12 adet Gayrimenkul ipoteği varken ve bu krediler ile ilgili ödenmemiş tek bir devre faizi bulunmazken, kredi sözleşmeleri sırasında teminat olarak almış oldukları ve sadece imzaları atılmış boş senedin, bilgimiz dışında ve Genel Kredi Sözleşmelerini doldurmuş olan banka yetkilisi tarafından doldurulmak sureti ile yapılmış olan icra işlemleri ile ilgili olarak Sanık Günay Yılmaz’ın, 31.Aralık 2008 tarihindeki talebi ile yine 31.Aralık.2008 tarihinde verilmiş olan İHTİYATİ HACİZ  kararının özeti aşağıdadır.

İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi

Talep tarihi                                          : 31.12.2008

Karar tarihi                                          : 31.12.2008

Esas no                                                : 2008/2470 D.İş.

Karar no                                               : 2008/2470

Alacak miktarı                                      : 3.700.000. YTL

Haciz olunacak şeyler : Borçlunun ve Borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları.

 Bu sırada, Bankanın kullanılmış olduğunu ileri sürdüğü kredi tutarı 2.941.000.00TL olup,   kredinin teminatı olarak  bankaya ipotek edilmiş olan gayrimenkullerin toplam değeri ise, banka kayıtlarına göre 10.100.000.00 TL, piyasa değerlerine göre ise 12.000.000.00TL ‘dir.

Durum böyle olduğu halde, banka ve sanık avukatlar, sözleşmelere aykırı ve usulsüz olarak talep etmiş oldukları kredi alacaklarını,  ipotek işlemleri ile değil,  baskın şeklinde ve en kısa zamanda tahsil edebilmek için,  kendi düzenlemiş oldukları suç senedi ile uygulamış oldukları İcra işlemlerini kullanmışlardır. Çok daha önemli olarak  ise,  eğer varsa,  ipotek edilmemiş başka gayrimenkullerin üzerine de haciz işlemi yapılmaya  çalışılarak  bütün mal varlığımızın elde edilmesine  çalışmışlardır. Bu da zaten aşağıda ifade edeceğimiz irtifak tapulu olan tek gayrimenkuldür.

 BU İŞLEMLER BİR İNFAZ’ DIR.    

 Sanıklar, Turkıshbank A.Ş. adına almış oldukları bu İHTİYATİ TEDBİR kararı ile; zaten tamamı bankaya ipotek edilmiş olan ve kullanılmış olan kredinin 4 katı tutarındaki değerde olan bütün gayrimenkullerin, suç senedi ile oluşturulmuş İcra işlemleri ile satışa çıkarılarak, İcra satışlarında, değerlerinin yarı fiyatının altında elde edilmesinin ve daha sonra bunların ayrıca haricen satılarak sözde kanunlara uygun görünen karlarının çok daha üzerinde olan ve vergisi de olmayan kanun dışı bir kazancın alt yapısını oluşturmuşlardır.

Sayın Mahkemenizi teknik olarak ne kadar ilgilendirdiğini bilmediğim bu sarmal, Hukuk sistemimizin görülmesi istenmeyen bir ayıbıdır ve bu sarmal milyonlarca iş adamı ve ailenin haksız olarak yok edilmesine neden olmaktadır. Ama geniş bir açıdan bakıldığında, amaç ve olaylar değerlendirildiğinde, alışmış oldukları hedeflerine kolaylıkla her zaman olduğu gibi sorunsuz olarak ulaşabileceklerini sanan Banka yönetiminin ve uygulamaları yapmış olan sanık avukatlarının, karşılaşmış oldukları engeller,  sanıkları açık olarak tehdit aşamasına getirmiştir.

‘’Kredili firma ile kefillerinin gönderilen hesap kat ihtarnamesine rağmen verilen 8 günlük süre içersinde ihbarname içeriğinde talep edilen 3.567.236.48 TL ödenmediğinden…’’ (Avukat Günay Yılmaz, Avukat Yalım Şentürk.  Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı  Soruşturma dosyası 07.07.2011)

Turkıshbank A.Ş. Merkez şubesi’nin, Beyoğlu 17.Noterliği’nin 32706 yevmiye numaralı 31.12.2008 tarihli ihtarnamesi ile ihtarnamenin değil teslim edilmesi, daha mesai ve gün bitmeden, sanık avukatların nasıl olup da aynı gün olan 31.12.2008 tarihinde İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesine  müracaat ederek, yine aynı gün İHTİYATİ HACİZ kararı alabildiklerini, ki bu işlemin bir örneği daha yoktur,  Sayın Mahkemenizin değerlendirmesi gerekir.

Bu nedenle, Sayın Mahkemenizin bilgisine sunmak amacı ile, sanık avukatların, bir bankanın avukatları olarak kamu görevi yapmaları gerekirken, banka tarafından teminat olarak alınmış boş senedin, sözde 04.12.2008 tarih ve sadece 21 gün sonra olan 25.12.2008 tarihli olarak, kullanılmış olan kredinin çok üzerinde bir tutarla doldurarak ve ödenmediği bahane edilerek 31.12.2008 tarihinde  kredi hesabının kat edilmesi ile aynı tarihteki, yani 31.12.2008 tarihindeki İHTİYATİ HACİZ  işlemlerinden bu güne kadar, dosyalara koymuş oldukları dilekçelerden alınmış olan önemli bölümler ve söylemler, tarih sırasına göre aşağıda verilmiştir.

1.Eğer dediklerimizi yapmazsan, hayatı sana zehir ederiz. (Hakan Börteçene, Yönetim Kurulu Başkanı, Aralık 2008

 2. ‘’Alacaklı vekili geldi. Borçlu Güney Konut’un 3.şahıs olan S.S.Saklıbahçe Konut Yapı Kooperatifinden alacakları ve haklarının haczi için elden takipli olarak alınan haciz müzekkeresi 3.şahıs S.S.Saklıbahçe Konut Yapı Kooperatifinin Ticaret sicilinde kayıtlı adresini terk etmesi nedeni ile tebliğ edilememiştir. Bu nedenle tespit ettiğimiz adreslerine tebliğini talep ederim dedi. (09.01.2009 , Alacaklı vekili Yalım Şentürk)

 3.1  Tapu Sicil Müdürlüğüne, GİRESUN (Doğum yerim)

Borçlular adına kayıtlı olduğu tespit edilecek gayrimenkullerin tespiti halinde tapu           kayıtlarına ihtiyati haciz konulmasına, daha önce borçlular adına kayıtlı olup devredilmiş   taşınmaz varsa devir tarihi, sebebi ve devir alanın kayıtlarınızdaki adreslerinin bildirilmesine karar verilmiştir.’’ (İstanbul 14.İcra Dairesi, 2009/448, Av. Günay Yılmaz – Av. Yalım Şentürk)

3.2.  Tapu Sicil Müdürlüğüne Çorlu

Borçlular adına kayıtlı olması halinde, Tekirdağ ili Çorlu İlçesi, Veli Meşe Köyü, Hacı Şeramet Mevkii, 1 Pafta, 4698 Parsel de kayıtlı tarla vasıflı gayrimenkul, ile borçlular adına kayıtlı bulunan diğer gayrimenkullerin tespiti halinde tapu kayıtlarına ihtiyati haciz konulmasını,…’’  (İstanbul 14.İcra Dairesi, 2009/448, Av. Günay Yılmaz – Av. Yalım Şentürk)

Bu gayrimenkul 2008 Kasım ayının sonunda sözde BDDK’nın talebi nedeni ile ek teminat ipoteği olarak verilmiştir. Bu ipotekten sadece birkaç gün sonraki düzenleme tarihi ile haberimiz olmayan ve bilgimiz dışındaki Suç senedi düzenlenmiştir. Yani İhtiyati Haciz işlemi uygulanmış olan bu gayrimenkul, zaten banka’ya ipoteklidir. İpotekli olmasına rağmen de banka kayıtlarında mevcut değildir.

3.3.  2.Bölge Tapu sicil Müdürlüğüne Bakırköy,

Borçlular adına kayıtlı olması halinde,

1.İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, 51/8 Pafta, 1195 Ada, 1 Parsel üzerinde kayıtlı 4.kat C5 Blok 60 No’lu bağımsız bölüm,

2. İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, 23 Pafta, 451 Ada,27 Parsel üzerinde kayıtlı 4.kat B Blok 16 No’lu bağımsız bölüm,

3. İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, Ataköy 9-10,51/7-8 Pafta, 1091 Ada,4 Parsel üzerinde kayıtlı F1 Blok 3.kat 17 no’lu bağımsız bölüm,

4. İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, Ataköy 9-10, 51/6-7 Pafta,1091 Ada, 1 Parsel üzerinde kayıtlıu 4. Kat A/16 Blok 96 No’lu bağımsız bölüm,

5. İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, Ataköy 11, 51/8 Pafta, 1202 Ada, 1 Parsel üzerine kayıtlı 4.kat Zambak blok 8 no’lu bağımsız bölüm.

İle borçlular adına kayıtlı bulunan diğer gayrimenkullerin tespiti halinde tapu kayıtlarına ihtiyati haciz konulmasına, daha önce borçlular adına kayıtlı olup da devredilmiş taşınmaz varsa devir tarihi sebebi ve devir alanın kayıtlarınızdaki adreslerinin bildirilmesine karar verilmiştir.’’(İstanbul 14.İcra Dairesi, 2009/448, Av. Günay Yılmaz – Av. Yalım Şentürk)

Yukarıdaki ayrıca İhtiyati haciz işlemi uygulanmış olan bütün gayrimenkuller, kullanılmış olan kredinin teminatı olarak zaten bankaya ipoteklidir.

3.4.  1.Bölge Tapu sicil Müdürlüğüne Bakırköy,

Borçlular adına kayıtlı olması halinde,

1.İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, 51/8 Pafta, 1195 Ada, 1 Parsel üzerinde kayıtlı 4.kat C5 Blok 60 No’lu bağımsız bölüm,

2. İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, 23 Pafta, 451 Ada,27 Parsel üzerinde kayıtlı 4.kat B Blok 16 No’lu bağımsız bölüm,

3. İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, Ataköy 9-10,51/7-8 Pafta, 1091 Ada,4 Parsel üzerinde kayıtlı F1 Blok 3.kat 17 no’lu bağımsız bölüm,

4. İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, Ataköy 9-10, 51/6-7 Pafta,1091 Ada, 1 Parsel üzerinde kayıtlıu 4. Kat A/16 Blok 96 No’lu bağımsız bölüm,

5. İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi, Ataköy 11, 51/8 Pafta, 1202 Ada, 1 Parsel üzerine kayıtlı 4.kat Zambak blok 8 no’lu bağımsız bölüm.

İle borçlular adına kayıtlı bulunan diğer gayrimenkullerin tespiti halinde tapu kayıtlarına ihtiyati haciz konulmasına, daha önce borçlular adına kayıtlı olup da devredilmiş taşınmaz varsa devir tarihi sebebi ve devir alanın kayıtlarınızdaki adreslerinin bildirilmesine karar verilmiştir.’’ ( İstanbul 14.İcra Dairesi, 2009/448, Av. Günay Yılmaz – Av. Yalım Şentürk)

Yukarıdaki ayrıca İhtiyati haciz işlemi uygulanmış olan bütün gayrimenkuller, kullanılmış olan kredinin teminatı olarak zaten bankaya ipoteklidir.

3.5.  Tapu sicil Müdürlüğü’ne Eyüp

Borçlular adına kayıtlı olması halinde,

1.İstanbul İli, eyüp İlçesi, Göktürk köyü, 1722 no’lu Parsel, 7 Pafta, zemin kat A1 Blokta bulunan 4 no’lu bağımsız bölüm,

2. İstanbul İli, eyüp İlçesi, Göktürk köyü, 1722 no’lu Parsel, 7 Pafta, 1.kat, A1 Blokta bulunan 6 no’lu bağımsız bölüm,

3. İstanbul İli, eyüp İlçesi, Göktürk köyü, 1722 no’lu Parsel, 7 Pafta, zemin kat, A7 Blokta bulunan 4 no’lu bağımsız bölüm,

4. İstanbul İli, eyüp İlçesi, Göktürk köyü, 1722 no’lu Parsel, 7 Pafta, bodrum kat, A6 Blokta bulunan 2 no’lu bağımsız bölüm,

5. İstanbul İli, eyüp İlçesi, Göktürk köyü, 1722 no’lu Parsel, 7 Pafta, 2.kat, A1 Blokta bulunan 8 no’lu bağımsız bölüm,

6. İstanbul İli, eyüp İlçesi, Göktürk köyü, Uzunkemer Sokak, 251 Pafta, 436 Parsel de kayıtlı 17 No’lu meskene ayrılan 218 / 10.000 arsa payı.

İle borçlular adına kayıtlı bulunan diğer gayrimenkullerin tespiti halinde tapu kayıtlarına ihtiyati haciz konulmasına, daha önce borçlular adına kayıtlı olup da devredilmiş taşınmaz varsa devir tarihi, sebebi ve devir alanın kayıtlarınızdaki adreslerinin bildirilmesine karar verilmiştir.’’ (İstanbul 14.İcra Dairesi, 2009/448, Av. Günay Yılmaz – Av. Yalım Şentürk)

Yukarıdaki ayrıca İhtiyati haciz işlemi uygulanmış olan bütün gayrimenkuller, kullanılmış olan kredinin teminatı olarak zaten bankaya ipoteklidir.

3.6.  Kemer Yapı ve Turizm A.Ş.

Borçlular ile şirketiniz arasında aktedilen sözleşmeler gereğince, borçlular lehine doğmuş ve doğacak her türlü hak ve alacakları ile, intifadan doğan her türlü ve her miktardaki kullanım haklarının ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Karar gereğince, talimatımızın infazı ile neticesinden bilgi verilmesi rica olunur. 06.01.2009 (İstanbul 14.İcra Dairesi, 2009/448, Av. Günay Yılmaz – Av. Yalım Şentürk)

İrtifak Tapulu olduğu için, Bankaya ipotek olarak verilemeyen tek gayrimenkul üzerine, bankanın elinde kullanılmış olan kredinin 4 katı gayrimenkul ipoteği olduğu halde, 31.Aralık. 2008’de kredinin kat edilmesinden ve yine 31.12.2008 tarihinde alınmış olan İhtiyati Haciz kararından sadece 4 gün sonra haciz konularak satışa çıkarılmış, İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesi, ihaleden  1 gün önce,  2010/667 Esas ve 2010/1593 sayılı kararla, borç miktarı kadar taşınmaz hacizli ve ipotekli iken ve ipotekli taşınmazlar dahi satılmazken bu satışın talep edilmesinde hukuki bir yarar bulunmadığından, intifa hakkına konulan haczin kaldırılmasına karar vermiştir. (Ek.5)

Suç senedi ile yapılmış olan İcra işleminden tam 20 AY SONRA; yukarıda ifade etmiş olduğumuz İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesi tarafından intifa hakkına konulmuş olan hacizin iptal edilmesinden sadece birkaç gün sonra, bu gayrimenkulü yeniden elde edebilmek için,  12.08.2010 tarihinde,  aynı borç için 2. İcra işlemini başlatılmıştır.

Bu gayrimenkule konmuş olan haciz ve satış işlemleri, Turkıshbank A.Ş. ve avukatlarının bütün varlığımıza el koyarak yok etme niyetlerinin en açık bir göstergesidir. Sanık avukat Günay Yılmaz, ’’Siz bittiniz, her şeyinizi donunuza kadar alacağız’’ sözünü, Mahkemenin kapısında ve duruşma beklerken ağlamakta olan eşim Sevil Güney’in yanında söylemiştir.

 3.7.  Yazı ekinde sureti gönderilen Kemer Yapı ve Turizm A.Ş. nezdinde Adil Altay Güney adına tahsisli bulunan Orman arazisi üzerine kurulu 006-1 no’lu Bungolow’a ait intifa senedinin kıymet takdirinin yapılması.’’ (Nöbetçi İcra Müdürlüğü’ne Eyüp,  Av. Günay Yılmaz – Av. Yalım Şentürk)

4.   İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığı’na 15.10.2010

 ‘’…kredi borcunun 25.12.2008 tarihinde ödeneceği beyan edilmiş ve bu tarihli bir bono tanzim edilerek müvekkil bankaya kredi borcunun ödenmesi amacı ile verilmiştir. Ancak bu bononun ödenmemesinden sonra Beyoğlu 17.Noterliği’nin 31.12.2008 tarih ve 32706 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesaplar kat edilmiştir. Hesap kat ihtarnameleri şirket tarafından 06.01.2009 tarihinde ve davalılarca 21.01.2009 tarihinde tebliğ alınmış olmasına rağmen verilen 8 günlük süre içersinde ödenememiş ve borçluların tamamı temerrüde düşmüştür.’’

Bu beyanların doğru olmadığı, senedin banka tarafından ve GKS’leri düzenlemiş olan yetkili eli ile düzenlenmiş olduğu ve senetle ilgili ihbar dahil olmak üzere yapılması gereken hukuki  işlemlerin hiç birisinin yapılmadığı gibi ayrıca kayıtlara da işlenmediği ancak yıllar sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan Soruşturmalar ile tespit edilmiştir.

Suç senedi ile ilgili olarak BDDK’nın dahil olduğu ve İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinde yapılmış olan Yargılama neticesinde, Turkıshbank A.Ş.’nin Merkez Şube Müdürü olan Semra Oktayoğlu  1 yıl hapis ve kanunda öngörülen ek cezalarla cezalandırılmıştır.

Hesap kat ihbarnamelerinin ise kanunların öngördüğü şekilde tebliğ edilmediği Mahkeme kayıtlarına geçmiştir.

’’Hesabın kat edildiği tarihte kredi kullandırılan firma ve müşterek borçlu ve müteselsil kefilleri olan davalılar hakkında bir çok icra takibi açıldığı, tüm menkul ve gayrimenkul mallarına haciz konulduğu, davalıların adreslerini terk ederek menkul mallarını kaçırdığı ve son aylara ilişkin faiz ve ana para ödemelerini yapmadığı görülmüş olup bu nedenle hesabın kat edilmesi zorunluluğu doğmuştur.’’

Turkıshbank A.Ş.’nin, Mahkeme kayıtlarına geçmiş olan beyanlarına göre 12.01.2009 tarihinde beyan etmiş oldukları sözde kredi borcu 2.941.545.00 TL, bu borca karşılık olarak verilmiş  olan ve toplam 12 gayrimenkul ile 10.100.000.TL tutarında İpotek vardır. Bu İpoteklerin piyasa değerleri 12.000.000.TL’den fazla ve ipotek edilmiş olan gayrimenkullerin sadece 1 tanesinin değeri kredi borcunun üzerindedir.

Ve kaçırıldığı iddia edilen bütün bu gayrimenkuller kredi işlemleri sırasında güvenilerek bankaya ipotek edilmişlerdir.

Suç senedi ile ilgili soruşturmaların derinleşmesi ve bankanın yapmış olduğu kanunsuzlukların açık olarak ortaya çıkmaya başlaması üzerine ise, hesabın kat edilerek suç senedi ile ilk icra işleminin başlatılmış olduğu, 31.12.2008 tarihinden tam 29 ay sonra ve 08.06.2011 tarihinde, dilekçelerinde belirtmiş oldukları, İpoteğin nakde çevrilmesi ile ilgili  ve yine aynı borç için 3. İcra işlemlerini başlatılmıştır.

