TURKISHBANK A.Ş.’NİN AVUKATLARI OLAN GÜNAY YILMAZ VE YALIM ŞENTÜRK’ÜN, TEHDİT VE HAKARET SUÇLARI İLE YARGILANMAKTA OLDUKLARI İSTANBUL 7.AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE 03.06.2014 TARİHİNDE VERİLEN DİLEKÇE.

AŞAĞIDAKİ DİLEKÇE,  03.06.2014 TARİHİNDE;    İNGİLTERE’DE DE (ENGLAND)  BANKACILIK FAALİYETLERİNDE BULUNAN VE ABDULRAHMAN AL BAHAR’IN YÖNETİM KURULU BAŞKANI OLDUĞU NATIONAL BANK OF KUWAİT’İN DE  BÜYÜK HİSSEDARI  OLDUĞU  TURKISHBANK A.Ş.’NİN  AVUKATLARI,    GÜNAY  YILMAZ  VE  YALIM  ŞENTÜRK’ ÜN ”TEHDİT VE HAKARET”  SUÇLARI İLE YARGILANMAKTA OLDUKLARI  İSTANBUL 7.AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE,  VERİLMİŞTİR.

 

HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ, O ZAMAN HAKKINIZLA BİRLİKTE ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ.

                     ‘’MESLEK ETİĞİ İLE BAĞDAŞMAYAN İŞLER YAPAN  VEYA AVUKAT ÜNVANININ GEREKTİRDİĞİ

                     GİBİ DAVRANMAYAN AVUKATLARIN, BARO TARAFINDAN CEZALANDIRILMASI SÖZ KONUSU

                     DUR. ANCAK MESLEK ETİĞİNİN NE OLDUĞU VEYA  ÜNVANININ GEREKTİRDİĞİ DAVANIŞLAR

                     AÇIK DEĞİLDİR.’’                                         (İSTANBUL BAROSU BÜLTENİ, ESRA GÜLTEKİNLER)            

 

                       

İSTANBUL 7. AĞIR CEZA  MAHKEMESİ

BAŞKANLIĞINA                                                                          03.06.2014

 

DOSYA NO                          : 2013 / 345 Esas

KATILAN                            : Adil Altay Güney, Vatandaşlık Numarası :49021106766

                                                       Ataköy 11.Kısım Zambak Blok A/8               Bakırköy-İSTANBUL

 

SANIKLAR                         : 1. Avukat Günay Yılmaz

                                                      Dolapdere caddesi no:187                                 Pangaltı – İSTANBUL

                                                     2. Avukat Yalım Şentürk

                                                      Sahrayı cedit mah. Uçar sok.No:8/48         Kadıköy – İSTANBUL

SUÇ                                           : HAKARET ve TEHDİT

 

Sayın Başkan ve Sayın üyeler.

Müşteki ve Katılan olarak  Sayın Mahkemenize hazırlamış olduğum ve sanık Günay Yılmaz ve sanık Yalım Şentürk’ün, HAKARET VE ÖLÜMLE TEHDİT suçunun öncesi ve sonrası ile, bu suçun,  yıllar öncesinden talimat zinciri içinde ve her aşaması planlanmış  bir dizi eylemin sonunda işlenmesinin  nedenlerini ortaya çıkarmaya çalıştığım dilekçem;

  1. İşlenmiş suçun nedenleri,
  2. Suçun nedeni olan ve ancak 5 yıldan sonra elde edilebilen somut deliller,
  3. Sanıkların yalan beyan ve ifadeleri, 
  4. Sanıkların müvekkili olan Turkıshbank A.Ş.’nin Yurt dışı faaliyetleri ve almış oldukları cezalar,
  5. Sonuç ve talebimiz,

 

  Olmak üzere 5 bölüm halinde bilgi ve değerlendirmelerinize sunulmuştur.

 1.İŞLENMİŞ OLAN SUÇ’UN NEDENLERİ: 

 Turkıshbank A.Ş.’nin beyan etmiş olduğu ve sözde kullanmış olduğumuz ve dava konusu olan 2.941.000.00TL tutarındaki kredi borcumuzun teminatı olarak verilmiş olan ve sadece  tek Gayrimenkulümün bütün kredi borcunu karşıladığı ve kredinin yaklaşık 4 katı tutarındaki Turkıshbank A.Ş.’ye kullanılmış olan kredinin teminatı olarak verilmiş olan ve  kullanılmış kredini 4 katı değerinde 12 adet Gayrimenkul ipoteği varken ve bu krediler ile ilgili ödenmemiş tek bir devre faizi bulunmazken 31.12.2008 tarihinde kredi hesabının kat edilmesinden sonra, baskın yapabilmek için ipotek işlemleri ile değil, zaten bankaya ipotekli olan bütün gayrimenkullerin üzerine ayrıca ve yeniden HACİZ işlemi uygulayabilmek için,  teminat olarak almış oldukları ve  üzerinde  tahrifat yapılmış olduğu tespit edilmiş SUÇ SENEDİ’nin, silindikten sonra  yeniden yazılırken sayı ve miktarlarının arttırıldığı tespit edilmiş olan Genel Kredi Sözleşmelerini dolduran banka yetkilisi tarafından doldurulması sureti ile yapılmış olan İcra işlemleri ve Sanık Günay Yılmaz’ın, 31.Aralık 2008 tarihindeki talebi ile yine 31.Aralık.2008 tarihinde verilmiş olan İHTİYATİ HACİZ  kararı aşağıdadır.