Ayrıca avukatların iddia etmiş oldukları gibi, kullanmış olduğum kredi ile ilgili olarak, zamanında ödenmemiş tek bir devre faizi borcum yoktur.

’’Davalılar sürekli olarak Yargı mercilerini yanıltmak amacı ile senaryolar üretmekte olup, borçlarını ödememek ve müvekkil banka tarafından açılan takipleri sürüncemede bırakmak amacı ile Adli Merciler nezdinde gerçek dışı beyanlarda bulunmaktan çekinmemektedirler. Davalılar kötü niyetli olarak icra takibine itiraz etmişlerdir. Buradaki tek amaçları takibi geciktirmek ve müvekkil bankanın alacağının sürüncemede bırakılmak istediklerinden ibarettir. Bu güne kadar kredi borcunun ödenmesi için hiçbir yaklaşımda bulunmadıkları gibi, tahsilini zorlaştırmak için her türlü yolu denemektedirler.’’

Turkıshbank A.Ş. tarafından, banka yetkililerinin kredi işlemleri sırasında, almış oldukları ipoteklere ek olarak, teminat olarak almış oldukları ve sadece imzaları atılmış boş senedin, yine banka yetkililerince doldurularak ve haberimiz ve bilgimiz olmadığı için de sözde ödenmediği bahane edilerek 31.12.2008 tarihinde kredi hesabımızın kat edilmesi ve yine aynı gün 31.12.2008 tarihinde kredinin ödenebilmesi için tek bir gün dahi süre verilmeden kredi hesabının kat edilmesi ve yine aynı gün mesai saatinin bitmesi dahi beklenmeden 31.12.2008 tarihinde İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinden İHTİYATİ HACİZ kararı alınarak başlatılmış olan infaz gibi icra işlemlerinden sonra, içine düşürülmüş olduğumuz maddi ve manevi yıkımın bütün safhaları   İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ve ilgili Mahkemelerin kayıtlarında mevcuttur. Bunun yanında ise 31.12.2008 tarihi yani hesabın kat edilmesinden sonra banka yetkililerine olan bütün görüşme taleplerimiz, banka yönetim kurulunun talimatları gereği, yani  haklarında İcra takibi başlatılmış olan müşterilerle görüşmelerin yasaklanmış olması nedeni ile, cevapsız bırakılmıştır.(Ek.1,2010 Toplantı CD’si)

Sanık Yalım Şentürk’ün, bu toplantıdaki beyanı ise Turkıshbank A.Ş.’nin asıl niyetinin ne olduğu konusunu açık olarak ifade etmektedir.

‘’Ben zaten icradan alacağımı söyledim. Sizden almak yerine İcra’dan alırım.’’(Yalım Şentürk, 20.Haziran.2010 Toplantı CD’si)’’

5İstanbul 11.Hukuk Mahkemesi sayın Hakimliği’ ne, 01.12.2010

‘’İcra takibine konu bono bizzat davacı borçlu tarafından müvekkil bankaya getirilerek ibraz edilmiştir. O nedenle bu mahiyetteki iddiaları tamamen gerçek dışı olup bir senaryodan öteye gitmemektedir.

Bu beyanın doğru olmadığı, senedin banka tarafından ve GKS’leri düzenlemiş olan yetkili eli ile düzenlenmiş olduğu ve senetle ilgili ihbar dahil olmak üzere yapılması gereken hukuki  işlemlerin hiçbirisinin yapılmadığı gibi ayrıca kayıtlara da işlenmediği ancak yıllar sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan Soruşturmalar ile tespit edilmiştir.

Suç senedi ile ilgili olarak BDDK’nın dahil olduğu ve İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinde yapılmış olan Yargılama neticesinde, Turkıshbank A.Ş.’nin Merkez Şube Müdürü olan Semra Oktayoğlu  1 yıl hapis ve kanunda öngörülen ek cezalarla cezalandırılmıştır.(Ek.6)

6.  Şişli Cumhuriyet Başsavcığı’na, 26.01.2011

‘’ …Söz konusu bono kredi borcunun ödenmesinin temini amacı ile  müvekkil bankaya teslim edilmiştir. Zaten bu bononun ödenmemesinden sonra kredi hesabı kat edilerek haklarında icra takibi yapılması zorunluluğu doğmuştur.

Bu beyanın doğru olmadığı, senedin banka tarafından ve GKS’leri düzenlemiş olan yetkili eli ile düzenlenmiş olduğu ve senetle ilgili ihbar dahil olmak üzere yapılması gereken hukuki  işlemlerin hiçbirisinin yapılmadığı gibi ayrıca kayıtlara da işlenmediği ancak yıllar sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan Soruşturmalar ile tespit edilmiştir.

Suç senedi ile ilgili olarak BDDK’nın dahil olduğu ve İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinde yapılmış olan Yargılama neticesinde, Turkıshbank A.Ş.’nin Merkez Şube Müdürü olan Semra Oktayoğlu  1 yıl hapis ve kanunda öngörülen ek cezalarla cezalandırılmıştır.(Ek.6)

‘’ Şikayete konu bononun Banka yetkilileri tarafından doldurulduğu iddiası gerçek dışı bir iddiadır. Yine şikayetçinin bononun düzenlendiği tarih tarihte yani yani 04.12.2008 tarihinde banka ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığı hususu da gerçek dışı olup haksız bir iddiadan ileri gitmemektedir. Şikayetçi olan firma 26.04.2007 tarihinde ilk Genel Kredi Sözleşmesini imzalamış, sonrasında ise 19.07.2007,21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihinde diğer Genel Kredi Sözleşmelerini imzalamıştır. Kısacası şikayetçinin sözü geçen 04.12.2008 tarihinde müvekkil banka ile bir ilişkide bulunduğu açıkça görülebilmektedir.

Şikayetçi yazı formatının farklı olmasını bahane ederek kendine bir menfaat elde etmeye çalışmaktadır. Oysaki senedin kendi personelince veya bir yakını tarafından tanzim edilebileceği gerçektir. Kaldı ki şirket  yöneticisinin bu mahiyette senedi tanzim ettiği istisna olarak görülen bir durumdur. Genelde mali işlerden sorumlu muhasebecisinin veya personelin senedi tanzim ettiği bir senedi  yönetici ve yetkilisine imza ettirmesi genel bir uygulamadır. Aksinin kabul edilmesi son derece haksız durumların ortaya çıkmasına sebebiyet verecek bir mahiyettedir.’’

Yalım Şentürk tarafından yukarıda verilmiş olan dilekçe beyanı doğrultusunda, Turkıshbank A.Ş.nin diğer bir avukatı olan Sümer Altay da aynı dosyaya aşağıdaki beyana haiz dilekçeyi vermiştir.

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’ (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

Yukarıdaki ifade, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Turkıshbank A.Ş. ile ilgili olarak ‘’Dosyanın Bilirkişi tarafından incelenmesi’’ kararına karşı olarak, 09.05.2011 tarihinde,  2010/488802 sayılı Soruşturma dosyasına verilmiş olan dilekçeden alınmıştır. Bilirkişi tarafından, suç senedinin bankanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiş ve Banka aleyhine İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde CEZA DAVASI açılmıştır. Fakat Genel Kredi Sözleşmelerinin asılları 2.5 yıl boyunca, Savcılık Makamına teslim edilmediği için, suç senedinin aslı ile birlikte Kriminal incelemeye gönderilerek diğer iddialarımızı doğrulayan kesin rapor alınamamıştır. Sözleşme asıllarının, Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından, yıllar sonra res’en alınması ile, ancak 21.03.2013 tarihinde,sözleşmeler suç senedinin aslı ile birlikte  , kriminal inceleme yapılması  için gönderilebilmiştir. Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu 21.03.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile Avukat Sümer Altay’ın korkusu gerçekleşmiş, yıllardır iddia etmiş olduğumuz gibi, banka yetkili ve avukatlarının Cumhuriyet Başsavcılıklarına ve Mahkemelere vermiş oldukları ifade ve beyanların yalan olduğu, suç senedinin, Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlayan banka yetkilisi tarafından düzenlenmiş olduğu, Genel Kredi Sözleşmelerinin tamamında silinti ve tahrifat yapılmış olduğu, Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile de, 4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmayıp takliden atılmış olduğu ve kredi miktarının arttırılmasına ait Sözleşmede, banka yetkilisi ve müdür olarak Ali Baba Şanlı adına atfen atılmış olan imzanın da, Ali Baba Şanlı’nın Savcılık makamına vermiş olduğu beyan dilekçesinde de açık olarak belirtmiş etmiş olduğu gibi, kendi el ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,  kriminal raporlarla kesin olarak tespit edilmiştir.)

Turkıshbank A.Ş.’nin, Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalanması sırasında, teminat olarak almış oldukları boş senet; kredinin teminatı olarak 4 misli tutarında gayrimenkul ipoteği olmasına rağmen, banka kayıtlarına göre kullanılmış olan  2.941.545.00 TL krediye karşılık olarak da 1.329.455.00 TL kredi için geri ödeme yapılmış olmasına ve bu süre içinde toplam 696.485.76 TL dönem faizi ödenmesine ve bu kredi ile ilgili ödenmemiş hiçbir devre faizi de olmamasına rağmen, bilgi verilmeden ve banka tarafından, sözde 04.12.2008 düzenleme tarihi ve yine sözde 21 gün sonra olan 25.12.2008 tarihinde de ödeme günü olmak üzere, kullanılmış kredinin çok üzerinde bir tutarla 3.700.000.TL doldurulup düzenlendikten sonra, bilgimiz dışında olduğu için de bu senedin  ödenmemesi bahane edilerek 31.12.2008 tarihinde kredi hesabımız kat edilmiştir.

Turkıshbank A.Ş.’nin ticari defterlerinde de kayıtlı olmadığı tespit edilen ve bu nedenle de, Merkez şube müdürü Semra Oktayoğlu’nun İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına neden olan bu  senet ile uygulamış oldukları ve kredinin kat edilmesinden sonraki ilk 6 ay’da bankaya nakit olarak 1.558.695.00TL ödenmesine ve faiz haricinde  kalmış olan 1.328.850.00TL borca karşılık toplam değerleri 9.000.000.00TL’ yi aşan gayrimenkullerimizin infaz gibi İcra işlemleri ile gasp edilmesine karşı sürdürmekte olduğumuz Hak ve Hukuk mücadelesi 58 aydır devam etmektedir.

 ‘’ Şikayetçi, ekte bulunan tapu kayıtlarından görüleceği üzere 50’den fazla kişiye olan borcunu ödemeyerek birçok kurum ve şahsı mağdur etmiştir.

‘’…Şikayetçi kendisi hakkında icra takibi başlatan alacaklılarını itirazlar ve Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde yaptığı şikayetlerle  yıldırmak ve borcun ödenmesini sürüncemede bırakmak çabası içindedir. Sayın Başsavcılığınıza yapmış olduğu şikayet de bu amacı taşımaktadır. Şikayetçi, onlarca şahıs ve şirkete borçlanıp, sonra da borçlarını ödememek ve ödemeyi geciktirmek için kendisine menfaat temin etmeye çalışmaktadır.’’

‘’…Şikayetçinin bir tefeci gibi İcra işlemlerine devam edildiği suçlaması öncelikle Bankacılık Kanunu hükümlerine göre bir suç mahiyetinde olup Sayın Savcılığınız nezdinde suç ihbarında bulunuyoruz. Müvekkil bankanın, alacağını tahsil etmek üzere, özellikle bir dolandırma kastı içersinde bulunan ve en az 50 şahsa borcunu ödemeyerek bu insanları mağdur eden şahsın üzerine hukuki yollardan gidilerek icrai işlemlere davam etmesi son derece doğal bir hakkı niteliğindedir.

Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan Sanık Günay Yılmaz ve Sanık Yalım Şentürk’ün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdindeki şikayetleri ve maddi imkanlarımın yok edilmesi nedeni ile Hukuk Dava ve davalarını açılamamış olması  ve ancak bu şikayetle açılacak olan Ceza Davası ile Mahkeme önüne çıkabileceğim umudu ile belki de Adliye tarihinde görülmeyecek bir şekilde Savcılık Makamı’na Ceza Davasının açılması gerektiği konusundaki dilekçemin nihayetinde, İstanbul 43. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olan Ceza Davası, 29.05.2012 tarihinde 2012/491 numaralı karar ile sonuçlanmış ve beraat kararı verilmiştir. (Ek.4 )

Turkıshbank A.Ş. tarafından, kendilerinin düzenlemiş olduğu suç senedini kullanarak, 31.12.2008 tarihinde kredi hesabının kat edilmesi ve aynı gün olan 31.12.2008 tarihinde de, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinden almış oldukları İHTİYATİ HACİZ ile uygulamış oldukları infaz şeklindeki İcra ve haciz işlemleri ile bütün varlığımızın, borçlarımızı ve günlük yaşam giderlerimizi dahi karşılayamayacak şekilde  gasp edilmesinden sonra dahi, sanık banka avukatları yukarıdaki yalan beyanlarda bulunabilmiştir.

TAKDİR SAYIN MAHKEMENİZİNDİR.

7.  Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na, 18.02.2011

‘’ Sayın Savcılığınıza yapılan şikayet doğrultusunda müvekkil bankanın Merkez şube Müdürü’nün (Semra Oktayoğlu) ifadesi alınmış olup ayrıca kendisinden yazı örnekleri de alınmıştır.

‘’ Yapılan şikayete bakıldığında iddia edilen husus bononun boş bırakılan kısımlarının müvekkil banka tarafından doldurulduğu ve bu nedenle de bir suç oluştuğu hususudur.’’

‘’ Şikayete konu senedin taraflar arasındaki sözleşme ve ilşkiye aykırı olduğu hususu tespit edilmeden yani suç unsurunun oluşup oluşmadığı belirlenmeden, senet üzerindeki yazıların kime ait olduğunun araştırılmasına girilmesi, usul ve yasa hükümlerine açıkca aykırıdır.’’

Suç tarihinde Turkıshbank A.Ş.Merkez şube müdürü olan Semra Oktayoğlu’nun ifadesi, Soruşturmanın başlamış olduğu 28.08.2010 tarihinden ancak aylar boyunca sayısız TEKİT ve ancak Savcılık Makamının Şişli Emniyet Müdürlüğü’ne  müracaatı sonucunda alınabilmiş fakat yukarıda ifade edilmiş olan yazı örnekleri alınamamıştır. Ve bugüne kadar da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarının sayısız talep ve tekit yazılarına rağmen ve İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları müdürlüğü tarafından da hazırlanmış olan 28.05.2013 tarihli UZMANLIK RAPORU ile Suç senedini hazırlayan banka yetkilisi ile Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlamış olan banka yetkilisinin aynı şahıs olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, bugüne kadar yine Örgütlü Suçlar Bürosu’na bu kişi veya kişilerin kim veya kimler oldukları hakkında bilgi verilmemiştir.

Bunun yanında yine aynı UZMANLIK RAPORU ile Semra Oktayoğlu’nun, mevcut Sözleşmelerin silinerek tahrif edilmesinden sonra, yeniden yazılırken, aylar öncesinin ve şubede görevli olmadığı bir tarihi taşıyan Genel Kredi Sözleşmesinin, yetkili imzasını atmış olduğu da tespit edilmiştir.

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan ve 24.07.2013 tarihli MÜTALAA BEYANI ile de, ifadesi sırasında yeterli yazı örnekleri verilmediği halde, SENET ve Genel Kredi Sözleşmelerindeki el yazıları ile Semra Oktayoğlu’nun mukayese yazıları arasında benzerlikler görüldüğü tespit edilmiştir.

Ayrıca, 4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde, eşim Sevil Güney adına atılmış olan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmayıp takliden atılmış olduğu, Suç senedinin düzenlenme tarihinde tahrifat olduğu ve UZMANLIK RAPORU ile tespit edilmiş olan fiziksel silinmelerin, fiziksel değil kimyasal yolla yapılmış olabileceği de tespit edilmiştir.

8.  Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na, 09.06.2011

‘’ Şikayete konu senet borçlu tarafından bir ödeme belgesi olarak verildiği için ve vadesinin yakın olması nedeni ile kayıda alınmadığı öğrenilmiştir.’’

‘’ Senedin diğer bölümlerinin kimler tarafından doldurtulduğu tarafımızca bilinmemekte olup bu hususun tarafımızca da bilinmesine de gerek bulunmamaktadır.’’

‘’Borçlunun bu iddiaları son derece samiyetsiz olup (samimiyetsiz) ‘’yavuz hırsız ev sahibini bastırır’’ deyimini kullanmaya çalışmaktadır. Öncelikle karşı tarafın sunmuş olduğu evraklara balkıdığında (bakıldığında) şikayet eden Adil Altay Güney onlarca çek ve senet düzenleyerek 60’dan fazla kişiden mal ve para almış ve mükellefiyetlerini yerine getirmeyerek bu özel ve tüzel kişileri mağdur duruma düşürmüştür.  Hakkında onlarca takip açılmış olmasına rağmen bu şahıs borçlarını ödemek yerine ‘’yavuz hırsız ev sahibini bastırır’’ deyimini bizzat kullanarak üste çıkmaya çalışmakta, bizzat kendisinin verdiği çek ve senetlere itiraz etmektedir.’’

‘’ Şikayet eden borçlunun bu beyanlarından sonra kriminolojik incelemenin ABD’de yapılması talebine hiçbir şekilde muvafakat vermiyoruz.’’

‘’ …Bu durumda yapılan şikayetin son derece kötü niyetli olduğu açıkca görülebilmektedir. Şikayet eden şahıs sadece ve sadece müvekkil bankayı rahatsız etmek çabası içersindedir.’

TAKDİR SAYIN MAHKEMENİNDİR.

9.  Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na, 07.07.2011

‘’…kredi faizleri ile taksitlerini ödeyememesi nedeni ile…ihtarnamesi ile hesapları kat edilmiştir.’’

 ‘’Kredili firma ile kefillerinin gönderilen hesap kat ihtarnamesine rağmen verilen 8 günlük süre içersinde ihbarname içeriğinde talep edilen 3.567.236.48 TL ödenmediğinden, firma ve kefilleri hakkında …25.12.2008 vadeli 3.700.000.TL tutarlı bono üzerinden, 12.01.2009 tarihi itibarı ile…kambiyo hükmümde icra takibi açılmış ve ayrıca Genel Kredi Sözleşmesi üzerinden ilamsız takip açılmıştır.’’

 ‘’Şüpheli Adil Altay Güney kredi taksitleri ile tanzim ettiği senetler ve keşide ettiği çekleri ödemeyerek müvekkil bankayı mağdur etmiştir. Ayrıca adresini değiştirip tüm menkul mallarını kaçırarak yapılacak tahsilatların geciktirilmesini temin amacı ile son derece kötü niyetli hareket etmektedir.’’

 ‘’Bankacılık örtüsü altında Tefecilik iddiası ise başlı başına bir suç unsuru olup ayrıca bir açıklama yapılmasına dahi gerek bulunmamaktadır.’’

 ‘’Müvekkil bankanın dolandırıcılık yaparak, sahte senetle baskın şeklinde icra işlemleri yaptığı iddia edilmektedir. Bu iddialar da yine başlı başına suç unsuru oluşturmakta olup şüphelinin cezalandırılması gerekmektedir.’’

 ‘’Müvekkil bankanın kanuni haklarını kullanması Anayasamız gereğidir. Müvekkil bankanın kanuni haklarını kullanır iken kendisinin çirkin bir şekilde suçlanması ve hakkında suç uydurulması müvekkil bankanın itibarını zedelemiş olup, şöhreti ve serveti büyük tehlike içine girmiştir.

 Şüphelinin tüm bu beyanlarına bakıldığında Bankacılık kanununun 74.Maddesinin dışında TCK 125  devamı maddeleri gereğince hakaret suçu ve iftira nedeni ile TCK 267 ve devamı maddeleri gereğince iftira suçu kapsamlarına da girdiği açıkça görülmektedir.’’

 ‘’Şüphelinin gerek yukarıda belirtilen internet sitelerinde gerek Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/48802 Soruşturma dosyasında ve  gerekse Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/22731 Soruşturma sayılı dosyasında verdiği beyanlar ile sunduğu ek mahiyetindeki belgeler içeriğinde müvekkil bankaya itibarını kıracak veya şöhretine yada servetine zarar verecek nitelikte ifadeler kullanmış olup, yazı içeriklerine bakıldığında mutlak bir kastın bulunduğu anlaşılmaktadır. Özellikle ‘’Bu bilgiler ne kadar çok yayılabilirse o kadar bilinçlenme olabileceğine inanıyorum. Selam ve sevgilerimle, Adil Altay Güney, Yüksek Mühendis Mimar’’ ifadesi şüphelinin kastını açıkça göstermektedir. Şüpheli asılsız ve mesnetsiz görüşlerini yayabilmek ve müvekkil bankanın itibarını sarsmak ve müvekkil bankanın şöhret ve servetine zarar vermek kastı ile hareket etmektedir.’’

 ‘’Bankalar kanunu ile sahip oldukları öncelik ve imkanları çirkin ve kötü bir biçimde insanlık dışı yöntemlerle kullanan bazı banka ve bankacıların elinde perişan olan onbinlerce iş adamı ve ailede kazanacaktır.’’ İfadesinde görüleceği üzere müvekkil bankanın kanunlardan aldığı haklarını çirkin ve kötü bir biçimde insanlık dışı yöntemlerle kullanıldığı iddia edilmektedir.’’

‘’Müvekkil banka için artık bu durum çekilmez hale gelmiştir. Şüphelinin bu eylemleri müvekkil bankanın yöneticilerini de rahatsızlık vermekte olup, müvekkil banka yöneticileri de mağdur duruma düşmüştür…’’

Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan Sanık Günay Yılmaz ve Sanık Yalım Şentürk’ün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdindeki yukarıdaki ifadeleri taşıyan dilekçe ile şikayetleri neticesindeki ceza soruşturmasında, banka tarafından maddi imkanlarımın yok edildiği nedeni ile Hukuk Dava ve davalarını açamamış olmamın ve bu şikayetle açılacak olan Ceza Davası ile ancak Mahkeme önüne çıkmak istediğim hakkında, belki de Adliye tarihinde görülmeyecek bir şekilde Savcılık Makamı’na şüpheli olarak vermiş olduğum Ceza Davasının açılması gerektiği konusundaki dilekçemin nihayetinde İstanbul 43. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olan Ceza Davası, 29.05.2012 tarihinde 2012/491 numaralı karar ile sonuçlanmış ve beraat kararı verilmiştir.(Ek.) 

10.  İstanbul Cumhuriyet Başsavcı yardımcısı Sayın Fehmi Tosun tarafından, 23.09.2010 tarihinde Turkıshbank A.Ş.yetkili ve görevlilerine gönderilmiş olan,  suç senedinin aslının, Savcılık Makamına teslim edilmesi ile ilgili, Şüpheli Çağrı Kağıdı ile, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı yardımcısı Sayın Oğuzhan Atamtürk Uyar’ın, 16.03.2011 tarihinde Turkıshbank A.Ş.’ ye göndermiş olduğu Genel Kredi Sözleşmeleri asıllarının, Savcılık Makamına teslim edilmesi ile ilgili mektubundan, Genel Kredi Sözleşmelerinin,İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından res’en teslim alınmasına kadar  geçen yaklaşık 29 ay süresince, Savcılık Makamlarının, Turkıshbank A.Ş.’den bilgi ve belgelerin teslim alınabilmesi için göstermiş olduğu uğraş ve çabalara ait resmi belgelerin tarih sırası ile açıklaması aşağıdadır.

  1.İstanbul Cum. Sav. Fehmi Tosun,‘’Adil Altay Güney’in ifade tutanağı’’               19.10.2010

2.İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fehmi Tosun, ‘’Şüpheli çağrı kağıdı’’                     23.09.2010

3.İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fehmi Tosun, ‘’ Şüpheli davetiyesi’’                       23.09.2010

4.İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fehmi Tosun, ‘’ Senet aslı teslim yazısı’’               14.10.2010

5.İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fehmi Tosun, ‘’ Senet aslı teslim için tekit’’           14.10.2010

6.Şişli Cumhuriyet Savcısı Oğuzhan A.Uyar, ‘’ Senet aslı teslim yazısı’’               09.12.2010

7.Şişli Cumhuriyet Savcısı Oğuzhan A.Uyar, ‘’ Senet aslı teslim yazısı’’               09.12.2010

8.Şişli Cumhuriyet Savcısı Oğuzhan A.Uyar, ‘’ Senet aslı tekit ikrarı’’                    05.01.2011

9.Şişli Cumhuriyet Savcısı Oğuzhan A.Uyar, ‘’Em.Müd. senedin temini’’               06.01.2011

10.Şişli Cumhuriyet Savcısı Oğuzhan A.Uyar, ‘’ Senedin  alınması’’                       26.01.2011

11.Şişli Cumhuriyet Savcısı Oğuzhan A.Uyar, ‘’Semra Oktayoğlu’nun ifadesi.’’

12.Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na                          23.02.2011

13.Gen. Müd.ve Gen.Müd. yrd.’na ulaşılamadığınıntutanağı                                   23.02.2011

14.Senet aslı ile GKS’leri dolduran kişinin aynı kişi olduğu ihbarı                            09.03.2011

15.Şişli Cum. Savcısı Oğuzhan A.Uyar, ‘’GKS asıllarının teslimi ‘’                           16.03.2011

16.Şişli Cum. Savcısı Oğuzhan A.Uyar, ‘’ Kriminal Polis Lab.Md.’ne’’                     07.04.2011

17.İstanbul Cum. Savcısı Ercan Devrim, ‘’ GKS asılları teslimi hakkında.’’              11.12.2012

18.İstanbul 15.As.Tic. Mahkemesine,’’GKS asıllarının teslimi hakkında’’                 08.01.2013

19.İstanbul Cum. Sav. Ercan Devrim, ‘’GKS asıllarının teslimi için tekit’’                 08.01.2013

20.GKS ASILLARININ SAVCILIK MAKAMINA TESLİM EDİLMESİ.                       18.01.2013

21.İstanbul Cum. Savcısı Ercan Devrim, ‘’Krim. Polis Lab.Müdürlüğüne.                21.03.2013

22.VE TURKISHBANK A.Ş. TARAFINDAN NE ZAMAN CEVAPLANDIRILACAĞI BİLİNMEYEN VE BUGÜNE KADAR DA CEVAPLANDIRILMAYAN SAVCILIK MAKAMININ GKS SORGULAMASI                                                                                              01.02.2013

 

Yukarıda Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 19.10.2010 tarihinden 01.12.2013 tarihine kadar süren toplam 29 ay içinde Turkıshbank A.Ş.’ye gönderilmiş olan mektuplar incelendiği zaman, bankanın yapmış olduğu bütün hukuk ve etik dışı yaptırımları, önceden düşünerek ve planlayarak  (Ek.1, Haziran 2010 toplantı CD’si) uyguladığı açık olarak görülmektedir.

Bütün bunların yanında Turkıshbank A.Ş. avukatlarının, Genel Kredi Sözleşmelerinde, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından tespit edilmiş olan silinme, tahrifat ve yeniden yazmaların banka tarafından değil de, sözde benim tarafımdan yapıldığı ve bu nedenle de hakkımda Ceza Davası açılması taleplerine dair İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş oldukları 01.07.2013 tarihli  ve 2013/42455 sayılı dilekçelerinde, sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, Kriminal incelemelerinin yapılması için Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/48802 sayılı dosyasına vermiş oldukları dilekçe ve ekleri ile de ayrıca suç işlemiş oldukları ortaya çıkarılmıştır.

Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün yıllardan beri farkında olmadığımız bir şekilde, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, tahrif edilmiş belgelerle, aynı belgeyi, fotokopi ile çoğaltarak, değişik belge vermiş gibi aldattığı, dolandırdığı ve resmi evrakta sahtecilik yaptığı anlaşılmıştır.

Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmüş olan 2010/48802 sayılı Soruşturma dosyasında, Savcılık Makamının talimatı ile yapılmış olan ‘’KRİMİNAL’’ raporda, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından incelenmiş olan Sözleşme sayfaları aşağıdadır.

1.   2 Adet              28.04.2008 tarihli 2.000.000.YTL

2.   2 Adet              26.04.2007 tarihli     600.000.YTL

Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk, Mali bilirkişi raporu ile 3 adet olarak tespit etmiş olan Genel Kredi Sözleşmesi sayısının, 4 adet olarak kayıtlara geçirilebilmesi için; 28.04.2008 tarihli 2.000.000.00YTL ve 26.04.2007 tarihli 600.000.00YTL tutarlı 2 adet Genel Kredi Sözleşmesinin imza sayfa fotokopilerini, birer adet ilave fotokopi ile arttırılarak 4 adet ayrı Sözleşme gibi, kriminal inceleme  için Şişli Cumhuriyet Başsavcığı’na verilmiştir.

Ve böylece, 2 adet Sözleşmenin imza sayfası, her biri  2 suret yapılarak ve sanki 4 adet ayrı sözleşme sayfası gibi Savcılık makamına verilmiş ve İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’ne gönderilmesi sağlanarak, sanki 4 adet Genel Kredi Sözleşmesi incelenmiş gibi ‘’Tutanaklara’’ geçirilmesi sağlanmıştır.

Bu konu ile ilgili olarak da, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından C.M.2013/20727 numara ile Soruşturma yürütülmektedir.

SONUÇ:

Yukarıda genel olarak ve özellikle de özet olarak ifade etmeye çalışmış olduğum gibi, sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün Sayın Mahkemenizde yargılanmalarına neden olan ÖLÜM TEHDİDİ VE HAKARET suçu, müvekkili oldukları Turkıshbank A.Ş. ile 6. Yılına girmiş olduğum ve artık KAMUYA  mal olmuş olan HAK ve HUKUK mücadelemin, bankaya ve kendilerine vermiş olduğu rahatsızlığın neticesidir ki, sanık avukatların bu konudaki beyanları açıktır.

’Müvekkil banka için artık bu durum çekilmez hale gelmiştir. Şüphelinin bu eylemleri müvekkil bankanın yöneticilerini de rahatsızlık vermekte olup, müvekkil banka yöneticileri de mağdur duruma düşmüştür…’’

 Sanık avukatların 24.09.2013 tarihinde, YARGITAY 12.Hukuk Dairesinin 2013/29918 Karar Numarası ile iptal etmiş olduğu, şirketimize ait gayrimenkullerimizin satışları sırasında yapmış oldukları  TEHDİT ve HAKARET sonrasında, devam eden Hukuk süreci ile, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Börteçene, görevden alınan Genel Müdür ve yönetim kurulu üyesi Abdullah Akbulak, görevden alınan Genel Müdür Yardımcısı Taner Biçer ve suç tarihindeki Merkez Şube müdürü Semra Oktayoğlu Hakkında yürütülmekte olan  2012/56863 numaralı  Soruşturma kapsamında,

1.Şikayetimize esas olan SUÇ SENEDİNİN, Banka yetkililerinin beyanlarının aksine,  GKS’leri düzenlemiş olan banka yetkilisi tarafından düzenlenmiş olduğu,

2.SUÇ SENEDİNİN düzenleme tarihinin günler hanesi bölümünde kazıntı, silinti ve tahrifat olduğu,

3. 21.09.2007 tarihli Sözleşme’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki Merkez Şube Müdürü olarak Ali Baba Şanlı adına atılmış olan imzanın, Ali Baba Şanlı’ nın 04.02.2013 tarihinde vermiş olduğu beyan dilekçesinde de açık olarak belirtmiş olduğu gibi kendisine ait olmadığı ve  takliden  atılmış olduğu,

4.26.04.2007 tarihli GKS, 19.07.2007 tarihli GKS,  21.09.2007 tarihli GKS ve aynı GKS’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfalarındaki, eşim SEVİL GÜNEY adına atılmış olan imzaların, kendisine ait olmayıptakliden atılmış oldukları,

5.İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile tespit edilmiş olan, SUÇ SENEDİ ve Genel Kredi Sözleşmelerindeki fiziksel silinti ve kazıntıların KİMYASAL YOLLA yapılmış olabileceği, ancak bu tespitlerin yapılabilmesi için uygun fiziki ortamın temin edilemediği,

6.Ayrıca, yetersiz yazı örnekleri olmasına rağmen, mevcut yazılarında kısmi benzerlikler bulunması nedeni ile, SUÇ SENEDİ ve GKS’leri doldurmuş olan yetkilinin, İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olan Merkez Şube Müdürü Semra Oktayoğlu’nun olabileceği,

Kesin olarak tespit edilmiştir.

‘’Müvekkil banka için artık bu durum çekilmez hale gelmiştir. Şüphelinin bu eylemleri müvekkil bankanın yöneticilerini de rahatsızlık vermekte olup, müvekkil banka yöneticileri de mağdur duruma düşmüştür…’’

Sanık avukatların beyanlarını doğrulayan diğer bir karar da İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş ve 30.12.2013 tarihinde, bankanın Merkez Şube Müdürü Semra Oktayoğlu 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 156. Madde’sine istinaden HAPİS CEZASI ile cezalandırılmıştır.

Ve yine Turkıshbank A.Ş. ile ilgili dava ve soruşturmalar, Yeni Akit ve Yeni Şafak gazetelerindeki manşet haberlerinden sonra 31.01.2014 tarihinde Sayın Abdurrahman Dilipak’ın köşe yazısına da konu olmuştur. (Ek.7)

Yukarıda delil ve bağlantıları ile açıklamaya çalıştığımız nedenlerle, Sayın Mahkemenizde görülmekte olan CEZA DAVASI, özellikle bir bankanın avukatlarının sanık olduğu, sebep ve sonuçları sıra ile takip edilerek izlenebilen ve bağlantıları çok geniş bir davadır. Bu bağlantılarla ilgili yeni beyan ve delillerimiz ileride, ayrıca Sayın Mahkemenize bildirilecektir.

Hak ve Hukuk dışı işlemlerle gasp edilmiş olan Aile varlığımızın yarısının sahibi, icra işlemlerinin diğer muhatabı,  4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde imzası olmamasına rağmen imzaları sahte olarak atılmış olan ve bir eş ve anne olarak  inanılmaz üzüntüleri göğüslemeye çalışan eşim Sevil Güney’dir ve yaşadıklarının Sayın Mahkemece dinlenilmesi gerekir.

Bu neden ve nedenlerle,

1.17.12.2013 tarihli duruşmada talep etmiş olmamıza rağmen, şahit olarak dinlenilmemesine karar verilen eşim Sevil Güney’in, karardan dönülerek dinlenilmesine karar verilmesine,

             2. Talep ve delillerimizin doğrultusunda, Soruşturmanın genişletilmesine,

             3. Bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gereken hususlarla ilgili çalışmaların yapılabilmesi ve üzerinde inceleme yapılabilmesi  için, kamera görüntülerinden bir kopyasının tarafımıza teslim edilmesine,

             4. Kamera kayıtları üzerinde yapmış olduğumuz ve Sayın Mahkeme dosyasına sunmuş olduğumuz tespitler doğrultusunda, kamera kayıtları ile ilgili Bilirkişi Raporu alınabilmesi için, kayıtların Bilirkişi’ye gönderilmesine,

             5Soruşturmanın esas konularından olan, sanık avukat Yalım Şentürk’ün ölüm tehdidi sırasında söylemiş olduğu ‘’Sen benim bankadan evvel müvekkilimin kim olduğunu biliyor musun?’’ söylemindeki önceki müvekkilinin kim olduğunun tespit edilmesine,

             6. Sanık avukat Günay Yılmaz’ın, gayrimenkul satışları sırasında gerek Turkıshbank A.Ş. ve gerekse Turkısh Faktoring A.Ş  adına, nakit alarak ve kendi banka hesabına yatırılarak tahsil etmiş olduğu  paralarla ilgili kendi banka hesabının ekstresini , makbuzunu ve bu ödemelerle ilgili olarak  Turkıshbank A.Ş. ve Turkısh Faktoring A.Ş.’ye yatırmış olduğu paraların resmi dekont ve belgelerin istenmesini,

            7. Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün müvekkilleri olan Turkısh Faktoring A.Ş.’nin,  Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti’nin borcu ve yapılmış ödemelerle  ilgili tasdikli ekstrenin istenmesini,

8.  Sanıkların banka avukatı olması ve banka adına işlenmiş olan TEHDİT ve HAKARET suçlarının özelliği nedeni ile, İstanbul Barosu’ndan müdahil olması ve ayrıca Avukat görevlendirilmesi de talep edileceğinden (Ek.8), ayrıca taleplerim ile ilgili olarak bir sonraki duruşmaya kadar süre verilmesini,

9.  Sanık avukat Günay Yılmaz’ın 17.12.2013 tarihli duruşmada, ifadesinin hemen başında, Sayın Mahkeme’ye hitaben ve telaşla, kendi suçunun ölümle TEHDİT değil HAKARET olduğunu ifade ederek söze başlaması ve kendisini hemen soruşturmanın başında diğer sanık avukat Yalım Şentürk ‘den ayırmaya çalışması, işlenmiş olan suçların açık bir ikrarı olup;  sanığın suçunun,  ayrıca idari olarak altında çalışan sanık avukat Yalım Şentürk’ü  ölüm tehdidine azmettirmekle de değerlendirilmesini,

Ve,  önümüzdeki duruşmalarda  ayrıca  Avukatlarımın taleplerinin de kabul edilmesi ve Soruşturmanın genişletilmesi ile ilgili talep haklarımın saklı kalması ile, sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, en ağır bir şekilde cezalandırılmasını Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederim 

SAYGILARIMLA.

ADİL ALTAY GÜNEY

YÜKSEK MÜHENDİS MİMAR

GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞ.LTD.ŞTİ.

Ekler.

 1. 2.20 Haziran 2010,Toplantı CD’si.

2.20.Haziran 2010 Toplantı CD’si özet konuşmalar.

3.İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi cevap dilekçesi.

4.43.Asliye Ticaret Mahkemesi BERAAT kararı.

5.11.İcra Hukuk Mahkemesi GEREKÇELİ KARAR.

6.İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesi kararı.

7.Sayın Abdurrahman Dilipak’ın köşe yazısı.