1. Senetle ilgili  herhangi bir ihbarname yapılmadığı gibi, Turkıshbank A.Ş.’nin ticari                defterlerine de işlenmediği  ve  kayıt dışı olduğu tespit edilmiştir.

  1. Hiçbir ihbar ve bildirim yapılmadığı için de ödenemeyen senet bahane edilerek 31.12.2008 tarihinde kredi hesabı kat edilmiştir.
  2.   31.12.2008 tarihinde, yani aynı gün Mahkeme’den  bankaya zaten ipotekli olan bütün gayrimenkuller için  İHTİYATİ HACİZ istenmiştir.
  3. 31.12.2008 tarihinde, yani aynı gün İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinden, aşağıdaki İHTİYATİ HACİZ KARARI alınmıştır.

Bütün Hukuk ve Etik kurallar çiğnenerek aynı gün ve mesai saati dahi bitmeden yapılan bütün bu GASP işlemlerinin nedeni, sanık avukatların müvekkili oldukları bankanın yönetim kurulu başkanı Hakan Börteçene’nin ‘’Eğer dediklerimizi yapmazsan, hayatı sana zehir ederiz.’’ tehdidinin hayata geçirilmesi ve bütün gayrimenkullerin İcra satış işlemlerinin  hızla yapılarak, gayrimenkullerin yarı fiyatına yani yok pahasına  ele geçirilmesidir.

Ve en kabul edilmez yanı ise, bütün bu işlemler ve 31.12.2008’de yapılmış olan Hukuk dışı İhtiyati Haciz belgeleri ortada iken, iddianamelerde borçların ödenmesinden imtina edildiği hakkındaki suçlamalardır ki, artık bu ithamlara dur denilmesi gerekmektedir.

İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi

Talep tarihi                                          : 31.12.2008

Karar tarihi                                          : 31.12.2008

Esas no                                                : 2008/2470 D.İş.

Karar no                                               : 2008/2470

Alacak miktarı                                      : 3.700.000. YTL

Haciz olunacak şeyler : Borçlunun ve Borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları.

Bu sırada, Bankanın kullanılmış olduğunu ileri sürdüğü kredi tutarı 2.941.000.00TL olup,   kredinin teminatı olarak  bankaya ipotek edilmiş olan gayrimenkullerin toplam değeri ise, banka kayıtlarına göre 10.100.000.00 TL, piyasa değerlerine göre ise 12.000.000.00TL ‘dir.

Turkıshbank A.Ş. yetkili ve avukatları tarafından yıllardan beri, ’’…şirketin ödeme güçlüğüne girmesi nedeni ile hesapların kat edildiği…’’ yalanına rağmen, şikayetimizin üzerine BDDK’nın yapmış olduğu inceleme sırasında, Turkıshbank A.Ş.’nin  BDDK’ya vermiş olduğu 21.10.2011 tarih ve 2011/2109 sayılı dilekçenin 4.sayfasının 24.satırında bu husus, ‘’…31.12.2008 tarihli kredili mevduat hesabı ve BCH faizlerini ödemeyeceğinin anlaşılmasının üzerine…’’olarak  ifade edilerek,  korkunç gerçek ikrar edilmiştir.

Bir bankanın kredi müşterisinin hesabını,  ödenmemiş hiçbir devre faizi borcu bulunmazken,  ‘’ödemeyeceğinin anlaşılması’’  nedeni ile kat etmektedir. Ödeme güçlüğüne girerek ödememek ile, ödemeyeceğinin anlaşılmasıarasındaki korkunç fark,  bu haksızlığın ve Hukuk dışı yaptırım ve uygulamaların dikkatlerden kaçırılabilmesi için başvurdukları  YALAN beyan ve ifadelerinin çıkış noktasıdır.

Ve dayanak noktası olarak kullanılabilmesi için bütün safhaları ile birlikte planlanmış olduğu nihayet 5 sene sonra ortaya çıkarılabilmiş olan bu korkunç YALAN’ ın nedeni ise, kredi borcunun zamanında ödenmediği bahanesi ile, en az 4 katı değerde gayrimenkulün elde edilmesidir.   Bu hedefe ulaşabilmek için de, her türlü Etik ve Hukuk dışı işlem ve uygulamanın dışında, evrak ve belgelerde tahrifat ve sahtecilik yapmaktan da çekinmemişlerdir. Turkıshbank A.Ş.’nin hisselerinin 0.999’unun sahibi olduğu  Turkısh Yatırım A.Ş. ‘nin, Bursa’da yine sahte belge ve evraklarla onlarca kişiyi  dolandırması nedeni ile Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinde 2013/114 Esas numarası ile devam eden yargılama da benzer diğer bir örnektir. Dolandırılan müştekilerden biri olan İbrahim Hayat’ın, bu konu ile ilgili olarak internet siteme göndermiş olduğu mektup aşağıdadır. (Ek.1)

03.05.2014 / 10:52 pm tarihinde gönderilmiş

Turkishbank AŞ Bursa Şubesi’nde 2004 yılından itibaren yatırım müşterisiyim.
Durum , 2011 yılına kadar sorunsuz şekilde ilerledi. 2013 yılının Ocak ayında dolandırıcılık olayı açığa çıktı. Hesabımda olması gereken hisseler satılmış , fondaki param bankaya aktarılmış , sonrasında da bir başka kişi tarafından imzam taklit edilerek çekilmiş. Bankayla görüşmelerimiz sonucunda evimize ekstrelerin geldiği , ve buna itiraz etmediğim gerekçesiyle bana olumsuz dönüş yapıldı. Bu iddianın arkasına saklanılarak sahte imzayla çekilen param geriye ödenmedi. Oysa ki itirazımı yatırım müdürü olan Beytulla Çoksaygılı isimli ( şu an tutuksuz yargılanan ) kişiye 2011 yılında yapmıştım. Bana hisselerimi sahte dizaynla , bilgisayar ekranında göstererek beni ikna etti. Sonradan öğrendim ki bu şekilde birçok kişiyi de ikna etmiş. Banka , bu şikayeti yazılı olarak genel müdür pozisyonundaki kişiye yapmadığımı öne sürerek sahte imza ile çekilen paramı geri ödemeyi reddetmekte.Fakat ben zaten itirazımı bankanın yatırım müdürüne ( Beytulla Çoksaygılı) yapmıştım.Banka , sahte olduğunu iddia ettiğim imzalarla çekilen miktarları göz ardı edip farklı gerekçeleri önüme sürmekte.Bu kurum benim bilgim dışında , ben olmadan , benim imzam olmadan hesabımdaki parayı dışarıya çıkartmış , borsa hesabımda yine benim bilgim dışında , benim gözetimim dışında , benim imzam olmadan çeşitli işlemler yapmış ve bankanın şu an tutuksuz yargılanan görevlisi ben ve benim gibi birçok kişiyi sahte düzeneklerle , sahte bilgisayar ekranlarıyla her şeyi olması gerektiği gibi göstermiş , ikna etmiştir. Bursa Şubesi’nde hesaplarıyla oynanan yaklaşık 30 kişi arasındayım.Bütün bunların sonucunda hakkımı hukuki yollardan yaklaşık 1 yıldır arıyorum. Fakat gerekli sahte imzalı olduğunu iddia ettiğim evraklar banka tarafından mahkemeye incelenmek üzere gönderilmiyor.                                                                              İbrahim Hayat / Bursa

Turkıshbank A.Ş.’nin, bize de aynı şekilde yapmış oldukları gibi, belge ve evrak geciktirerek ya da vermeyerek bize kaybettirmiş olduğu süre nedeni ile,  6. Yılın ortalarına girdiğimiz Hak ve Hukuk mücadelesinin, banka aleyhine başlatmış  olduğumuz Savcılık Soruşturmaları ve Hukuk davalarının sebep olduğu sanık avukatların hakaret ve ölümle tehditleri aşamasında, önceki dilekçemde yapmış olduğum  açıklamalara bağlı olarak, sanık avukatların bu güne kadar sayın Mahkemeniz de dahil olmak üzere, Ceza Mahkemeleri, Hukuk Mahkemeleri ve Savcılık Soruşturmalarında vermiş oldukları yazılı beyan ve ifadelerde devamlı olarak ve ısrarla kullanmış oldukları YALAN SÖYLEYEREK  gerçeklerin gizlenmesini sağlamaya çalışmaları hususuna dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Kurum olarak müvekkilleri olan Turkıshbank A.Ş.’nin bir banka olması ve yine bir banka olması nedeni de Hukuk Sistemimizde kanunlarında öngörmüş olduğu gibi GÜVENİLİR olması gerektiği konusunda oluşmuş önyargılarla korunmaya alınması  ve  bu nedenle araştırma ve soruşturmaların gerektiği gibi yapılmaması veya yapılmasına müsaade edilmemesi, banka yetkilileri ve banka çalışanı olan sanıkların son derece rahatlıkla YALAN söyleyebilmelerine imkan tanımıştır.

Bankalarla ilgili olarak yapılan bütün şikayetlerde, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu duruma müdahale etmek için,  Mahkeme kararlarını beklerken, Mahkemelerin inceleme yapmadan ve konunun uzmanı oldukları gerekçesi ile BDDK raporlarına atıfta bulunarak karar verebilmesi, bankaların yapmış olduğu Hukuk dışı uygulamalar için  dayandığı  en önemli çarpıklığı gösteren kısır döngüdür. Haklarında Ceza soruşturmaları yürütülen ve hatta Ceza davası açılan banka avukat ve çalışanlarının, devam eden Hukuk sürecinde görevlerine devam edebilmeleri ise, insan aklının alamayacağı bir  korumacılığın kullanıldığı adeta bir teşvik uygulamasıdır. Temelinde ‘’Güven’’ olması kanun gereği olan bir banka çalışanının, işlemiş olduğu suç nedeni ile hakkında yürütülmekte olan bir soruşturma veya yargılama sırasında görevine devam edebilmesi,  hakkında oluşmuş olan delilleri karartabilme imkanını kazanabilmesinin yanında, bu suç ve suçlarla ilgili olarak kişi ve kurumların çok daha fazla zarar görmelerine neden olmaktadır.  Örnek olma özelliği ise çok daha fazla bir araştırma ve inceleme konusu olmalıdır.