8. İstanbul Barosu dilekçesi,

GOOGLE, ‘’WORDPRESS GÜNEY KONUT’’ ADİL ALTAY GÜNEY’İN HAK VE HUKUK MÜCADELESİ

www.güneykonut.com.tr

www.kemerormanevleri.com

altaygüney@güneykonut.com.tr

cep telefonu: 0532 212 70 62 – 0533 668 23 73

ZUHURATBABA MUHTAR SOKAK NUMARA 4-1 / 16,                                                                                 BAKIRKÖY – İSTANBUL

AVUKAT ATİLLA ÇETİNER TARAFINDAN, SEMRA OKTAYOĞLU’NUN YARGILANMAKTA OLDUĞU İSTANBUL 8.AĞIR CEZA MAHKEMESİNE, 05.11.2013 TARİHİNDE VERİLMİŞ OLAN BEYAN DİLEKÇESİ.

İSTANBUL 8. AĞIR CEZA MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA

DOSYA NO: 2012/30 E

KATILAN                : Adil Altay GÜNEY

VEKİLİ                     : Av. Atilla ÇETİNER – Av. Özgür Çağlar AKSU

ŞÜPHELİ                  : Semra OKTAYOĞLU

KONU                        : Bilirkişi raporuna karşı ve esasla ilgili beyanlarımızın sunulmasıdır

AÇIKLAMALAR    :

Sayın Mahkemeye sunulan ve 15.07.2013 tarihinde duruşmadaki beyanlarımızla itiraz ettiğimiz bilirkişi raporu BDDK Denetim III Dairesi tarafından Bankalar Yeminli Başmurakıbı Ali ÇAM ve Bankalar Yeminli Murakıbı Atahan PERKTAŞ tarafından düzenlenen R-5, R-1 sayılı ve 11.01.2012 tarihli rapordan (bundan böyle “İnceleme Raporu” olarak anılacaktır) daha ileri bir inceleme içermemektedir ve teknik olarak bir bilirkişi raporu niteliğini haiz değildir.

Yukarıda anılan İnceleme Raporu kapsamlı olup banka kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak hazırlanmıştır. Bilirkişiler tarafından hazırlanan rapor ise sadece dosya üzerinde inceleme yapılarak düzenlenmiştir.

Raporun yazılış ve kaleme alınış tarzından sadece bilirkişi Recep ARSLAN tarafından hazırlandığı, diğer iki bilirkişinin sadece raporu imzaladığı, herhangi bir katkısı olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.

Raporda bir ceza hukukçusunun kaleminden çıkma herhangi bir cümle bulunmadığı gibi emekli başmurakıba ait herhangi bir ifade de yer almamaktadır.

Raporun sonuç bölümünden başlayarak geriye doğru, raporun baştan aşağı bankanın lehine sabit bir fikirle düzenlendiğini aşağıda açıklayacağız.

1- Sonuç bölümünde yer alan “suçun ancak kasten işlenebileceği ve olayda sanığın fiilini haksızlık teşkil ettiği bilinciyle gerçekleştirmediğinin ortaya çıktığı, işlerin yoğunluğu nedeniyle bononun banka kayıtlarına geçmediğinin ortaya çıktığı” ifadesi baştan aşağıya sorunludur.

a) Şöyle ki; “haksızlık teşkil ettiği bilinci” olmaması TCK md. 30/(4)’te yer alan “İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.” hükmüne atıf yapmaktadır.

“Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair 5377 Sayılı Kanun’un 1. ve 4. maddeleriyle yapılan değişiklikte ise konunun kusurla olan bağlantılı olduğu gerekçesiyle, hüküm TCK m. 30/4 altında düzenlenmiş ve eskisinden farklı olarak “İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılmaz” denilmiş ve failde haksızlık bilinci bulunmadığından, kaçınılmaz hata, kusurluluğu ortadan kaldıran bir hal sayılmıştır.” (Türk Ceza Kanununda Haksızlık Yanılgısı (M. 30/4) Yrd. Doç. Dr. Sesim Soyer GÜLEÇ, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 10, Sayı 1, 2008, s. 69)

Kısacası bilirkişiler, sanığın hataya düşerek suçu işlediğini ileri sürmektedir. Yani fail hukuki bir yanılgıya düşerek fiili işlemiştir. Ne dosya içeriğinde ne de sanık ifadelerinde böyle bir iddia yokken bunun ileri sürülmesi bilirkişi Recep ARSLAN’ın sürekli karşılaşılan “bankaları koruma” azminin uç örneğidir.

Bilirkişilerin bu iddiası, suçun unutkanlık sonucu işlendiği iddiasını ortadan kaldırmaktadır. Şöyle ki; sanığın suç konusu fiili yapma konusundaki iradesinde bir eksiklik bulunmadığı, sadece bunun suç olduğunu bilmede bir bilinç yanılsamasına düştüğü için yaptığı bu hata iddiası ile unutkanlık iddiası birbiriyle çelişmektedir.

b) Sanığın “işlerinin yoğunluğu” ve bu nedenle kayıtlara alınmasının unutulması sanığın gerek banka murakıplarına gerek ise mahkemede verdiği ifadedeki bir savunmasıdır.

Sanığın işlerinin yoğunluğu sübjektif bir durumdur. Hemen hemen herkesin kendi kasıt ve ihmaline bulabileceği bir bahanedir. Bu nedenle bir delil ve savunma değeri yoktur. Ayrıca işlerin yoğunluğunun unutkanlığa veya ihmale sebep olması hali sadece oldukça dağınık insanlar için söz konusu olabilir.

Sanığın bankanın Merkez Şube müdürü olduğu dikkate alındığında, mesleğinde başarılı ve tecrübeli biri olduğunun kabulü, bu seviyedeki birisinin işlerin yoğunluğu nedeniyle dahi bu unutkanlığa düşmeyeceği kabul edilmek zorundadır; kaldı ki, evrakın alındığı anda dahi senet bordrosunun düzenlenmesi zorunlu bir bankacılık işlemi olup, bunun bizzat banka müdürünce değil onun görevlendirdiği kişilerce yapılması gerekliliği sanığın savunması ile çelişmektedir.

Bankalar yeminli murakıplarınca hazırlanan İnceleme Raporunun 23 ve 24 üncü sayfalarında bu husus incelenmiştir:

“04.12.2008 tarihinde Şube’de Pazarlama Uzmanı olarak hâlihazırda Banka’da çalışmayan Özgürcan ALEMDAĞ’ın, Operasyon Yönetmeni olarak hâlihazırda Banka’da çalışmayan Nalan ÖZTÜRK’ün ve Operasyon Uzmanı olarak hâlihazırda Banka’da çalışan Aynur ERGÜN’ün görev yaptığı anlaşılmıştır (EK:47). Senedin Şube Müdürü tarafından Müşteki’den alındığı beyanı çerçevesinde Özgürcan ALEMDAĞ’ın konuya ilişkin görüşlerinin alınmasına gerek görülmemiştir. Bununla birlikte Banka içi düzenlemeye göre senedin ilk muhasebe kaydının oluşturulmasından sorumlu olan Aynur ERGÜN’e konuya ilişkin görüşleri sorulmuş olup, söz konusu personelin görüşleri aşağıda verilmiştir (EK:36).

“19.10.1998 tarihinden bu yana Turkish Bank A.Ş. personeli olarak ve 2008 yılı sonu itibarıyla da Merkez Şube ‘de operasyon servisinde uzman olarak çalışmaktaydım.

Operasyonel olarak, şubenin tüm çek senet işlemleri girişi, kredi kartı takip ve tahsilatları, haciz ve icra yazıları takibi, vergi icmal takipleri, gerekli zamanlarda kasa işlemleri onayı, kiralık kasa işlemleri takibini ve vadeli hesapları takip işlemlerini yürütmekleydim.

O tarihlerde şubemizde tahsile alındığı belirtilen Güney Konut Organize Yapılar ve İnş.Ltd.Şti. ’ne ait senetle ilgili herhangi bir şey hatırlamıyorum.

Uygulamada, müşterilerden alınan çek ve senetler Şube müdürü Semra Hanım veya pazarlamacı Özgürcan Bey tarafından bana iletilmekteydi. Bildirilen bu çek ve senetleri de daima aynı gün içerisinde hatasız olarak ve büyük bir titizlik içerisinde kayıt altına almaktaydım.

Gerek senet ve gerekse çek girişleri hiçbir sorun yaşanmadan tarafımca yapılmıştır. Alınan çek ve senetlerin prosedür gereği kayıtdışı kaldığını görmedim.

Güney Konut Organize Yapılar ve İnş. Ltd. Şti. tarafından düzenlenmiş senedin bana verilerek sistemsel kayıdın oluşturulması talebini hatırlamıyorum. Muhtemelen ilgili senet tarafıma gelmemiştir.

Aynur ERGÜN mezkûr senedi hatırlamadığını ve muhtemelen söz konusu senedin kayıt için kendisine gelmediğini beyan etmiştir. Söz konusu beyan, Merkez Şube Müdürü’nün açıklamaları ile birlikte düşünüldüğünde senedin kayıt için Aynur ERGÜN’e gelmediği şeklinde kanaate varılmıştır. Söz konusu açıklamalardan ve olayın mahiyetinden senedin kayıtdışı kalmasına neden olan personelin Merkez Şube Müdürü Semra OKTAYOĞLU olduğu kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır.”

Buradan da görüleceği üzere sanık Semra OKTAYOĞLU her zaman yaptığı senedin kayda verilmesi işlemini yapmadığı, şubede işlerin yoğun olmsının diğer senetlerin kayda verilmesi konusunda engel oluşturmadığı, müvekkilime ait senedin kayda verilmemesinin özel bir durum olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Bilirkişilerce suçun kasten işlenmediğine kanıt olarak raporun sonuç bölümünde ileri sürülen iddiayı kanıtlamaktan yoksun olup sadece bilirkişilerin, daha doğrusu tek bir bilirkişinin sübjektif davrandığını göstermektedir.

2- Yine bilirkişi raporunda yer alan “senedin muhasebe kaydına alınmamasının kendisine bir menfaat sağlamadığı” “şahsi menfaatinin olmadığı,” “senedin kayda alınmamasını gerektirecek hiçbir hukuki menfaat yoktur,” şeklindeki tespitler ancak gerçeküstü bir dünyaya ait olabilir.

a) Sağır sultan dahi bilmektedir ki, bankalar kredi sözleşmelerinin imzalatıldığı esnada müşterilerinden boş bono almakta, bu bono imzalanmadıkça kredi işlemini onaylamamaktadır. Nitekim banka yeminli murakıpları hazırladıkları İnceleme Raporunun 59 ve 60 ıncı sayfalarında bu husus aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.

“Öte yandan Banka’ya beyaza imza alma şeklinde düzenleme tarihi, vadesi ve tutarı olmayan senet unsurlarından sadece müşterinin imzasını içeren senetlerin teminata alma uygulamasının bulunup bulunmadığı sorulmuş, Banka tarafından verilen cevapta;

“Geçmişte yüksek montanlı kredi borcu bulunan bazı riskli müşterilerde beyaza imza alındığı olmuştur. Ancak Kredi Tahsis Müdürlüğümüzce yayınlanan 06.07.2011 tarih ve 2011-5 sayılı Genelge ile Bankamızda kambiyo senetlerinin teminata alımı konusundaki uygulama tekdüze hale getirilmiştir. (Ek:4). “Kredili müşterilerden alman firma veya ortakların keşideci/borçlu veya müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu kambiyo senetleri ” konulu söz konusu Genelgede özet olarak, kambiyo senetlerinin kontrolü, sistem girişlerinin yapılması, muhafazası, sayım ve mutabakatı ile izlenmesi hususlarına değinilmiştir. Ayrıca söz konusu Genelgede, kredi kullandırım şartları arasında kambiyo senedi alınması öngörülmüş ise bu kambiyo senedinin kredi kullandırılmadan önce şekil ve içerik yönüyle tam olarak tesis edilmesi, senet üzerinde vade ve azami kredi anapara tutarının bulunması zorunluluğu vurgulanmıştır. Genelgenin yayımlandığı 06.07.2011 tarihinden buyana Bankamız uygulamalarının Genelgede belirtilen esaslara uygun olması sağlanmıştır.”

şeklinde cevap verilmiştir. Boş senede açığa imza şeklinde alınan teminat senetlerinin belirli ve kaydedilebilir bir işlem olmaması sebebiyle bankacılık teamüllerine uygun olmadığı düşünülmektedir. Söz konusu uygulamanın 06.07.2011 tarihine kadar Banka’da uygulandığı ancak çıkarılan genelge ile bu uygulamaya son verildiği anlaşılmıştır (EK:49).”

Kısaca söylemek gerekirse, sanığın Merkez Şubesi müdürlüğünü yaptığı Turkishbank’ta 06.07.2011 tarihine kadar, müşteriden “boş senet alınması”nın kredi kullandırma şartı olarak uygulanmaktadır. Yargılamaya konu kayıt dışı bırakılan boş senet, kredi sözleşmesi imzalatıldığı tarihte alınan boş senet olup daha sonra banka tarafından doldurularak işleme konulmuştur.

Sanık Semra OKTAYOĞLU tarafından gerek banka murakıplarına gerek ise Sayın Mahkemeye anlatılan senet öyküsünün doğru olmadığı, sanığın kasten yalan söylediği İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 2012/56863 Hz nolu dosyasında mevcut bilirkişi raporlarında ispatlanmıştır.

Sanık verdiği ifadelerde senedin müvekkilimiz tarafından imzalandıktan sonra eşi tarafından imzalanmak üzere alınarak götürüldüğü ve daha sonra doldurularak getirildiği, kendisi veya banka personelince doldurulmadığı iddia edilmiştir.

Oysa bilirkişi raporlarında tespit edildiği üzere, senet üzerindeki yazılar ile kredi sözleşmelerindeki yazılar aynı elin mahsulüdür. Bu nedenle, sanığın mahkemeyi yanıltmak kastıyla yalan söylediği açıkça ortadadır. Yalan bir eylemin örtülmesi için kasten gerçeğin saptırılması olduğu için sanığın yalan söylemekten çekinmeyen bir yapıya sahip olduğu sabittir. Bu nedenle, sanığın unutkanlık sonucu senedin kayıtlara alınmadığı şeklindeki beyanının cezai yaptırımdan kurtulmak için söylenen bir yalan olduğunun kabulü de zorunludur.

3- Bilirkişi raporunda yer alan “kişisel menfaat yokluğu” şeklindeki iddia ise baştan aşağı tutarsızdır, totoloji niteliğindedir.

Sanığın senedin işleme alınmamasında şahsi menfaatinin doğrudan doğruya olmaması olağandır, çünkü sanık senedin tarafı veya ilgilisi değildir. Zaten tarafımızdan böyle bir iddia da ileri sürülmüş değildir.

Ancak sanık, eğer bu eylemi ile bankaya bir maddi çıkar sağladıysa bu gerek maddi gerek prestij olarak kendisine çıkar sağlamıştır. Banka müdürlerinin yıllık prim aldığı bilinen bir husustur.

Bankanın bu eylem nedeniyle bir kazanç sağlayıp sağlamadığı aşağıda irdelenmiştir.

Müvekkilim bankaya olan herhangi bir taksit borcunu ödemede temerrüde düşmüş değildir. Müvekkilimin BCH (Borçlu Cari Hesabı=kredinin kullandırıldığı hesap)ödenmemiş taksit veya faiz bulunmamaktadır. Buna karşılık müvekkilim ile banka arasında bu konuda bir sözleşme olmamasına rağmen, banka tarafından müvekkilime TKHM (Ticari Kredili mevduat Hesabı) açıldığı ve BCH hesabında tahakkuk eden faizlerin buradan karşılandığı (dolayısıyla bankanın faizden faiz kazandığı, müvekkilimin ödemelerinin bu hesaba alındığı müşahade edilmiştir.

BDDK murakıplarının İnceleme Raporunun 62. sayfasında bu hususun THP’ye (tekdüzen hesap planı) aykırı olduğu tespit edilmiştir:

“Banka uygulamasında BCH kredilerine 3 aylık dönem sonlarında faiz tahakkuk ettirildiği, BCH kredilerinin tahakkuk eden faiz ve ferilerinin TKMH hesabında muhasebeleştirildiği, BCH kredilerinin anapara tutarının ise BCH hesabında izlendiği tespit edilmiştir. Bu çerçevede Müşteki tarafından BCH kredilerinin faizleri dönem sonlarında ödenmediğinde söz konusu faiz tutarının Müşteki’nin TKMH hesaplarından karşılandığı görülmüştür. THP’ye göre tahakkuk eden kredi faizlerinin 220-221 Faiz Tahakkukları TP-YP hesaplarında muhasebeleştirilmesi gerekirken, TKMH hesabına kaydedilmesinin THP’ye dolayısıyla Kanun’un 37’inci maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir. Ancak söz konusu aykırılık Banka sisteminin kurulumu ve çalışma şekli ile ilgilidir. Bu bağlamda 220-221 Faiz Tahakkukları TP- YP hesaplarının 14.11.2011 tarihi öncesinde Banka muhasebe sisteminde kullanılmadığı tespit edilmiştir.

Müvekkilimin kredisinin feshine dayanak yapılan ödenmemiş kredi faizi işte bu müvekkilimden habersiz açılan TKHM hesabıdır. Müvekkilimin böyle ayrı hesap olduğu ve bu hesapta faiz borcu olduğu bilgisi dahilinde değildir ve müvekkilime bu hususta herhangi bir tebligat yapılmamıştır.

İşte bu üsulsüz hesap takibi nedeniyle müvekkilimin hesabını kat etmenin kendisine yeterli hukuki güvenceyi vermeyeceğinin farkında olan banka, hesabın kat edilmesinin hukuki dayanağı olarak müvekkilimin daha önce GKS (Genel Kredi Sözleşmesi) imzalanması sırasında verdiği boş emre muharrer senedi doldurarak 04.12.2008 düzenleme, 25.12.2008 vade tarihli 3.700.000 TL meblağlı senet haline getirmiştir.

Müvekkilimin bu senedi doldurmadığını, bu senetteki yazıların bankaya ait olduğunu yukarıda izah etmiştik. Bankada ekspertiz değeri ile 10.100.000 TL ipotekli gayrimenkulü bulunan müvekkilimin tüm malvarlığı ipotek altındayken böyle bir senedi ödemesi mümkün olmadığı halde düzenlemesinin imkansız olduğu, bunun aksinin ticari intihar olacağı gayet açıktır.

Kaldı ki, 04.12.2008 tarihinde 3.700.000 TL meblağlı senet veren birisinin 10 gün sonra bankaya 2.000.000 TL değerinde yeni bir ipotek vermesinin mantıkla bağdaşır bir yanı bulunmamaktadır.

Yukarıda açıklandığı üzere, anılan senedin kayda alınmaması boş olması nedeniyle özellikle yapılmış bir eylemdir. Bundaki amaç müvekkilimin temerrütte olmadığı bir kredinin kat edilerek müvekkilimin değerli gayrimenkullerine yok pahasına sahip olunmak istenmesidir.

Müvekkilimin davalı banka lehine ipotek verdiği ve bankanın ekspertiz uzmanlarınca yapılan değer tespiti toplamı 10.100.000 TL olan 12 adet gayrimenkul dururken, davalı bankanın gerçeğe aykırı olarak doldurulan kambiyo senedi yoluyla ihtiyati hacze başvurması ve icra takibine başlaması, müvekkilimin evine ipotek dışı hacze gitmesi, borcun çok çok üstünde değere sahip ipotekli gayrimenkuller dururken bu evi icra yoluyla satmaya kalkışması alacak tahsil etme niyeti ile izah edilemez.