Burada kıstasın, bankanın değil de karşı tarafın zarar görmesi ise, bu haksız durumun Sayın Mahkemelerin değerlendirerek tedbir alınması  gerekir.

Sanık avukatların bu güne kadar, bütün Mahkeme ve Savcılık dosyalarına girmiş olan dilekçe ve ifadelerinde, sığınmak istedikleri  en önemli YALAN;  sözde  zamanında ödenmemiş bir kredi borcunun,  bankacılık şemsiyesi altında tahsil edilmesi işlemlerinin yapılmakta olduğudur ve dışarıdan bakıldığı zaman da görünen budur.

Hatta sanıkların avukatlarının sayın Mahkemenize vermiş oldukları 11.02.2014 tarihli dilekçenin AÇIKLAMALAR bölümünün 2.paragrafında da,

‘’Adil Altay Güney, kredi sözleşmelerinde yer alan bedelleri bankadan almıştır’’,

 ‘’…Bu arada aldığı krediler sebebi ile ödemesi gereken faiz ödemelerini de zamanında ödememiş ve banka tarafından icra takibi başlatılmıştır.’’

 beyanları ile YALAN itham ve beyanlarına rahatlıkla devam edebilmişlerdir.

Sadece bu yalanların  ortaya çıkarılması için, Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti’nin, Turkıshbank A.Ş.’den kullanmış olduğu kredilerin zaman ve tutarları ile, 15.Asliye Ticaret Mahkemesine ibraz etmiş oldukları ve İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından yapılan KRİMİNAL İNCELEME ile tamamının silinerek sonradan yeniden yazılmış olduğu ve Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yaptırılmış olan MALİ BİLİRKİŞİ RAPORU ile sayısının 3 adet ve toplam miktarlarının 3.100.000.00TL olduğu belirtilen daha sonra ise sayılarının 4’e ve toplam miktarlarının 5.200.000.00TL’ye çıkarılmış olduğu tespit edilmiş olan Genel Kredi Sözleşmeleri’nin tutarlarının ve ödenmesi gerektiği halde ödenmemiş faiz ödemeleri ile ilgili talep ve ihtar belgelerinin istenerek dosyaya kazandırılması  yeterlidir.

Kullanılmış olan kredinin tutarı dava konusu olmakla beraber, bankanın kullanılmış olan kredi tutarı olarak bildirmiş olduğu tutar 2.941.545.00 TL’dir ve kullanılmış olan krediye karşılık olarak zamanında ödenmemiş tek bir devre faizi yoktur. Yıllardır bu gerçeği ifade etmiş olmamıza rağmen, bu iddialarına karşılık olarak banka’ya, ödenmediğini belirtmiş olduğunuz devre faizi ve borç ile ilgili belgeleri ibraz etmeniz gerekir diyen Mahkeme de yoktur.

2. SUÇUN NEDENİ OLAN VE 5 YILDAN SONRA ELDE EDİLEN

      SOMUT DELİLLER:

06.02.2014 tarihli dilekçemde geniş bir biçimde belgeleri ile ifade etmiş olduğum konular ile ilgili olarak, sanık avukatların bu güne kadar Soruşturma dosyaları ve Mahkemelere vermiş oldukları yazılı ve sözlü beyanlardaki açık YALANLARI ayrıca gözler önüne sermeye çalışacağım.

Yine Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan sanıklar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün avukatı olan Nurcan Çöl’ün Sayın Mahkemenize vermiş olduğu 11.02.2014 tarihli dilekçede uzun uzun bahis konusu yapılan ve şikayetimiz neticesinde açılmış olan Ceza Soruşturmaları ile ilgili TAKİPSİZLİK KARARLARI’nın sebebi, önceki dilekçemde de ifade etmiş olduğum gibi, Savcılık Makamlarının mükerrer taleplerine rağmen gerekli incelemelerin yapılması için zamanında teslim edilmeyen ve bu nedenle de Kriminal incelemeleri yapılamayan Senet ve Genel Kredi Sözleşmelerinin asıllarının yıllar boyu teslim edilmemesi ve yukarıda bahis konu yapmaya çalıştığım önyargıdır.

Ve bu takipsizlik kararlarının hepsi, Genel Kredi Sözleşmelerinin İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinden res’en alındığı tarih olan 18.01.2013’den öncedir.

Bu gün geldiğimiz noktada ise, İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI ÖRGÜTLÜ SUÇLAR SORUŞTURMA BÜROSU  tarafından, Turkıshbank A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Börteçene, Soruşturmaya esas suçların işlenmiş olduğu dönemin Genel Müdürü Abdullah AkbulakGenel Müdür  yardımcısı Taner Biçer ve suçların işlendiği Merkez Şube’nin aynı bankanın Levent Şubesine tayin edilen Müdürü Semra Oktayoğlu hakkında, 5411 sayılı Bankacılık Kanununa aykırılık, Bedelsiz senedi kullanma, Hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından, yürütülmekte olan 2012/56863 numaralı Soruşturma ile ilgili olarak;

Avukat Sayın Reşat Petek tarafından, Savcılık Makamı’na, 28.08.2013 tarihinde, ‘’Dosya’ya sunulan Bilirkişi raporu, Bilimsel Mütalaa ve şüpheliler müdafilerinin 01.07.2013 tarihli dilekçelerine  karşı beyanlarımız ile şüphelilere isnat edilen suçlar, suçların yasal unsurları, maddi deliller, ve esasla ilgili taleplerimizin sunulması.’’ konularını kapsayan ve Turkıshbank A.Ş.’de görevli olan şüphelilerin,

 

  1. Resmi belgelerde sahtecilik, (TCK.204)
  2. Açığa imzanın kötüye kullanılması, (TCK:209)
  3. Nitelikli dolandırıcılık, (TCK.158) ve
  4. Gerçeğe aykırı beyanda bulunma, (5411 Sayılı Bankacılık Kanunu 155.Madde)

Suçlarını işledikleri yönünde haklarında Kamu Davası açılmasını gerektirecek yeterli delillerin elde edilmiş olması nedeni ile de, Şüpheliler hakkında Kamu Davası açılmasının gerektiği konusunda talep dilekçesi verilmiştir.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ercan Devrim’in bu dilekçeden 7 ay sonra göndermiş olduğu  karar talep yazısında ise, aşağıda belirtmiş olduğumuz ve kamu davasının açılmasını gerektiren YENİ DELİLLER’in, Bakırköy 7.Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeterli açıklıkta sunulmaması nedeni ile,  ilgili Mahkeme RED kararı vermiştir. Bu Hukuk dışı kararla ilgili olarak Avukat Reşat Petek’in internet siteme göndermiş olduğu yorum ektedir. (Ek.2)

TALEP YAZISINDA AÇIK OLARAK İFADE EDİLMEYEN YENİ DELİLLER:

1.Uzman Bilirkişi Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan 22.01.2013 tarihli ve bütün Genel Kredi Sözleşmelerinde tahrifat yapılmış olduğu ve bankanın beyan ve iddialarının aksine, suç senedinin banka tarafından düzenlenmiş olduğu hakkında,  ‘’MÜTALAA BEYANI’’.

2.Turkıshbank A.Ş.’nin, krediler döneminde Merkez şube müdürü olan Ali Baba Şanlı’nın, 04.02.2013 tarihinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş olduğu ve silinerek yeniden yazılan sözleşmelerle ilgisinin,  bilgisinin ve haberinin  olmadığı ve  geçmişe dönük olarak adına atılmış olan imzanın kendi imzası olmadığı hakkındaki,  BEYAN ve İHBAR DİLEKÇESİ. 

3.İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu ve  28.05.2013 tarihli,  bütün Genel Kredi Sözleşmelerinin silinerek sonradan yeniden yazılmış olduğu, suç senedinin  Genel Kredi Sözleşmelerini hazırlamış olan Turkıshbank A.Ş. yetkilisinin düzenlemiş olduğu ve silindikten sonra yeniden geçmişe dönük olarak yazılmış  olan sözleşmelerin sonradan bu sözleşmeleri hazırlamış olan ve sözleşme döneminde yetkili olmayan Semra Oktayoğlu’nun imzalamış olduğu hakkında, ‘’UZMANLIK RAPORU’’.

4.Uzman Bilirkişi Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan 24.07.2013 tarihli ve  4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3′ündeki eşim Sevil Güney adına atılmış imzaların takliden atılmış olduğu, Geçmişe dönük olarak atılmış olan Müdür Ali Baba Şanlı’nın imzasının beyan dilekçesinde de ifade etmiş olduğu gibi takli’den atılmış olduğu hakkındaki, ‘’MÜTALAA BEYANI’’.

5.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Kapatılan Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı)’nın 2010/48802 sayılı dosyasında bulunan 16.05.2011 tarihli ‘’MALİ BİLİRKİŞİ RAPORU’’ ile, sayısı 3 adet ve toplamları 3.100.000.00TL olarak tespit edilen Genel Kredi Sözleşmeleri’nin, İstanbul 15.asliye Ticaret Mahkemesinden res’en alınmış olan sözleşmelerde yapılan incelemelerle de sabit olduğu gibi, silinip yeniden yazılırken sayılarının da  arttırılarak 4 adet’e ve toplamlarının 5.200.000.00TL’ sına  çıkarılmış olduğunun tespit edilmesi.

6.KYO kararı verildikten sonra Şüpheli SEMRA OKTAYOĞLU hakkında, şikayet konusu senedi banka resmi defterlerine kayıt yapmamak suretiyle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 156.maddesine  muhalefet suçundan İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 30.12.2013 tarih ve 2012/30 E. Sayılı kararı ile vermiş olduğu, 10 AY HAPİS kararı .