Davalı banka, 2008 krizinin sonuçlarından korkarak elindeki bir fırsatı değerlendirip hak etmediği kazançlar elde etmeyi planlamıştır. Müvekkilime %50 faiz ile kredi verdiğini iddia eden banka; müvekkilimin kredisinin kat edilmesi halinde bu faizi %75 olarak talep edebileceğini ve müvekkilimin ipotekli malvarlığının bunu karşılamaya yeterli olduğunu ve ayrıca icrada 2 satışlarda ucuza alınacak gayrimenkullerin daha sonra piyasa değerinde satarak ayrı bir kar elde edeceğini, bu şekildeki haksız kazancın tahminen 6-7.000.000 TL civarında olacağını hesaplamıştır. Davalı bankanın 3 yıl geçtikten sonra ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmesi bunun en bariz kanıtıdır. Keza anapara borcunun önemli bir kısmı ödendiği halde tamamı üzerinden işlem yapılması açık bir kötü niyettir.

Bu durum BDDK yeminli murakıplarınca düzenlenen raporun 55. Sayfasında incelenmiştir:

“Diğer taraftan Banka’nın elinde alacağının 3 katının üzerinde ipoteğin olduğu ve Banka’nın icra takibinden kazanç elde edeceği iddiasına ilişkin görüşlerimiz aşağıda verilmiştir. İcradan satışı yapılabilecek taşınmazların (tapudan satılanlar hariç) ipotek değerinin 8.700 bin TL olmasına rağmen söz konusu taşınmazların icra takdir değerinin toplamı 4.257 bin TL tutarında olduğu görülmüştür. Söz konusu taşınmazlar arasında yer alıp 4.200 bin TL ipotek bedeline sahip taşınmazların 1.631 bin TL tutarında satıldığı tespit edilmiştir.”

Kısacası, ekspertiz değeri 8.700.000 Tl olmasına rağmen icra satışında bu gayrimenkuller 1.632.000 TL değer ile satın alınarak bankanın 7.000.000 TL civarında haksız kazanç elde etmesi sağlanmıştır.

SONUÇ VE İSTEM            : Yuıkarıda arz ve izah olunan nedenlerden dolayı, sanığa isnat olunan 5411 sayılı yasanın 156.maddesinde tanımlanan suçu kasten ve bilinçli olarak işlediğinin sübuta erdiği, maddi ve manevi unsurlarıyla oluştuğu anlaşıldığından CEZALANDIRILMASINA KARAR VERİLMESİNİ arz ve talep ederim. 05.11.2013

Saygılarımla

Katılan vekili

AVUKAT ATİLLA  ÇETİNER

EMEKLİ BAŞSAVCI AVUKAT REŞAT PETEK’İN, SEMRA OKTAYOĞLU’NUN YARGILANMAKTA OLDUĞU İSTANBUL 8.AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA VERMİŞ OLDUĞU 01.11.2013 TARİHLİ ESASLA İLGİLİ BEYAN DİLEKÇESİ.

İSTANBUL  8. AĞIR  CEZA MAHKEMESİ

BAŞKANLIĞINA

DOSYA NO                                         :   2012/30 E

KONU                                                  :   Bilirkişi raporuna karşı ve esasla ilgili beyanlarımızın    sunulmasıdır.

BEYANDA BULUNAN

KATILAN                                           :  Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti.

Zuhuratbaba Muhtar sokak no.4-1/16,  Bakırköy – İST.

KATILAN VEKİLİ                            :   Av. Reşat PETEK ( adres antettedir)

SANIK                                                 :  Semra OKTAYOĞLU

 A Ç I K L A M A L A R

 1.       Bilirkişi Heyeti tarafından hazırlanan 30.05.2013 tarihli BİLİRKİŞİ HEYETİ RAPORUNUN “suçun unsurlarını oluşturmadığı” yönündeki değerlendirmesini kabul etmiyoruz. Ancak, dava konusu senedin banka resmi defter ve kayıtlarına alınmadığına ilişkin tespiti iddialarımızı doğrulamakta olup bu tespite katılıyoruz.

2.       Heyet üyelerinden RECEP ARSLAN’ın bilirkişilik yapmaya ehil olmadığı, bu nedenle İstanbul İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının 18.12.2007 tarihli kararı ile bilirkişilik talebi reddedildiği halde bilirkişi heyeti içinde yer alması usul ve kanuna aykırıdır. Hukuken bilirkişilik yapmaya engel halleri olan bu nedenle Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre bilirkişilik talebi reddolunan RECEP ARSLAN ile aynı heyettte yer alan diğer bilirkişiler de, birlikte görüş beyan etmeleri nedeniyle verilen rapor şaibeli hale gelmiştir. Bu raporun  “suçun unsurlarını oluşturmadığı” yönündeki değerlendirmesine itibar edilemez.

3.        Esasen 5411 sayılı Kanunun 156.Maddesinde tanımlanan “işlemlerin kayıt dışı bırakılması ve gerçeğe aykırı muhasebeleştirme” suçunun oluşup oluşmadığı hakimin hukuk bilgisiyle takdir edebileceği bir konudur. Olayın uzman bilirkişilerden rapor alınmasını gerektirecek yönü ise dava konusu senedin bankanın resmi kayıtlarına alınıp alınmadığının tespitidir. Bilirkişi heyeti raporu “işlemlerin kayıt dışı bırakılması ve gerçeğe aykırı muhasebeleştirme” yapıldığının tespiti yönünden yeterlidir. Katılan vekili olarak yeniden bilirkişi incelemesi talebimiz yoktur.

  4.        Bankacılık işlemlerinin ‘’GÜVEN’’ esasına dayalı olarak yürütüldüğünde kuşku yoktur. Banka ile ticari işlem yapan kişinin imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesi (GKS) ve birlikte verdiği teminat senedi üzerinde sonradan tahrifat yapılacağı, miktar ve vade tarihlerinde sonradan oynamalar yapılacağı, senedin “kayıt dışı” bırakılarak işleme konulacağı, müşterinin aklına bile gelmez. Zira bankalar diğer ticari işletmelerden farklı olarak özel kanuna göre kurulan ve işlemlerini de özel kanun hükümlerine göre yapan ve BDDK gibi devlet organlarınca denetlenen kurumlardır. Müvekkil de aynı güven duygusu ile kredi işlemlerini yapmış ve teminat senedini imzalamıştır. Teminat senedinin miktar hanesini kullandırılan kredi miktarından çok fazla olarak doldurularak hem de “kayıt dışı” tutularak icra takibine konulacağını düşünmemiştir.

 5.       Sanığa isnat olunan suçun kasten işlenebileceği doğrudur. Bilirkişi Raporunda sanığa isnat olunan suçun kasten işlenebileceğine dair tespit doğrudur. Söz konusu suç taksirle işlenebilecek bir suç değildir. Müvekkilin iddiası da sanığın bu eyleminin bilinçli olarak gerçekleştirdiğidir. Müvekkilin bu iddialarını doğrulayan başkaca deliller de vardır.

a.       Dava konusu senet ve 26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007, 28.04.2008 tarihli 4 adet Genel Kredi Sözleşmesi ASILLARI, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/56863 Sayılı soruşturma dosyasında SAHTECİLİK YÖNÜNDEN incelenmek üzere istenmiş, banka tarafından gönderilmemiş, tekit yazıları ve en son olarak sorumlular hakkında soruşturma açılacağı ikazı üzerine 2.5 yıl sonra gönderilerek yapılan soruşturma engellenmek istenmiştir. Sanığın ve onunla işbirliği yapan diğer yetkililerin bu tutumları senedin kayıtdışı bırakılma işleminin de bilinçli olarak yapıldığını kanıtlamaktadır.

b.            Sözleşme asıllarının, sözünü ettiğimiz şekilde gecikmeli olarak temininden sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca re’sen  İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nde yaptırlan inceleme sonucu alınan 21.03.2013 tarihli “UZMANLIK RAPORU’’ ve talebimiz üzerine Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın hazırlamış olduğu 24.07.2013 tarihli “MÜTALAA BEYANI’’ ile senet ve GKS’lerde tahrifat yapıldığı tespit edilmiştir.

c.         Davaya konu 3.700.000 TL. bedelli senet, ilk GKS’nin imzalandığı 26.04.2007 tarihinde TEMİNAT SENEDİ olarak alıyoruz denilerek Müvekkilden açığa imzalı olarak alınmış, GKS. Madde: 16.8 gereği “müşterinin muaccel hale gelen borcunun” tamamından fazla olamayacağı  sözleşme ile kabul edilmiş iken, yüksek bedelle doldurularak işleme konulmuş, 5411 s. Kanunun 76 maddesi gereği onaylı bir sureti müşteriye/Müvekkile verilmediği için senet üzerinde kolaylıkla tahrifat yapılabilmiştir. İnceleme konusu senet 26.04.2007 tarihinde düzenlenmesine, düzenleme tarihinin 04.12.2008 olarak siyah mürekkepli kalemle yazılmış olmasına rağmen, günler hanesi, onlar basamağının altında mavi mürekkepli kalemle oluşturulmuş ‘’1’’ rakamına benzer bir hattın mevcudiyeti, sadece fiziksel değil kimyasal silinti yapılıp yapılmadığının da araştırılmasının gerektiği tespiti de yapılmıştır.

d.          Davaya konu, banka defter ve kayıtlarına işlenmeyen 3.700.000 TL. bedelli senedin, “ Bedeli ….nakden… Ahzolunmuştur.” şeklinde doldurulmuş olması da, gerçeğe aykırı sahte bir düzenlemedir. Zira senette yazılı 3.700.000 TL bedel Müvekkil tarafından nakden alınmamıştır. Burada da inkar edilemez bir sahtecilik yapıldığında kuşku yoktur.

e.          Dilekçemiz ekinde sunduğumuz UZMANLIK RAPORU ve MÜTALAA BEYANI İÇERİĞİNDE DETAYLI OLARAK ANLATILDIĞI ÜZERE, kayıt dışı bırakılan dava konusu senet ve bu senetle irtibatlı GKS’lerde tahrifatların yapılmış olması senedin kayıt dışı bırakılmasının tesadüfi olmadığını, kasten bilinçli olarak yapıldığını göstermektedir. Özellikle, Genel Kredi Sözleşmelerinin tamamında silinti ve tahrifat yapılmış olduğu, 4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmadığı ve kredi miktarının arttırılmasına ait Sözleşmede, banka yetkilisi ve müdür olarak Ali Baba Şanlı adına atfen atılmış olan imzanın da, Ali Baba Şanlı’nın kendi el ürünü olmadığı dikkate alındığında iddialarımızın doğruluğu, sanığın eylemini kasten ve bilinçli olarak işlediği ve münet suçun yasal unsurlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.

 NETİCE VE TALEP :

Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerle;

  1. Bilirkişi Heyeti üyesi Recep ARSLAN’ın yasal olarak bilirkişilik yapamayacağına dair kararı dikkate alarak, Bilirkişiliğine kabul etmediğimizi,
  2. Bilirkişi heyeti içinde Recep ARSLAN’ın da buluması nedeniyle Bilirkişi Raporunun şaibeli hale geldiğini ve sonuç mütalaayı kabul etmediğimizi,
  3. Bilirkişi raporunun, dava onuşu senedin banka kayıtlarında bulunmadığı ve “kayıt dışı” olduğu yönündeki tespitine katıldığımızı ve kabul ettiğimizi,
  4. Suçun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığı hususunun hakimin hukuk bilgisiyle bilip takdir edeceği bir konu olmakla bu konuda yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep etmediğimizi,
  5. Sanığın suç tarihinde Turkıshbank A.Ş.’nin Levent Şubesi Müdürü olduğu, Genel Kredi Sözleşmesinin tanzim edildiği tarihte Merkez Şube Müdürü olmadığı halde Müvekkille ilgili sözleşmeleri ve dava konusu senedin yazı hanelerini doldurduğu,

6.Kredi limitinin artırılmasıyla ilgili olup dava konusu senede dayanak gösterilen  21.09.2007 tarihli             GKS’deki banka yetkilisi Ali Baba ŞANLI adına atılan imzaların da Ali Baba ŞANLI’nın eli ürünü olmadığının kriminal raporlarla tespit edilmiş olduğu,

7.Sunduğumuz iki adet rapor (UZMANLIK RAPORU ve MÜTALAA BEYANI) içeriğine, dosyada mevcut delillere, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/56863 Sayılı soruşturma dosyası içeriğine, mahkemenizce tayin eden bilirkişi heyetinin “kayıtdışı” tespitine göre sanık savunmasının hukuki dayanaklardan yoksun olduğu anlaşılmış ve sanığa isnat olunan 5411 sayılı yasanın 156.maddesinde tanımlanan suçu kasten ve bilinçli olarak işlediğinin sübuta erdiği, maddi ve manevi unsurlarıyla oluştuğu anlaşıldığından CEZALANDIRILMASINA KARAR VERİLMESİNİ,

Katılan vekili olarak arz ve talep ederim. 01.11.2013

Katılan Adil Altay Güney

Vekili

AVUKAT REŞAT PETEK

EKLER :

1-İstanbul Polis Müdürlüğü Kriminal Laboratuvarları Müdürlüğü ‘’UZMANLIK RAPORU’’

2-Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın ‘’MÜTALAA BEYANI’’

İSTANBUL 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ DİLEKÇESİ 11.11.2013

HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ, O ZAMAN HAKKINIZLA BİRLİKTE ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ.

 

                                                                                EN BÜYÜK GÜÇ DOĞRULUKTUR. ‘’TİMURLENK’’

EN BÜYÜK GÜÇ DOĞRULUKTUR, FAKAT EN BÜYÜK GÜÇLÜK İSE, İNSANLARIN BUNU GÖREBİLMESİDİR.

‘’FİNANSAL TERÖR VE BANKA’’ Belgesel kitabı, Adil Altay Güney

 

KÖTÜLÜĞÜN ZAFERİ İÇİN GEREKEN TEK ŞEY, İYİ KİŞİLERİN HİÇBİRŞEY YAPMAMASIDIR.

Edmund BURKE 

 

 

 

 

İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET  MAHKEMESİ

HAKİMLİĞİ                                                                                                                                               11.11.2013

Dosya no: 2012/222

5411 sayılı Bankalar kanununun 155. Maddesindeki ‘’Gerçeğe aykırı beyanda bulunma’’ suçuyla korunan hukuksal yarar, bankacılık düzenidir. Bunun yanı sıra kamu güvenine karşı işlenen suçlardan belgede sahtecilik suçlarının özel bir türü olan bu suçla, bankacılık alanında önemli bir unsur olan ‘’GÜVEN’’ adlı hukuksal değer korunmaktadır. Zira, bankacılık düzenini sağlamakla yükümlü kişi ve kuruluşlar ile bankacılık alanındaki hukuka aykırılıkları cezalandırmakla görevli kurumların, üstlendikleri fonksiyonları etkin bir biçimde yerine getirebilmeleri, aynı şekilde bankalardan elde edilecek güvenilir bilgi ve belgelere ve bankaların gerçeğe uygun kayıtlarına dayanmaktadır. (MUSTAFA AKIN, BANKACILIK CEZA HUKUKU)

                                                                                                               ’’Bakın yasa yönetmiyor bankayı, insanlar yönetiyor.’’

                                                                                                    Taner Biçer, Turkıshbank A.Ş. Gen. Müd. Yard., Toplantı CD’si 2010)

 

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’ (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

(Yukarıdaki ifade, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Turkıshbank A.Ş. ile ilgili olarak ‘’Dosyanın Bilirkişi tarafından incelenmesi’’ kararına karşı olarak, 09.05.2011 tarihinde,  2010/488802 sayılı Soruşturma dosyasına verilmiş olan dilekçeden alınmıştır. Bilirkişi tarafından, suç senedinin bankanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiş ve Banka aleyhine İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde CEZA DAVASI açılmıştır. Fakat Genel Kredi Sözleşmelerinin asılları 2.5 yıl boyunca, Savcılık Makamına teslim edilmediği için, suç senedinin aslı ile birlikte Kriminal incelemeye gönderilerek diğer iddialarımızı da doğrulayan kesin rapor alınamamıştır. Sözleşme asıllarının, Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından, yıllar sonra res’en alınmasından sonra, ancak 21.03.2013 tarihinde ,sözleşmeler suç senedinin aslı ile birlikte kriminal inceleme yapılması  için gönderilebilmiştir. Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu 21.03.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile de, yıllardır iddia etmiş olduğumuz gibi, banka yetkili ve avukatlarının Cumhuriyet Başsavcılıklarına ve Mahkemelere vermiş oldukları ifade ve beyanların yalan olduğu, suç senedinin, Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlayan banka yetkilisi tarafından düzenlenmiş olduğu, Genel Kredi Sözleşmelerinin tamamında silinti ve tahrifat yapılmış olduğu, Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile de, 4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmayıp takliden atılmış olduğu ve kredi miktarının arttırılmasına ait Sözleşmede, banka yetkilisi ve müdür olarak Ali Baba Şanlı adına atfen atılmış olan imzanın da, Ali Baba Şanlı’nın Savcılık makamına vermiş olduğu beyan dilekçesinde de açık olarak belirtmiş etmiş olduğu gibi, kendi el ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,  kriminal raporlarla kesin olarak tespit edilmiştir.) 

KONU:Turkıshbank A.Ş.’nin, Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalanması sırasında, teminat olarak almış oldukları boş senet; kredinin teminatı olarak 4 misli tutarında gayrimenkul ipoteği olmasına rağmen, banka kayıtlarına göre kullanılmış olan  2.941.545.00 TL krediye karşılık olarak da 1.329.455.00 TL kredi geri ödeme yapılmış olmasına ve bu süre içinde toplam 696.485.76 TL dönem faizi ödenmesine ve bu kredi ile ilgili ödenmemiş hiçbir devre faizi de olmamasına rağmen, bilgi verilmeden ve banka tarafından,  04.12.2008 düzenleme tarihi ve yine sadece 21 gün sonra olan 25.12.2008 tarihinde de ödeme günü olmak üzere, kullanılmış kredinin çok üzerinde bir tutarla 3.700.000.TL doldurulup düzenlendikten sonra, bilgimiz dışında olduğu için de senedin  ödenmemesi bahane edilerek 31.12.2008 tarihinde kredi hesabımız kat edilmiştir.

Turkıshbank A.Ş.’nin ticari defterlerinde de kayıtlı olmadığı tespit edilen ve bu nedenle de, Merkez şube müdürü Semra Oktayoğlu’nun İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına neden olan bu  senet ile uygulamış oldukları ve kredinin kat edilmesinden sonraki ilk 6 ay’da bankaya nakit olarak 1.558.695.00TL ödenmesine ve faiz haricinde  kalmış olan 1.328.850.00TL borca karşılık toplam değerleri 9.000.000.00TL’ yi aşan gayrimenkullerimin infaz gibi İcra işlemleri ile gasp edilmesine karşı sürdürmekte olduğumuz Hak ve Hukuk mücadelesi 58 aydır devam etmektedir.

1.