Savcı Ercan Devrim’in 1.5 yıl beklettikten ve hiçbir  CEZA dosyasında bulunamayacak sayıdaki DELİL çokluğuna rağmen, sözde kanun gereği ceza davasının açılabilmesi için göndermiş olduğu fakat içeriğinin ne olduğu dahi anlaşılamayan bu sözde talep dilekçesine karşılık, Bakırköy 7.Ağır Ceza Mahkemesi, ne hakkında olduğu dahi anlaşılamayan talebin kabul edilmemesi kararını vermiştir.

Sanık avukatlarının, bizleri küçük düşürmeye çalışan ifadelerinin dayanağı olan şikayetlerimiz ve   hak arama çabalarımız,  5.5 yıldır sürdürmeye çalıştığımız Hak ve Hukuk mücadelesinin doğal akışı içinde yaşadığımız sıkıntılar ve hatalı kararlarla  ilgili  sorumluların cezalandırılması için Yasal haklarımızın kullanılmasını zorunlu hale getirmesinin neticesidir.

Memleketimizde pek de alışık olunmayan durum da budur.

Bu nedenle de Savcı Ercan Devrim’i de HSYK’ya şikayet ederek yapılan hatanın cezalandırılmasını talebimiz nedeni ile yasal hakkımızı  kullanmış olmamızın sorgulanamaması gerekir.

Eğer tartışılması gerekirse dosya açılır, incelenir ve varsa hatalı tespitlerimiz rahatlıkla  tartışılabilir. Örneğin Kriminal Raporlarla doğru olduğu tespit edilmiş olan bütün  iddialarımıza ait bütün  belgelerin yeniden incelenmesi sağlanabilir. Bu incelemeler yurt dışında yaptırılarak yazı ve belgelerin yaşları dahi tespit edilebilir.

Bu tartışma, inceleme ve belki de Yargılamanın, Televizyon kanalları dahil olmak üzere KAMU’ya açık olarak yapılması ise en büyük dileğimizdir.

3. SANIKLARIN YALAN BEYAN VE İFADELERİ:

Yıllardan beri Mahkemelere ve Savcılık Makamları’na vermiş olduğumuz dilekçe ve beyanlarımızda ASLA  YALAN’A BAŞVURMADIK.

 Almış olduğumuz dini ve milli terbiyenin gereği budur.

Eğer ben yalan söylemiş olsaydım, sayın Mahkemenizde görülmekte olan Ceza davası ile ilgili şikayetimde, sanık Günay Yılmaz ile sanık Yalım Şentürk’ü ayırmadan, her ikisinin de beni ölümle tehdit etmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim.

Bu nedenledir ki, sanıklardan Günay Yılmaz,  yargılamanın ilk duruşmasındaki ifadesine, ‘’Bildiğiniz gibi ben ölümle tehdit suçlaması ile burada bulunmuyorum…’’ diyerek kendisini diğer sanık Yalım Şentürk’ten ayırarak ve aslında işlenmiş olan bütün suçu da ikrar ederek başlayabilmiştir.

Halbuki sanık Yalım Şentürk’ün ölümle tehdit etmesini  azmettiren ve sonra da kenara çekilmeye çalışan sanık Günay Yılmaz’dır.

Sanık Günay Yılmaz’ın bu tehditleri, yine avukatı olduğu Turkısh Yatırım A.Ş.’nin Bursa’da onlarca vatandaşın birikimlerini dolandırmış olduğu ve bu nedenle de, Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılmakta olan yargılamanın  dosyalarında da görülebilir.

Yargılama dosyası ve şikayetler incelendiği zaman  müşterilerin birikimlerinin,   benim ancak yıllar sonra ortaya çıkarabilmiş olduğum gibi, sahte ve tahrif edilmiş belge ve evraklarla nasıl dolandırıldığı açık olarak görülebilir. Ve sanık Günay Yılmaz  ise, bu suç organizasyonun yine en önemli bir kollarından biridir. Bunun göstergesi ise banka ile sözde ilişkisi kesilmiş olmasına rağmen yetkili olarak takip etmekte olduğu davalardır. Aşağıda Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi 2013/114 sayılı Dosyasında olduğu gibi,

Sanık Beytullah’dan soruldu: Beni ne Tevfik Kaya ne de başka hiçbir müşteri tehdit etmedi, ben yurtdışına kaçtıktan sonra bizzat Tevfik Kaya benim vodofone hattımdan arayıp Türkiye’ye gelmemi teslim olmamı, adalete güvenmemi istedi, ben Türkiye’ye geldikten sonra Gönlü Ferah otelde bankanın ve yatırım Aş’nin müfettişleri banka vekili Av.Günay Bey ve banka genel müdür yardımcımız Şevket Bey’in huzurunda “sen banka müşterilerinden Tevfik Kaya, Engin Şenocak, Ahmet Sarı, Talat Hacı Salihoğlu ya da Salioğulları tarafından bana işlem yap Beytullah, bana para kazandır Beytullah diye zorlaması ve dayatmasıyla işlem yaptığımı zorlamamı söylemem halinde beni ve arkadaşlarımı kurtaracaklarını söylediler, ancak ben bir kez hata yaptım, ikinci kez hata yapmak istemedim, bu şekilde beyanda bulunmadım, söylediğimi gibi müşterilerden bana herhangi bir tehdit ve zorlama olmamıştır. Ayrıca konuşma sırasında ses kayıt cihazı koydular ve bunun kayda alınmasını muvafakat edip etmediğni sordular, ben de ediyorum dedim, ancak kayıt yaparken bankanın lehine olanları kaydettiler, aleyhe olanları kaydetmediler, masaya vurup söyleyeceksin diye kötü davrandılar, banka zarar ne kadar çok olsa da minimize edecek şekilde en az ne kadar zararla bunu karşılayabilecek şekilde bana baskı yapmışlardır, dedi. (Ek.3)

Yukarıda ifade etmiş olduğumuz  tahrifat ve sahtecilikleri kapsayan bütün deliller  2012/56863 sayılı dosyada mevcut olduğu gibi ilgili bütün Mahkeme dosyalarına da sunulmuştur.

Turkıshbank A.Ş ve avukatlarının YALAN söylemek   yerine asıl yapmaları gereken,  bu delillerin doğru olmadığına itirazla, yeniden Kriminal incelemelerin yapılmasının sağlanmasını istemek olmalıdır. Fakat Turkıshbank A.Ş. ve avukatları yıllardan beri bu belgelerin Kriminal incelemelerinin yapılmasını önleyebilmek için, sistemli olarak olarak belgelerin teslim edilmesinden kaçınmışlardır. Ve hatta,  Bilirkişi incelemesi  yapılmaması için  Savcılık Makamını dahi  üstü örtülü olarak  tehdit  edebilmişlerdir.  

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’   (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

Belgelerin üzerlerindeki yazıların, yaşları da dahil olmak üzere Kriminal incelemelerinin A.B.D’de yapılması talebimize karşı ise,

‘’ Şikayet eden borçlunun bu beyanlarından sonra kriminolojik incelemenin ABD’de yapılması talebine hiçbir şekilde muvafakat vermiyoruz.’’

Beyanı ile karşı çıkmışlardır ama  Atalar sözüdür, ’’YARASI OLAN GOCUNUR.’’ ve yine Atalar sözüdür ‘’GERÇEĞİN EN KÖTÜ ÖZELLİLİĞİ, ENİNDE SONUNDA BİR GÜN ORTAYA ÇIKMASIDIR.’’

Hakkında Ceza Soruşturması yürütülen Turkıshbank A.Ş. yetkilileri’nin   avukatları tarafından,  şikayete ve soruşturmaya esas belgeler hakkında, nitelikli bir Kriminal inceleme yapılmasına karşı çıkılması, işlemiş oldukları suçlarını ve çıkacak neticeyi iyi bildiklerinden, aslında suçlu olduklarının kendileri tarafından ikrar edilmesinde başka bir şey değildir.

Katılan olarak iştirak etmekte olduğum Ceza davası’ nın konusu; kullanmış olduğumuz ticari kredinin, karşılığında 4 katı tutarında teminat ipoteği vermiş olduğumuz halde ve   bu kredi ile ilgili olarak zamanında ödenmemiş hiçbir devre faizi de olmamasına  rağmen,  kredi hesabımın kat edilmesi ve ileri  sürülen 2.941.545.00 TL borca karşılık da,  ilk 6 ay içinde bankaya nakit olarak 1.558.695.00TL ödenmiş olmasına rağmen,  bütün gayrimenkullerimizin kendi düzenlemiş oldukları suç senedi ile  uygulamış oldukları İcra ve satış işlemleri ile gasp edilmesine karşı yürüttüğümüz Hak ve Hukuk mücadelesi’ne karşılık olarak,  yapılmış HAKARET ve TEHDİTLER’dir.

Kullanılmış olan krediye teminat olarak verilmiş olan gayrimenkullerden  sadece  tek bir tanesinin bütün borcu ödeyecek değerde olmasına rağmen, icra işlemleri ile borcun en az 4 katı değerinde olan bütün gayrimenkullerin gasp edilmesine karşı yürüttüğümüz Hak ve Hukuk mücadelesine karşılık olarak yapılmış HAKARET  ve TEHDİTLERDİR.

Ve, Bankacılık  şemsiyesi altında gizlenmiş olan bu Hak ve Hukuk dışı yaptırımlar, ancak aşağıda ifade etmiş olduğum YALANLARLA gözlerden uzak tutulmaya çalışılmış ve bir ölçüde de, oluşmuş olan önyargılar nedeni ile başarılı olmuşlardır.

Ve bu güne kadar da,  bu söylemleri doğrultusunda ve sözde Hukuk şemsiyesi altında,  sırf amaçları olan bütün mal varlığımızın icra işlemleri ile ele geçirilmesi için, bir önceki dilekçemizde geniş olarak açıklamış olduğumuz ve aşağıda belirtmiş olduğumuz gibi, Savcılık Makamı ve Mahkemeleri YALAN beyan ve ifadelerle etkilemeye devam edebilmişlerdir.