Turkıshbank A.Ş. ile 58 aydır sürdürmekte olduğumuz HAK ve HUKUK mücadelesinin, Sayın Mahkemenizde devam etmekte olan ve Turkıshbank A.Ş.’ye, senet’ten dolayı borçlu olmadığımıza dair ‘’Menfi tespit’’ davasının 23.09.2013 tarihli Duruşmasına; banka adına Turkıshbank A.Ş.hakkında yapmış olduğum Savcılık şikayetleri ve açmış olduğum Hukuk davaları nedeni ile yapmış oldukları ÖLÜM TEHDİDİ ve HAKARET nedeni ile İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesinde 2013/345 Esas Numarası ile Ceza Yargılaması başlamış olan ve önceki aylarda Turkıshbank A.Ş. ile sözde ilişiği kesilmiş olan Avukat Günay Yılmaz  katılmıştır.

HAKKINDA TEHDİT VE HAKARET SUÇU İLE AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE ”CEZA DAVASI” AÇILMIŞ OLAN BİR AVUKATIN, AÇIK OLARAK ÖLÜMLE TEHDİT ETMİŞ OLDUĞU MUHATABINI DOĞRUDAN İLGİLENDİREN VE TEHDİDİN ESASLARDAN  BİRİNİ TEŞKİL EDEN BİR DAVADA, KARŞI TARAFIN AVUKATI OLARAK  DURUŞMAYA KATILABİLMESİNE KANUNLARIMIZIN MÜSAADE ETMEMESİ GEREKİR.

Bunun dışında ise, Günay Yılmaz açık olarak Duruşma tutanağında da görülebileceği gibi, Turkıshbank A.Ş. yetkililerinin yıllardır yapmış oldukları gibi yalan beyanlarına devam etmiş  ve,

…Davalı vekilinden soruldu. İddiaları kabul etmiyoruz, Savcılık dosyasındaki raporda herhangi bir tahrifat tespit edilmemiştir… Ayrıca senedin nasıl alındığına ilişkin en son dilekçemizde beyanda bulunduk, dedi. (İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 23.09.2013 tarihli Duruşma tutanağı.)”

Şeklindeki ifadesi Duruşma Tutanaklarına geçmiştir.

Halbuki Mahkeme dosyasına sunmuş olduğumuz ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcığı’nın  21.03.2013 tarihli yazısına istinaden, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu  28.05.2013 tarihli ”UZMANLIK RAPORU” nun ilgili maddeleri aşağıdaki gibidir.

28.05.2013 tarihli, UZMANLIK RAPORU Sayfa 2, Paragraf 1

 ‘’Tarafımızdan kırmızı renk kurşun kalemle çerçeve içersine alınan bölümlerdeki halen mevcut el yazılarının, evvelce aynı yerlerdeki (kurşun kalemle yazılmış) ibarelerin fiziksel yolla silinmelerinden sonra yazılmış oldukları tespit edilmiştir.’’

 Bütün bunlardan çok daha önemlisi ise, aynı paragrafın devamında,

 ‘’… Sözleşmelerin ilk tanziminde yazılmayıp, mevcut yerlerine sonradan yazılmış oldukları kanaatine varılmıştır.’’

Ve, Savcılık Makamına sunmuş olduğumuz BİLİRKİŞİ Grafoloji ve Sahtecilik uzmanı sayın İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan, 22.01.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ nın, 9. Sayfa ve 2.bendi ile,

‘’İnceleme konusu, alacaklı ‘’TURKISHBANK A.Ş.’’, borçlu ‘’GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞAATLAR LTD.ŞTİ’’ ve kefil ‘’ ADİL ALTAY GÜNEY’’ adlarına tanzim edilmiş 04.12.2008 tanzim ve 25.12.2008 ödeme günü, 3.700.000 / Üçmilyon yediyüzbin YTL meblağlı senet fotokopisindeki el yazılarının, kefil satırında yazılı ‘’ADİL ALTAY GÜNEY’’ isim yazıları hariç, İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/604E sayılı dosyasına ‘’TURKISHBANK A.Ş.’’ tarafından sunulan ‘’TURKISHBANK A.Ş.Merkez şubesi’’ ile müşteri ‘’GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNBŞAATLAR LTD.ŞTİ’’, Müşterek müteselsil borçlu ve müteselsil kefil ‘’Adil Altay Güney’’ ve ‘’Sevil Güney’’ adlarına tanzim edilmiş GKS’lerdeki el yazılarını yazan (Teamülde GKS’ler banka görevlileri tarafından düzenlendiklerinden) BANKA GÖREVLİSİNİN ELİ ÜRÜNÜ OLDUĞU KANAATİNE VARILMIŞTIR.’’

 Tespitleri yapılmış ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunun talebi üzerine, yine İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan UZMANLIK RAPORU ile, Savcılık Makamının, Genel Kredi Sözleşmelerinin üzerindeki el yazıları ile Suç senedi üzerindeki el yazılarının aynı elden çıkıp çıkmadığı hakkındaki sorusu ile ilgili olarak yapılan incelemenin neticesini bildiren 3. Sayfa’nın 2. Paragraf numaralı kısmında,

 28.05.2013 tarihli,UZMANLIK RAPORU Sayfa 3, Paragraf 2

 ‘’26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihli (4) adet Kredi Sözleşmesi aslındaki el yazıları ile 3.700.000.-YTL meblağlı senet aslındaki el yazılarının aynı şahıs eli mahsulü olup olmadığı sorusu sorulmakla, bahse konu (4) adet Kredi Sözleşmesi ile (1) adet senet, sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde;

 İnceleme konusu (4) adet Kredi Sözleşmesi aslındaki el yazıları ile, (1) adet senet aslındaki, ‘’ADİL ALTAY GÜNEY’’ ibareleri haricinde kalan el yazıları arasında, kaligrafik ve karakteristik özellikler yönlerinden uygunluklar bulunduğu müşahede edilmekle, bahse konu el yazılarının, aynı (tek bir) şahsın eli mahsulü olduğu… kanaatine varılmıştır.’’

Tespitleri yapılarak, 22.01.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ da doğrulanarak, Genel Kredi Sözleşmelerindeki Silinti, tahrifat ve sonradan yeniden doldurmalar ile Genel Kredi Sözleşmelerinin boşluklarını doldurarak düzenleyen Turkıshbank A.Ş. yetkilisinin, SUÇ SENEDİ’ ni de düzenleyen kişi olduğu kesin olarak tespit edilmiştir.

2.

Kriminal incelemelerle yapılmış olan kesin tespitlere rağmen, NUR MUSA ERGİN Hukuk Bürosu başlığı altında, Turkıshbank A.Ş. vekili olarak 01.07.2013 tarihinde Sayın Mahkemenize dilekçe veren Avukat İrem Bilgin; yazmak zorunda kaldığı dilekçenin 1.Maddesinde, bugüne kadar Turkıshbank A.Ş.’nin bütün yetkililerinin yapmış olduğu gibi yalan beyanlarla ADALET’ i yanıltma çabalarına devam etmiş ve kayıtlara geçen aşağıdaki beyanı sunmuştur.

‘’ İstanbul 14.İcra Müdürlüğü’nün 2009/448 Esas sayılı dosyası takibinde olan senet, davacılar Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti. adına şirket yetkilisi Adil Altay Güney ve Sevil Güney tarafından düzenlenerek bizzat şirket yetkilisi Adil Altay Güney tarafından müvekkil bankaya teslim edilmiştir.’’

 Suç senedinin;

  1. Yazı ile ve rakamla miktarı,
  2. Yazı ve rakamla vadesi,
  3. Düzenleme tarihi,
  4. Lehdar’ı,
  5. Ne için verildiği?
  6. Kefil ismi
  7. Adres,

dahil olmak üzere, imzalar haricinde kalan bütün yazılı unsurların, Genel Kredi Sözleşmelerini düzenlemiş olan aynı kişi tarafından yazılmış olduğu, gerek Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 22.01.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ve gerekse İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun  talebi üzerine, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile kesin olarak tespit edilmiş olduğu halde, ADALET’e yalan söylemelerinin dışında, yalan beyanlara nasıl devam edilebildiklerini; aynı dilekçenin 5.Maddesinde  İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi kararına atfen ifade etmiş oldukları, Yüksek Mühendis Mimar olarak, boş bonoyu imzalayarak Banka’ya vermenin ne anlama geldiğini bilmeyen ve iyi eğitim almış yüksek tahsilli insan olarak anlayabilmem mümkün değildir.

Fakat buradaki asıl kıstas, iyi ahlak ve doğruluktur. Bir insanın bunlara sahip olabilmesi için de ille de öğrenim görmesi gerekmez. Doğruluk hayatın temelidir. Bu güne kadar almış olduğumuz  temel eğitim ise, yalan söylememek ve hiçbir şekilde doğruluktan ayrılmamaktır.

İşte bu nedenle de, Turkıshbank A.Ş. ve sayın avukatlarının yalan beyanlarını anlamamız mümkün değildir.

3.

Sayın Mahkemenizin 17.06.2013 tarihli 3 numaralı Celse’sinin DURUŞMA TUTANAĞI ile kayıtlara geçen ara kararında,

 ‘’ Davacı vekiline senedin doldurulmasının ne şekilde yapıldığı hususunda müvekkili ile görüşüp varsa diyeceklerini sunması, ayrıca dosyaya davacı Altay Güney tarafından sunulan dilekçe ve eklerini inceleyip beyanlarını sunması için iki hafta süre verilmesine,’’

Kararı verilmesine rağmen, bu güne kadar yıllardır yapmış oldukları gibi, delilleri ile birlikte  sunmuş olduğumuz iddialarımıza ve hazırlanmış olan Bilirkişi raporlarının hiçbirine cevap dahi verilmemiştir.

4.

Turkıshbank A.Ş.’nin Avukatı olan ve bankası adına beni Ölümle tehdit etmiş olduğu için İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesinde Yargılanması başlamış olan Günay Yılmaz’ın Sayın Mahkemenizdeki ifadesinde yer alan

‘’…Savcılık dosyasındaki raporda herhangi bir tahrifat tespit edilmemiştir …’’

İfadesi, sayın Mahkemenize vermiş oldukları sözde cevap dilekçesinde bulunmayan ve Savcılık Makamına verilmiş olan cevap dilekçesi olarak geçiştirilen YARSUVAT ve YARSUVAT HUKUK BÜROSU başlığı altında Avukat Duygun Yarsuvat ve Avukat Nurcan Çöl imzalı olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na  vermiş oldukları, 01.07.2013 tarihli dilekçenin 2.sayfa (g) paragrafında,

 ‘’… kırmızı ile işaretli yerlerin; daha önce kurşun kalemle yazılmış ibarelerin fiziksel yolla silinmesinden sonra yazılmış oldukları belirtilen yerler olduğu bildirilmektedir. Raporda bahsi geçen ibareler kredi sözleşmesinin sıhhatini etkileyen ibareler değildir, daha önce kurşun kalemle yazılmış ibarelerin silinerek yeniden yazılmış olması da sahtecilik suçunu oluşturmaz.’’

Aynı sayfa ve (h) paragrafında ise,

‘’Sözleşmelerde ve senetteki el yazılarının tek bir şahsın eli ürünü olması, sorumluluk gerektiren ve suç teşkil eden bir eylem değildir.’’

Şeklindeki yazılı beyanlarına ters düşmektedir. Yapılmakta olan Ceza Soruşturmasına yazılı olarak beyanda bulunan şüpheliler; Turkıshbank A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Börteçene, suç dönemi Genel Müdürü Abdullah Akbulak, suç dönemi Genel Müdür yardımcısı Taner Biçer ve Suç dönemi Merkez şube müdürü Semra Oktayoğlu’nun avukatları olan Avukat Duygun Yarsuvat ve Avukat Nurcan Çöl;  çok açık olarak, Ahmet Mesut Mudu ve Zafer Kıran olarak hazırlanmış olduğu ifade edilen, fakat ilgili şahısların sadece görevli oldukları, İstanbul Krişminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile yapılmış olan tespitlerini kabul ederek doğrulamaktadırlar.

Genel Kredi Sözleşmelerinde yapılmış olduğu tespit edilmiş olan silinti, tahrifat ve yeniden yazma ile Turkıshbank A.Ş. yetkililerinin işlemiş oldukları ‘’Özel Belgede Sahtecilik’’ suçu ile ilgili olarak; sözde kurşun kalemle yazılmış ibarelerin silinerek yeniden yazılmış olmasına rağmen  ve bu silinti, tahrifat işlemleri ile yeniden yazmaların kredi sözleşmelerinin sıhhatini etkileyen ibarelerin olmadığı şeklindeki beyanlarının takdiri ise Sayın Mahkemenizindir.

Ekte sunmuş olduğumuz örneklerden de görüleceği üzere, yapılmış olan fiziksel tahrifat ve silintiden sonra, ilgili sayfada atılmış olan imzalardan başka, Genel Kredi Sözleşmesi ile bankaya karşı taahhüt edilmiş olan maddi özellikleri içeren hiçbir unsur kalmamıştır. (Ek. UZMANLIK RAPORU ile yapılmış olan tespitler doğrultusunda, Genel Kredi Sözleşmelerinin, baş ve imza sayfalarındaki kırmızı renkli kurşun kalemle çerçeve içine alınmış ibarelerin silindikten sonraki boş durumları ile Genel Kredi Sözleşmelerinin aynı sayfalarının yeniden doldurulduktan sonraki durumları.1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14-15-16-17-18)

Yine sayın avukatların kabul ve beyan etmiş oldukları gibi, Genel Kredi Sözleşmelerindeki ve haberimiz olmadan düzenlenmiş olan SUÇ SENEDİNDEKİ  el yazılarının, aynı ve tek bir şahsın eli ürünü olduğunun tespit edilmesi ve bu şahsın Genel Kredi Sözleşmelerini düzenlemiş olan Turkıshbank A.Ş. yetkilisinin olduğunun tespit edilmiş olması, Sayın Mahkemenizde devam etmekte olan davamızın ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nu  yürütmekte olduğu 2012/56863 Dosya numaralı Ceza Soruşturmasının konusudur.

5.

Ve yine Avukat Sayın İrem Bilgin,  Turkıshbank A.Ş. adına 01.07.2013 tarihinde, Sayın Mahkemenize vermiş olduğu dilekçesinde, Suç senedinin Bankanın ticari defterlerine işlenmemesi nedeni ile, İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olan ve suç dönemindeki Merkez Şube Müdürü ve halen Turkıshbank A.Ş.’nin Levent Şubesi Müdürü olan Semra Oktayoğlu’nun, 19.07.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini, o tarihte Merkez Şube Müdürü olmadığı halde, nasıl imzalamış olduğunun da açıklamasını yapması gerekirdi.

28.05.2013 tarihli, UZMANLIK RAPORU Sayfa 5, Paragraf 12

 ‘’…19.07.2007 ve …kredi sözleşmesi aslının 24.sayfalarındaki, ‘’Turkıshbank A.Ş.Merkez Şubesi’’ ibareleri altında bulunan … bahse konu imzaların, Semra Oktayoğlu isimli şahsın eli ürünü olduğu kanaatine varılmıştır.’’

 6.

 Menfi Tespit Davamızın konusu olan suç senedinde yapılmış olan tahrifat ile ilgili olarak,

Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ 7. Sayfa, 7 numaralı paragraf,

‘’İnceleme konusu, alacaklı ‘’TURKISHBANK A.Ş.’’ borçlu ‘’GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞAATLAR LTD.ŞTİ.’’ve kefil ‘’ADİL ALTAY GÜNEY’’ adlarına tanzim edilmiş, 25.12.2008 ödeme gün ve 3.700.000 YTL meblağlı senette düzenleme tarihinin ‘’04.12….8’’ olarak siyah mürekkepli kalemle yazılmış olmasına rağmen günler hanesi, onlar basamağının altında mavi mürekkepli kalemle oluşturulmuş ‘’1’’ rakamına benzer bir hattın mevcudiyeti tespit edilmiştir.’’

8.sayfa, 4 numaralı bölüm, 3.paragraf,

‘’İnceleme konusu senette düzenleme tarihinin ‘’04.12….8’’ olarak siyah mürekkepli kalemle yazılmış olmasına rağmen günler hanesi, onlar basamağının altında mavi mürekkepli kalemle oluşturulmuş ‘’1’’ rakamına benzer bir hattın mevcudiyeti sadece fiziksel değil, kimyasal silinti yapılıp yapılmadığının araştırılmasını da gerektirebilir.’’

Tespitleri yapılarak, suç senedi üzerindeki tahrifatlarında bir kısmı daha ortaya çıkarılmıştır. VSC (Video spektral comparator) veya benzeri cihazlara haiz bir fizik laboratuarında yapılacak olan ilave incelemelerle, senet ve sözleşmelerde yapılmış olan tahrifatların nitelik ve boyutları ayrıca tespit edilebilecektir.

BÜTÜN İDDİALARIMIZIN KRİMİNAL RAPORLARLA TESPİT EDİLEREK DOĞRULANMIŞ OLMASINA RAĞMEN, AVUKAT GÜNAY YILMAZ’IN, İSTANBUL 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNDE VE HAKİM ÖNÜNDE DE YALAN SÖYLEMESİ, ÇOK DAHA ÖNEMLİSİ İSE SÖYLEYEBİLMESİ KABUL EDİLEMEZ.

DEVAM ETMEKTE OLAN HUKUK SÜRECİ İÇİNDE GEREK TURKISHBANK A.Ş. VE GEREKSE AVUKAT OLARAK BANKAYI TEMSİL EDEN GÜNAY YILMAZ’IN, YİNE HUKUK ÖNÜNDE, YALAN SÖYLEYEREK ADALETİ YANILTMAYA ÇALIŞMALARININ  HESABINI VERECEKLERİNE İNANIYORUM.

7.

Devam eden ve Topluma mal olan HAK ve HUKUK süreci hakkındaki haber ve yorumlar 02.10.2013 tarihli YENİ AKİT(Ek.19) ve 22.10.2013 tarihli YENİ ŞAFAK(Ek.20) gazetesinde yeniden yer almıştır. Her iki Gazete ve haber bölümleri dilekçemizin ekindedir.

SONUÇ:

 

 

  1. 1.  Suç senedinin, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olan  Merkez Şube Müdürü Semra Oktayoğlu, banka yetkili ve avukatlarının Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelere, ısrarla yazılı ve sözlü olarak beyanlarının aksine, bizim tarafımızdan değil, tamamen bilgimizin dışında, GKS’leri düzenlemiş olan Turkıshbank A.Ş. yetkilisi tarafından düzenlenmiş olduğu,

 

  1. 2.  Suç senedinin düzenleme tarihi bölümünde silinti ve tahrifat olduğu,

 

  1. 3.  Genel Kredi Sözleşmelerinde silinti, tahrifat ve sonradan ilaveler yapıldığı,  ilave GKS oluşturulduğu,

 

  1. 4.  26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerindeki Sevil Güney adına atılı olan imzaların, Sevil Güney’in eli ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,

 

  1. 5.  21.09.2007 tarihli GKS’nin Kredi limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki yetkili Müdür Ali Baba Şanlı imzasının Ali Baba Şanlı’nın eli ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,

 

  1. 6.   İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanması devam eden ve suçların işlendiği tarihte Merkez Şube Müdürü olan, halen Turkıshbank A.Ş.’nin Levent Şubesi Müdürü Semra Oktayoğlu’nun, 19.07.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini, o tarihte Merkez Şube Müdürü olmadığı halde,  aylar sonra düzenlerken imzalamış olduğu,
  1. 7.   Bu güne kadar gözden kaçırılmış olan ve Genel Kredi Sözleşmeleri ile suç senedini düzenleyen banka görevlisinin, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olan suçun işlenmiş olduğu tarihte Merkez Şube Müdürü olan Semra Oktayoğlu’nun olabileceği,

 

Kriminal raporlarla tespit edilmiştir.

 

YUKARIDA AÇIKLAMIŞ OLDUĞUMUZ NEDENLERLE,

 

1-EKSİK DELİLLERİMİZİN İLGİLİ YERLERDEN CELBİ İLE, BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ   YAPILMASINA,

2-YARGILAMA SONUNDA DAVANIN KABULÜNE KARAR VERİLMESİNİ,

SAYIN MAHKEMENİZDEN ARZ VE TALEP EDERİZ.

SAYGILARIMIZLA.

ADİL ALTAY GÜNEY

YÜKSEK MÜHENDİS MİMAR

GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞ.LTD.ŞTİ.

EKLER.

 1-18.  Uzmanlık Raporuna göre silindikten sonra kalan ve sonradan doldurulan sayfa örnekleri.

19.     02.10.2013 tarihli YENİ AKİT gazetesi haber bölümü,

20.     22.10.2013 tarihli YENİ ŞAFAK gazetesi  ve haber bölümü.

altayguney@guneykonut.com.tr

www.guneykonut.com.tr

www.kemerormanevleri.com

cep telefonu: 0532 212 70 62 – 0533 668 23 73

ZUHURATBABA MUHTAR SOKAK NUMARA 4-1 / 16,                                         BAKIRKÖY – İSTANBUL

İSTANBUL 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNDE, TURKISHBANK A.Ş. İLE 23.09.2013 TARİHLİ DURUŞMA TUTANAĞI

İSTANBUL 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNDE DEVAM ETMEKTE OLAN VE TURKISHBANK A.Ş.’YE SENET’TEN DOLAYI BORÇLU OLMADIĞIMIZA DAİR MENFİ TESPİT DAVASI’NIN 23.09.2013 TARİHLİ DURUŞMA TUTANAĞI AŞAĞIDIR.

BANKA ADINA DURUŞMAYA, BANKANIN DİĞER AVUKATI YALIM ŞENTÜRK İLE BİRLİKTE, BANA YAPMIŞ OLDUKLARI ÖLÜM TEHDİDİ VE HAKARET NEDENİ İLE İSTANBUL 7. AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE 2013/345 ESAS NUMARASI İLE CEZA YARGILAMASI BAŞLAMIŞ OLAN  VE ÖNCEKİ AYLARDA TURKISHBANK A.Ş. İLE SÖZDE İLİŞİĞİ KESİLMİŞ OLAN AVUKAT GÜNAY YILMAZ KATILMIŞTIR.

HAKKINDA TEHDİT VE HAKARET SUÇU İLE AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE ”CEZA DAVASI” AÇILMIŞ OLAN BİR AVUKATIN, AÇIK OLARAK ÖLÜMLE TEHDİT ETMİŞ OLDUĞU MUHATABINI DOĞRUDAN İLGİLENDİREN BİR DAVADA KARŞI TARAFIN AVUKATI OLARAK YENİDEN DURUŞMAYA KATILABİLMESİNE KANUNLARIMIZIN MÜSAADE ETMEMESİ GEREKİR.

BUNUN DIŞINDA AVUKAT GÜNAY YILMAZ AÇIK OLARAK DURUŞMA TUTANAĞINDA GÖRÜLEBİLECEĞİ GİBİ, TURKISHBANK A.Ş. VE YETKİLİLERİN YILLARDIR YAPMIŞ OLDUKLARI GİBİ YALAN BEYANLARINA DEVAM ETMİŞ VE,

…DAVALI VEKİLİNDEN SORULDU. İDDİALARI KABUL ETMİYORUZ, SAVCILIK DOSYASINDAKİ RAPORDA HERHANGİ BİR TAHRİFAT TESPİT EDİLMEMİŞTİR…AYRICA SENEDİN NASIL ALINDIĞINA İLİŞKİN EN SON DİLEKÇEMİZDE BEYANDA BULUNDUK, DEDİ. (İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 23.09.2013 tarihli Duruşma tutanağı.)

ŞEKLİNDEKİ İFADESİ  DURUŞMA TUTANAKLARINA GEÇMİŞTİR.

HALBUKİ, DAHA ÖNCE SİTEMİZDE YAYINLAMIŞ OLDUĞUMUZ VE İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NIN 21.03.2013 TARİHLİ YAZISINA İSTİNADEN, İSTANBUL KRİMİNAL POLİS LABORATUVARLARI MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN  HAZIRLAMIŞ OLDUĞU 28.05.2013 TARİHLİ ”UZMANLIK RAPORU”’NUN İLGİLİ MADDELERİ AŞAĞIDAKİ GİBİDİR.

2.SAYFA’SININ 1. PARAGRAFI, TARAFIMIZDAN KIRMIZI RENK KURŞUN KALEMLE ÇERÇEVE İÇERSİNE ALINAN BÖLÜMLERDEKİ HALEN MEVCUT EL YAZILARININ, EVVELCE AYNI YERLERDEKİ (KURŞUN KALEMLE YAZILMIŞ) İBARELERİN FİZİKSEL YOLLA SİLİNMELERİNDEN SONRA YAZILMIŞ OLDUKLARI TESPİT EDİLMİŞTİR.”

AYRICA AYNI SAYFANIN 2. PARAGRAFINDA İSE, ‘SÖZLEŞMELERİN İLK TANZİMİNDE YAZILMAYIP MEVCUT YERLERİNE SONRADAN YAZILMIŞ OLDUKLARI KANAATİNE VARILMIŞTIR”

VE 3. SAYFA’NIN 2. PARAGRAF NUMARALI KISMINDA İSE, ‘‘...BAHSE KONU (4) ADET KREDİ SÖZLEŞMESİ İLE (1) ADET SORULAN HUSUSLAR DOĞRULTUSUNDA İNCELENMİŞ VE NETİCESİNDE ; İNCELEME KONUSU (4) ADET KREDİ SÖZLEŞMESİ ASLINDAKİ EL YAZILARI İLE (1) ADET SENET  ARASINDA KALİGRAFİK VE KAREKTERİSTİK ÖZELLİKLER YÖNLERİNDEN UYGUNLUKLAR BULUNDUĞU MÜŞAHADE EDİLMEKLE, BAHSE KONU EL YAZILARININ AYNI (TEK BİR ŞAHSIN) ELİ MAHSULÜ OLDUĞU,..KANAATİNE VARILMIŞTIR.

TEPİTLERİ YAPILMIŞ VE GENEL KREDİ SÖZLEŞMELERİNDEKİ SİLİNTİ, TAHRİFAT VE SONRADAN YENİDEN DOLDURMALAR İLE GENEL KREDİ SÖZLEŞMELERİNİN BOŞLUKLARI DOLDURARAK DÜZENLEYEN TURKISHBANK A.Ş. YETKİLİSİNİN, SUÇ SENEDİNİ DE DÜZENLEMİŞ OLDUĞU KESİN OLARAK TESPİT EDİLMİŞTİR.

BÜTÜN İDDİALARIMIZIN KRİMİNAL RAPORLARLA TESPİT EDİLEREK DOĞRULANMIŞ OLMASINA RAĞMEN, AVUKAT GÜNAY YILMAZ’IN, İSTANBUL 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNDE VE HAKİM ÖNÜNDE DE YALAN SÖYLEMESİ, ÇOK DAHA ÖNEMLİSİ İSE SÖYLEYEBİLMESİ KABUL EDİLEMEZ.

DEVAM ETMEKTE OLAN HUKUK SÜRECİ İÇİNDE GEREK TURKISHBANK A.Ş. VE GEREKSE AVUKAT OLARAK BANKAYI TEMSİL EDEN GÜNAY YILMAZ’IN, YİNE HUKUK ÖNÜNDE, YALAN SÖYLEYEREK ADALETİ YANILTMAYA ÇALIŞMALARININ  HESABINI VERECEKLERİNE İNANIYORUM.

İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 23.09.2013 Duruşma tutanağı

BİLİRKİŞİ RAPORLARI DOĞRULTUSUNDA, İSTANBUL 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE, 20.09.2013 TARİHİNDE VERİLMİŞ OLAN DEĞERLENDİRME DİLEKÇESİ.

                           HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ, O ZAMAN HAKKINIZLA BİRLİKTE ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ.

 

                                            ’’Bakın yasa yönetmiyor bankayı, insanlar yönetiyor.’’

                                     Taner Biçer, Turkıshbank A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı, Toplantı CD’si 2010

 

 

 

 İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA,                                                                20.09.2013

 

Dosya no                   :  2012 / 222

Davacı                        :   Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti.

                                       Zuhuratbaba Muhtar sokak no.4-1/16,              Bakırköy – İSTANBUL

 Davalı                         :   Turkıshbank A.Ş.

                                        Dolapdere caddesi no.225                               Pangaltı – İSTANBUL

 

5411 sayılı Bankalar kanununun 155. Maddesindeki ‘’Gerçeğe aykırı beyanda bulunma’’ suçuyla korunan hukuksal yarar, bankacılık düzenidir. Bunun yanı sıra kamu güvenine karşı işlenen suçlardan belgede sahtecilik suçlarının özel bir türü olan bu suçla, bankacılık alanında önemli bir unsur olan ‘’GÜVEN’’ adlı hukuksal değer korunmaktadır. Zira, bankacılık düzenini sağlamakla yükümlü kişi ve kuruluşlar ile bankacılık alanındaki hukuka aykırılıkları cezalandırmakla görevli kurumların, üstlendikleri fonksiyonları etkin bir biçimde yerine getirebilmeleri, aynı şekilde bankalardan elde edilecek güvenilir bilgi ve belgelere ve bankaların gerçeğe uygun kayıtlarına dayanmaktadır. (MUSTAFA AKIN, BANKACILIK CEZA HUKUKU)

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’ (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

(Yukarıdaki ifade, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Turkıshbank A.Ş. ile ilgili olarak ‘’Dosyanın Bilirkişi tarafından incelenmesi’’ kararına karşı olarak, 09.05.2011 tarihinde,  2010/488802 sayılı Soruşturma dosyasına verilmiş olan dilekçeden alınmıştır. Bilirkişi tarafından, suç senedinin bankanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiş ve Banka aleyhine İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde CEZA DAVASI açılmıştır. Fakat Genel Kredi Sözleşmelerinin asılları 2.5 yıl boyunca, Savcılık Makamına teslim edilmediği için, suç senedinin aslı ile birlikte Kriminal incelemeye gönderilerek diğer iddialarımızı doğrulayan kesin rapor alınamamıştır. Sözleşme asıllarının, Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından, yıllar sonra res’en alınmasından sonra, ancak 21.03.2013 tarihinde ,sözleşmeler suç senedinin aslı ile birlikte  , kriminal inceleme yapılması  için gönderilebilmiştir. Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu 21.03.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile de, yıllardır iddia etmiş olduğumuz gibi, banka yetkili ve avukatlarının Cumhuriyet Başsavcılıklarına ve Mahkemelere vermiş oldukları ifade ve beyanların yalan olduğu, suç senedinin, Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlayan banka yetkilisi tarafından düzenlenmiş olduğu, Genel Kredi Sözleşmelerinin tamamında silinti ve tahrifat yapılmış olduğu, Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile de, 4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmayıp takliden atılmış olduğu ve kredi miktarının arttırılmasına ait Sözleşmede, banka yetkilisi ve müdür olarak Ali Baba Şanlı adına atfen atılmış olan imzanın da, Ali Baba Şanlı’nın Savcılık makamına vermiş olduğu beyan dilekçesinde de açık olarak belirtmiş etmiş olduğu gibi, kendi el ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,  kriminal raporlarla kesin olarak tespit edilmiştir.)  

 

KONU:

Turkıshbank A.Ş.‘nin yapmış olduğu   hukuk  ve  kanun dışı yaptırımları  ve   İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ (Ek.1) ile,

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan tarafından hazırlanmış 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’. (Ek.2) ile ilgili değerlendirmelerimiz

Turkıshbank A.Ş.’nin, Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalanması sırasında, teminat olarak almış oldukları boş senedi; karşılığında kullanılmış olan kredinin 4 misli tutarında gayrimenkul ipoteği de verilmiş olduğu ve bu kredi ile ilgili ödenmemiş hiçbir devre faizi de olmadığı halde, bilgi verilmeden ve,  04.12.2008 düzenleme tarihi ve yine sadece 21 gün sonra olan 25.12.2008 tarihinde de ödeme günü olmak üzere, kullanılmış kredinin çok üzerinde bir tutarla 3.700.000.TL doldurulduktan sonra, bilgimiz dışında olduğu için de ödenememesi bahane edilerek, 31.12.2008 tarihinde kredi hesabımızın kat edilmesi ve kendi düzenlemiş oldukları ve Turkıshbank A.Ş.’nin ticari defterlerinde de kayıtlı olmadığı tespit edildiği için, bankanın Merkez şube müdürü Semra Oktayoğlu’nun İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinde  yargılanmasına neden olan bu  senedin kullanılması ile uygulamış oldukları infaz gibi icra işlemlerine karşı sürdürmekte olduğumuz Hak ve Hukuk mücadelesi 57 aydır devam etmektedir.

Bütün varlığımızın Turkıshbank A.Ş. tarafından gasp edilmesi ile içine düşürülmüş olduğumuz maddi ve manevi bütün imkansızlıklara rağmen, güvencemiz ADALET, inancımız ve umudumuz ise, ADALET’in  en kısa zamanda tecelli edeceğidir.

Topluma da mal olmuş olan Hukuk mücadelemiz, haklı ve doğru olduğumuz halde, haklı ve doğru olduğumuzun ifade edilmesinin ve anlaşılmasını sağlamanın büyük zorlukları içinde geçmektedir. Hukuk mücadelemizdeki karşılaştığımız en büyük engel, muhatabımızın bir banka olması ve her kademede bu konuda oluşmuş olan önyargılardır. Bu nedenle de gerek yazılı ve gerekse görsel medyada ve  yetkililer nezdinde yapmakta olduğumuz  bütün çalışmalar ve gayretler, bizim başımıza gelenlerin, başkalarının da başına gelmemesinin sağlanması  içindir.

Bütün imkansızlıklara rağmen başaracağımıza da inanıyoruz.  

A. Turkıshbank A.Ş. hakkında, 25.08.2010 tarihinde Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğumuz şikayet ile İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sayın Fehmi Tosun tarafından başlatılmış olan Ceza Soruşturması, suç senedi ile  GKS asıllarının banka tarafından yıllarca teslim edilmemesi nedeni ile olağan dışı uzamış ve gecikmiştir.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 2012/56863 numaralı dosyası ile devam etmekte olan Hukuk sürecinin bugün gelmiş olduğumuz noktasında; banka tarafından düzenlenmiş olan suç senedi ile suç senedini düzenleyen banka yetkilisinin düzenlemiş olduğu ve tamamının üzerlerindeki silinti ve tahrifatların tespit edilmiş olduğu Genel Kredi Sözleşmeleri ile ilgili olarak İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ve  Uzman Bilirkişi İsmail ÖZKAN tarafından hazırlanmış olan 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile yapılmış olan  tespitler doğrultusunda,

 

A.1-  Suç senedinin, haberimiz ve bilgimiz olmadan, yıllardır Merkez şube Müdürü Semra Oktayoğlu ve Turkıshbank A.Ş. avukatları Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA,  İCRA MAHKEMELERİ’NE, HUKUK MAHKEMELERİ’NE VE İSTANBUL 8.AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE  vermiş oldukları ve suç senedinin bizim tarafımızdan ve borcumuza karşılık olarak hazırlanarak Turkıshbank A.Ş.’ye teslim ettiğimiz, ifade ve iddialarının aksine,  bütün şikayet ve iddialarımız doğrulanarak, suç senedinin, Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlamış olan TURKISHBANK A.Ş. YETKİLİSİ TARAFINDAN, yani ‘’AYNI ELİN DÜZENLEMİŞ OLDUĞU’’  KESİN OLARAK TESPİT EDİLMİŞTİR.

Şikayet konusu suç senedi ile ilgili olarak, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı 2010/48802 Soruşturma numaralı dosyada Semra Oktayoğlu’ nun ifadesi.

‘’ …senedi hem kendisinin hem de eşinin imzalamasını istedik. Kendisi eşi huzurda bulunmadığı için senedi doldurup eşine de imzalatarak getireceğini söyledi. Dolayısı ile şu anda şikayete konu olan senedi kendisi haricen doldurdu ve bankamıza düzenlenmiş ve imzalanmış olarak getirip teslim etti. Hatta beni telefonla arayarak senedin tanzimi ile ilgili miktarını ne kadar yazacağını sordu. Ben de borcunu ve faizini hesaplayarak yaklaşık olarak 3.700.000.00TL olarak doldurmasını söyledim…

28.05.2013 tarihli, UZMANLIK RAPORU Sayfa 3, Paragraf 2

26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihli (4) adet Kredi Sözleşmesi aslındaki el yazıları ile 3.700.000.-YTL meblağlı senet aslındaki el yazılarının aynı şahıs eli mahsulü olup olmadığı sorusu sorulmakla, bahse konu (4) adet Kredi Sözleşmesi ile (1) adet senet, sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde;

İnceleme konusu (4) adet Kredi Sözleşmesi aslındaki el yazıları ile, (1) adet senet aslındaki, ‘’ADİL ALTAY GÜNEY’’ ibareleri haricinde kalan el yazıları arasında, Kaligrafik ve Karakteristik özellikler yönlerinden uygunluklar bulunduğu müşahede edilmekle, bahse konu el yazılarının, aynı (tek bir) şahsın eli mahsulü olduğu… kanaatine varılmıştır.’’

28.05.2013 tarihli, UZMANLIK RAPORU Sayfa 3, Paragraf 2

‘’26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihli (4) adet Kredi Sözleşmesi aslındaki el yazıları ile 3.700.000.-YTL meblağlı senet aslındaki el yazılarının aynı şahıs eli mahsulü olup olmadığı sorusu sorulmakla, bahse konu (4) adet Kredi Sözleşmesi ile (1) adet senet, sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde;

İnceleme konusu (4) adet Kredi Sözleşmesi aslındaki el yazıları ile, (1) adet senet aslındaki, ‘’ADİL ALTAY GÜNEY’’ ibareleri haricinde kalan el yazıları arasında, Kaligrafik ve Karakteristik özellikler yönlerinden uygunluklar bulunduğu müşahade edilmekle, bahse konu el yazılarının, aynı (tek bir) şahsın eli mahsulü olduğu… kanaatine varılmıştır.’’

Bu nedenle de, Genel Kredi Sözleşmelerinin ve bu sözleşmelerin 15.Asliye Ticaret Mahkemesinden Mahkemeden almış olduğumuz tasdikli fotokopilerin incelenmesi ile, daha önce Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına sunulmuş olan Genel Kredi Sözleşmelerin karşılaştırılması neticesinde tespit etmiş olduğumuz bulgular, Genel Kredi Sözleşmelerinin bugünekadar  Turkıshbank A.Ş tarafından, neden, yıllarca süren talep ve tekit yazılarına rağmen, Savcılık Makamına teslim edilmeyerek, sözleşme asıllarının, suç senedinin aslı ile birlikte kriminal incelemeye gönderilmesinin ve kesin rapor alınmasının engellenmiş olduğunun, son derece açık bir göstergesi olmuştur.

57 aydır devam eden Hukuk mücadelemiz boyunca Turkıshbank A.Ş., Bankalar kanunu ve Bankacılık koruyucu şemsiyesi altında;  bilinçli ve programlı olarak, Resmi Makamların talep etmiş olduğu bilgi ve belgeleri vermediği için ceza Davaları açılamamış, haksız olarak kazanmış olduğu 2.5 yıl içinde de, bütün mal varlığımız Turkıshbank A.Ş. tarafından, icra satışları ile gasp edilmiştir. 

Kriminal Raporlarla elde edilmiş olan bu tespitlerin sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, Turkıshbank A.Ş.Genel Müdürlüğüne 01.02.2013 tarihinde yazı yazarak, Genel Kredi Sözleşmelerinin tanzim ve imzası ile şubenin hangi yetkilisinin ve yetkililerin hazır bulunduğunun, ivedilikle tespit edilerek Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesini istemiştir. (Ek.3)

Buna rağmen, Turkıshbank A.Ş. yıllardan beri uygulamakta olduğu ve halen de uygulamaya devam ettiği, ‘’ Doğru beyanda bulunmamak, Soruşturmayı engellemek, bilgi ve belgeleri zamanında vermemek veya hiç vermemek’’ tavrını, Savcılık Makamının 01.02.2013 tarihinde Turkıshbank A.Ş.’ye göndermiş olduğu ve  özellikle 2. Maddesinde açık olarak sormuş olduğu, ‘’Belirtilen tarihlerde, Turkıshbank Merkez şubesi’nde müşterilerle şube arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmelerinin tanzim ve imzasıyla şubenin hangi yetkilisinin/yetkililerinin görevli kılındıklarının ve sorumluluklarının bulunduğunun, İvedilikle tespit edilerek, ilgili personelin açık kimlik bilgilerinin de Cumhuriyet Başsavcılığımıza bildirilmesi’’ ile ilgili talimat mektubuna, tam 7 ay sonra vermiş oldukları 01.07.2013 tarihli dilekçe ile devam ettirmeye çalıştıklarını açık olarak göstermişlerdir.

Turkıshbank A.Ş., Savcılık Makamının suç senedi ve Genel Kredi Sözleşmelerini kim veya kimlerin düzenlemiş olduğu hakkındaki açık sorusunu, 7 ay sonra ve ilgi olarak  TEKİT tarihi olan 10.06.2013 tarihini yazarak ve Tekit tarihine kadar cevap vermedikleri 5 ay geciktirilen süreyi de gizlemeye çalışarak, 01.07.2013 tarihinde sözde cevaplandırmış, fakat yine, sadece Genel Kredi Sözleşmelerini imzalamış olan yetkililerin isimlerini vererek, Genel Kredi sözleşmelerini düzenlemiş olan yetkili ve yetkililerin isimlerini gizleyerek vermemiştir.

Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu’na vermiş olduğumuz 23.07.2013 tarihli bilgi dilekçesi (Ek.4) ardından Savcılık makamı Turkıshbank A.Ş.’ye yeniden TEKİT göndererek, Suç senedi ve Genel Kredi Sözleşmelerini düzenlemiş olan yetkili veya yetkililerin isimlerinin Savcılık Makamına bildirilmesi istenmiştir.

Aynı şekilde sayın Mahkemeniz tarafından 2012/222 Esas numarası ile yürütülmekte olan davanın 17.06.2013 tarihli duruşmasında, ‘’Davalı vekiline senedin doldurulmasının ne şekilde yapıldığı hususunda müvekkili ile   görüşüp varsa diyeceklerini sunması , ayrıca dosyaya davacı Altay Güney tarafından sunulan dilekçe ve eklerini de inceleyip beyanlarını sunması için iki hafta süre verilmesine,’’  kararı da verilmiş olmasına rağmen,

 

TURKISHBANK A.Ş. BU GÜNE KADAR, YILLARDIR OLDUĞU GİBİ, SUÇ SENEDİ VE GENEL KREDİ SÖZLEŞMELERİNİ KİMİN VEYA KİMLERİN HAZIRLADIĞI SORUSUNUN CEVABINI NE SAVCILIK MAKAMINA  NE DE SAYIN MAHKEMENİZE BİLDİREREK CEVAPLANDIRMAMIŞTIR.

Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti., bankadan kullanmış olduğu ticari kredi ile ilgili bütün devre faizlerini gününde ödeyerek Sözleşme gereği bütün yükümlüklerini yerine getirmiştir. Banka avukatları müvekkilleri olan bankanın hukukunu korumak istiyorlarsa,  genel olarak muğlak ve itham eden ifadeler yerine,  bankanın ne kadar  ipotek alarak ne kadar kredi kullandırdığını, bu kredilerin Yönetim Kurulu onay belgelerini ve ipotek tarihlerini ve bu kredilere karşılık olarak yapılmış olan ödemeleri, Sözleşme tarihlerinde kredi hesabının durumunu, bahis konusu yaptıkları hesaba gelmiş olan haciz ve icra işlemleri ile ilgili olarak Genel Kredi Sözleşmeleri ile belirlenmiş olan hangi yasal ihbar ve işlemleri yapmış olduklarını, belgeleri ile birlikte sayın Mahkemenize ayrı bir dilekçe ile sunmaları gerekir. Bu belgelerin  tarafınızdan talep edilmesi halinde ise cevapları hazırdır,

‘’HUKUK MAHKEMELERİNDE DELİL OLARAK KULLANMAK İÇİN BU BELGELERİ İSTİYORLAR.’’

Değerlendirilmesinin Sayın Mahkemeniz tarafınızdan yapılacağına inandığımız ve Banka tarafından bu güne kadar belgeleyemediği ithamları ilgili gerçeklerin ve nasıl bir faiz lobisinin eline düşmüş olduğumuz gerçeğinin, en kısa zamanda   CEZA ve HUKUK MAHKEMELERİ vasıtası ile ortaya çıkarılacağına inanıyoruz.

A.2-  Senet üzerindeki düzenleme tarihinde silinti ve tahrifat tespiti yapılmış, ayrıca senet ve bütün Genel Kredi Sözleşmelerinde yapıldığı tespit edilen silinti ve tahrifatların kimyasal yolla tahrifat yapılmış olabileceği tespiti yapılmıştır.

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile tespit edilmiş olan, SUÇ SENEDİ ve Genel Kredi Sözleşmelerindeki fiziksel silinti ve kazıntıların KİMYASAL YOLLA yapılmış olabileceği görüşü ifade edilerek, ancak bu tespitlerin yapılabilmesi için uygun fiziki ortamın temin edilememesine rağmen,SUÇ SENEDİNİN düzenleme tarihinin günler hanesi bölümünde kazıntı, silinti ve tahrifat olduğu, SUÇ SENEDİ üzerindeki düzenleme tarihinde tahrifat yapılmış olduğu ve ayrıca senet dahil bütün Genel Kredi Sözleşmelerinde kimyasal yolla tahrifat yapılmış olabileceği de tespit edilmiştir.

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ Sayfa 8,

‘’ Son zamanlarda belgelerin kimyasal maddelere maruz bırakılarak matbu basım özelliklerinin ve mürekkepli yazıların zayıflatıldığı, bilahare üzerlerinde daha önce mevcut yazıların fiziksel yöntemle silinmelerini müteakip silinen yerlere tahrifen başka kayıtların yazılabildiği sahtecilik olaylarıyla karşılaşılmaktadır.

İnceleme konusu senette düzenleme tarihinin ‘’04/12/…8’’ olarak siyah mürekkepli kalemle yazılmış olmasına rağmen günler hanesi onlar basamağının altında mavi mürekkepli kalemle oluşturulmuş ‘’1’’ rakamına benzer bir hattın mevcudiyeti, sadece fiziksel değil, kimyasal silinti yapılıp yapılmadığının araştırılmasını da gerektirebilir.’’

A.3-  Genel Kredi Sözleşmelerindeki, Şişli Cumhuriyet Başsavcığı’na verilmiş olan Genel Kredi Sözleşmeleri ile ilgili imza sayfaları ile, daha sonra verilmiş olan Genel Kredi Sözleşmeleri’nin imza sayfalarındaki fiziki olarak imkansız olan, imzaların tıpatıp aynı fakat  yazıların değişik olması ve bunun fiziki olarak imkansız olması nedeni ile Genel Kredi Sözleşmesi asılları incelenmiş ve bütün Genel Kredi Sözleşmelerinde silinti ve tahrifat yapıldığı İstanbul Polis Kriminal Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile kesin olarak tespit edilmiştir.

28.05.2013 tarihli, UZMANLIK RAPORU Sayfa 2, Paragraf 1

‘’Tarafımızdan kırmızı renk kurşun kalemle çerçeve içersine alınan bölümlerdeki halen mevcut el yazılarının, evvelce aynı yerlerdeki (kurşun kalemle yazılmış) ibarelerin fiziksel yolla silinmelerinden sonra yazılmış oldukları tespit edilmiştir.’

 Ayrıca,

‘’İnceleme konusu 4 adet kredi sözleşmesindeki yukarıda tespiti yapılarak tarafımızdan kırmızı renk kurşun kalemle çerçeve içersine alınan bölümlerdeki el yazıları haricinde kalan el yazılarının – söz konusu sözleşmelere  ait sayfa fotokopilerine atfen- sözleşmelerin ilk tanzimlerinde yazılmayıp mevcut yerlerine sonradan yazılmış oldukları kanaatine varılmıştır.’’

Tespitleri ile, Genel Kredi Sözleşmelerindeki tahrifat iddialarımızın doğru olduğu ve sayfaların fiziksel yollu silinmelerden sonra yeniden yazıldığı ortaya çıkarılmıştır.

Ve yine, Genel Kredi Sözleşmelerinin ve bu sözleşmelerin 15.Asliye Ticaret Mahkemesinden  almış olduğumuz tasdikli fotokopilerin incelenmesi ile, daha önce Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına sunulmuş olan Genel Kredi Sözleşmeleri fotokopilerinin karşılaştırılması neticesinde tespit etmiş olduğumuz bulgular, Genel Kredi Sözleşmelerinin bugünekadar  Turkıshbank A.Ş tarafından, neden, yıllarca süren talep ve tekit yazılarına rağmen, Savcılık Makamına teslim edilmeyerek, sözleşme asıllarının, suç senedinin aslı ile birlikte kriminal incelemeye gönderilmesinin ve kesin rapor alınmasının engellenmiş olduğunun, son derece açık bir göstergesi olmuştur.

A.4– Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına ve 15. Asliye Ticaret Mahkemesine sunulmuş olan Genel Kredi Sözleşmelerinin tasdikli fotokopileri üzerinde incelemelerde bulunan Uzman Bilirkişi sayın İsmail ÖZKAN’ ın  24.07.2013  tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile yapılmış olan tespitler, Genel Kredi Sözleşmelerindeki tahrifat ve kopyalamanın yanında, 4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ü olan, 26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 tarihli GKS’lerdeki Sevil Güney adına atılı bulunan imzaların ve 21.09.2007 tarihli GKS’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların, Sevil Güney’in eli ürünü değil, takliden atılmış olduklarını ortaya çıkarılmıştır.

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ Sayfa 7,

‘’26.04.2007 tarihli GKS’de, 19.07.2008 tarihli GKS’de, 21.09.2007 tarihli GKS’de ve aynı GKS’nin kredi limitinin arttırılmasına ilişkin sayfasında Sevil Güney adına atılı bulunan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmadıkları… kanaatine varılmıştır.’’

A.5-  21.09.2007 tarihli Sözleşme’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki Merkez Şube Müdürü olarak Ali Baba Şanlı adına atılmış olan imzanın, Ali Baba Şanlı’ nın 04.02.2013 tarihinde vermiş olduğu beyan dilekçesinde de açık olarak belirtmiş olduğu gibi kendisine ait olmadığı ve  takliden  atılmış olduğu açık olarak tespit edilmiştir.

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’

‘’…21.09.2007 tarihli GKS’nin limitin arttırılmasına ilişkin sayfasında, banka yetkilisi adına atılı bulunan imzalardan sol tarafta atılı bulunan ve Ali Baba Şanlı’ ya izafe edilen imzanın Ali Baba Şanlı’nın eli ürünü olmadığı, kanaatine varılmıştır.’’A.6- 19.07.2007 tarihli Sözleşmede imzası bulunan ve 2012/56863 numaralı Soruşturmanın sanıklarından olan Semra Oktayoğlu, o tarihte Merkez şubede görevli değildir. Yani UZMANLIK RAPORU ile de tespit edildiği gibi, Merkez şube’de göreve başladıktan sonra, yani mart 2008’den sonra  düzenlemiş olduğu ve aylar öncesinden, görevde olmadığı bir tarihi taşıyan Genel Kredi Sözleşmesine imza atmıştır.

İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanması devam eden, suçların işlendiği tarihteki Merkez Şube Müdürü olan ve halen Turkıshbank A.Ş.’nin Levent Şubesi Müdürü olan Semra Oktayoğlu’nun, 19.07.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini, o tarihte Merkez Şube Müdürü olmadığı halde, aylar sonra düzenlerken imzalamış olduğu ortaya çıkarılmıştır.

28.05.2013 tarihli, UZMANLIK RAPORU Sayfa 5, Paragraf 12

‘’…bahse konu imzaların, Semra Oktayoğlu isimli şahsın eli ürünü olduğu kanaatine varılmıştır.’’

28.05.2013 tarihli, UZMANLIK RAPORU Sayfa 2, Paragraf 1

‘’…Sözleşmelerin ilk tanziminde yazılmayıp, mevcut yerlerine sonradan yazılmış oldukları kanaatine varılmıştır.’’

Ve tespit edilmiş olan bütün bu bulgular ile, iddia etmiş olduğumuz gibi Genel Kredi Sözleşmelerinin, tutarlarının arttırılması amacı ile silinip tahrif edilerek sonradan düzenlenmiş olduğunun tespiti de yapılmıştır.

A.7- Ayrıca, yetersiz yazı örnekleri olmasına rağmen, mevcut yazılarında kısmi benzerlikler bulunması nedeni ile, SUÇ SENEDİ ve GKS’leri doldurmuş olan yetkilinin; uzun yıllardır gerçekleri saklayan ve Savcılık Makamı ve Mahkemelere vermiş olduğu yalan beyanlarla  Soruşturmanın yönünü saptırarak ADALET’in gecikmesini sağlamaya çalışan ve İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olan Merkez Şube Müdürü Semra Oktayoğlu’nun olabileceği de belirtilmiştir.

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ Sayfa 7,

‘’ Senetteki ve GKS’lerdeki el yazıları ile Semra Oktayoğlu’nun mukayese yazıları aralarında tespit ettiğim kısmi benzerlikler…’’

B-Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün tarafıma yapmış oldukları oldukları ÖLÜM TEHDİDİ VE HAKARET nedeni ile yapılmış olan 2103/45698 sayılı Soruşturma sonucunda  hazırlanmış olan 2013/1274 sayılı İDDİANAME (Ek.4), İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve hazırlanmış olan 2013/345 Esas numaralı TENSİP ZAPTI ile  Turkıshbank A.Ş.’nin Avukatları olan Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk hakkında TEHDİT VE HAKARET SUÇU İLE CEZA DAVASI açılmıştır. (Ek.5)

C- Turkıshbank A.Ş.’nin Avukatları olan Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk hakkında 08.07.2013 tarihinde  Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğum, İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA VE ZİMMET suçlaması ile açılmış olan B.M.2013/13745 sayılı soruşturma, dosyanın 16.08.2013 tarihinde ADALET BAKANLIĞI’ na  gönderilmesi ile devam etmektedir. (Ek.6)

SONUÇ:

 

 

 

Suç senedinin, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olan  Merkez Şube Müdürü Semra Oktayoğlu, banka yetkili ve avukatlarının Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelere, ısrarla yazılı ve sözlü olarak beyanlarının aksine, bizim tarafımızdan değil, tamamen bilgimizin dışında, GKS’leri düzenlemiş olan Turkıshbank A.Ş. yetkilisi tarafından düzenlenmiş olduğu,

 

2.  Suç senedinin düzenleme tarihi bölümünde silinti ve tahrifat olduğu,

 

3.  Genel Kredi Sözleşmelerinde silinti, tahrifat ve sonradan ilaveler yapıldığı,  ilave GKS oluşturulduğu,

 

4.  26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerindeki Sevil Güney adına atılı olan imzaların, Sevil Güney’in eli ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,

 

5.  21.09.2007 tarihli GKS’nin Kredi limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki yetkili Müdür Ali Baba Şanlı imzasının Ali Baba Şanlı’nın eli ürünü olmayıp, takliden atılmış olduğu,

 

6.   İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanması devam eden ve suçların işlendiği tarihte Merkez Şube Müdürü olan, halen Turkıshbank A.Ş.’nin Levent Şubesi Müdürü Semra Oktayoğlu’nun, 19.07.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini, o tarihte Merkez Şube Müdürü olmadığı halde,  aylar sonra düzenlerken imzalamış olduğu,

 

7.   Bu güne kadar gözden kaçırılmış olan ve Genel Kredi Sözleşmeleri ile suç senedini düzenleyen banka görevlisinin, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olan suçun işlenmiş olduğu tarihte Merkez Şube Müdürü olan Semra Oktayoğlu’nun olabileceği,

 

Kriminal raporlarla tespit edilmiştir.

BÜTÜN İDDİALARIMIZIN DOĞRU OLDUĞU, HAZIRLANMIŞ OLAN KRİMİNAL BİLİRKİŞİ RAPORLARI İLE KANITLANMIŞ VE 28.08.2013 TARİHİNDE AVUKAT REŞAT PETEK TARAFINDAN, İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA CEZA SORUŞTURMASININ ESASI İLE İLGİLİ TALEP DİLEKÇESİ VERİLMİŞTİR. (Ek.7)

 YUKARIDA AÇIKLAMIŞ OLDUĞUMUZ NEDENLERLE,

 

1-EKSİK DELİLLERİMİZİN İLGİLİ YERLERDEN CELBİ İLE, BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ   YAPILMASINA,

 2-YARGILAMA SONUNDA DAVANIN KABULÜNE KARAR VERİLMESİNİ,

 SAYIN MAHKEMENİZDEN ARZ VE TALEP EDERİZ.

 

SAYGILARIMIZLA.

 

ADİL ALTAY GÜNEY

YÜKSEK MÜHENDİS MİMAR

GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞAATLAR LTD.ŞTİ. 

 

Ekler.

1-İstanbul Polis Müdürlüğü Kriminal Laboratuvarları Müdürlüğü ‘’UZMANLIK RAPORU’’

2-Uzman Bilirkişi İsmail ÖZKAN’ın ‘’MÜTALAA BEYANI’’

3-Savcılık Makamının Turkıshbank A.Ş.’ye soru yazısı.

4-23.07.2013 tarihli Savcılık dilekçesi.

5-İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesi ‘’TENSİP ZAPTI’’

6-Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı dilekçesi.

7-Avukat Reşat Petek’in TALEP dilekçesi.

 

 

 

 

GOOGLE, ‘’WORDPRESS GÜNEY KONUT’’ ADİL ALTAY GÜNEY’İN HAK VE HUKUK MÜCADELESİ

altayguney@guneykonut.com.tr

www.guneykonut.com.tr

www.kemerormanevleri.com

ZUHURATBABA MUHTAR SOKAK NUMARA 4-1 / 16,                                         BAKIRKÖY – İSTANBUL