Turkıshbank A.Ş.’nin beyan etmiş olduğu ve sözde kullanmış olduğumuz ve dava konusu olan 2.941.000.00TL tutarındaki kredi borcumuzun teminatı olarak verilmiş olan ve sadece  tek Gayrimenkulümün bütün kredi borcunu karşıladığı ve kredinin yaklaşık 4 katı tutarındaki 12 adet Gayrimenkul ipoteği varken ve bu krediler ile ilgili ödenmemiş tek bir devre faizi bulunmazken, kredi sözleşmeleri sırasında teminat olarak almış oldukları ve sadece imzaları atılmış boş senedin, bilgimiz dışında ve Genel Kredi Sözleşmelerini doldurmuş olan banka yetkilisi tarafından doldurulmak sureti ile yapılmış olan icra işlemleri ile ilgili olarak Sanık Günay Yılmaz’ın, 31.Aralık 2008 tarihindeki talebi ile yine 31.Aralık.2008 tarihinde verilmiş olan İHTİYATİ HACİZ  kararının özeti aşağıdadır.

İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi

Talep tarihi                                          : 31.12.2008

Karar tarihi                                          : 31.12.2008

Esas no                                                : 2008/2470 D.İş.

Karar no                                               : 2008/2470

Alacak miktarı                                      : 3.700.000. YTL

Haciz olunacak şeyler : Borçlunun ve Borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları.

Bu sırada, Bankanın kullanılmış olduğunu ileri sürdüğü kredi tutarı 2.941.000.00TL olup,   kredinin teminatı olarak  bankaya ipotek edilmiş olan gayrimenkullerin toplam değeri ise, banka kayıtlarına göre 10.100.000.00 TL, piyasa değerlerine göre ise 12.000.000.00TL ‘dir.

Durum böyle olduğu halde, banka ve sanık avukatlar, sözleşmelere aykırı ve usulsüz olarak talep etmiş oldukları kredi alacaklarını,  ipotek işlemleri ile değil,  baskın şeklinde ve en kısa zamanda tahsil edebilmek için,  kendi düzenlemiş oldukları suç senedi ile uygulamış oldukları İcra işlemlerini kullanmışlardır. Çok daha önemli olarak  ise,  eğer varsa,  ipotek edilmemiş başka gayrimenkullerin üzerine de haciz işlemi yapılmaya  çalışılarak  bütün mal varlığımızın elde edilmesine  çalışmışlardır. Bu da zaten aşağıda ifade edeceğimiz irtifak tapulu olan tek gayrimenkuldür.

Bu işlemler bir İNFAZ’ dır.   

Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk,  Turkıshbank A.Ş. adına almış oldukları bu İHTİYATİ TEDBİR kararı ile; zaten tamamı bankaya ipotek edilmiş olan ve kullanılmış olan kredinin 4 katı tutarındaki değeri olan bütün gayrimenkullerin, suç senedi ile oluşturulmuş İcra işlemleri ile satışa çıkarılarak, İcra satışları ile ‘’Ben zaten icradan alacağımı söyledim. Sizden almak yerine icradan alırım. Sanık avukat  Yalım Şentürk’’değerlerinin yarı fiyatının altında elde edilmesinin ve daha sonra bunların ayrıca haricen satılarak sözde kanunlara uygun görünen karlarının misli ile üzerinde olan ve vergisi de olmayan bir kanun dışı kazancın alt yapısını oluştururken, dayanakları daima YALAN olmuştur.

Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan sanıkların, Mahkeme ve Soruşturma dosyalarında bulunan ve yıllardan beri rahatlıkla kullanmış olduğu ve dosyalardaki belgelerin incelenmesi ile dahi kolaylıkla ortaya çıkarılabilecek YALAN beyan ve ifadeler’ in bir kısmı aşağıdadır.

1.Şikayete konu senet borçlu tarafından bir ödeme belgesi olarak verildiği için ve vadesinin yakın olması nedeni ile kayda alınmadığı öğrenilmiştir.’’ (Avukat Günay Yılmaz, Avukat Yalım Şentürk 09.06.2011 2010/48802 Soruşturma dosyası)

2.‘’Kredili firma ile kefillerinin gönderilen hesap kat ihtarnamesine rağmen verilen 8 günlük süre içersinde ihbarname içeriğinde talep edilen 3.567.236.48 TL ödenmediğinden…’’ (Avukat Günay Yılmaz, Avukat Yalım Şentürk.  Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı  Soruşturma dosyası 07.07.2011)

3.‘’…kredi borcunun 25.12.2008 tarihinde ödeneceği beyan edilmiş ve bu tarihli bir bono tanzim edilerek müvekkil bankaya kredi borcunun ödenmesi amacı ile verilmiştir. Ancak bu bononun ödenmemesinden sonra Beyoğlu 17.Noterliği’nin 31.12.2008 tarih ve 32706 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesaplar kat edilmiştir. Hesap kat ihtarnameleri şirket tarafından 06.01.2009 tarihinde ve davalılarca 21.01.2009 tarihinde tebliğ alınmış olmasına rağmen verilen 8 günlük süre içersinde ödenememiş ve borçluların tamamı temerrüde düşmüştür.’’

4.’’Hesabın kat edildiği tarihte kredi kullandırılan firma ve müşterek borçlu ve müteselsil kefilleri olan davalılar hakkında bir çok icra takibi açıldığı, tüm menkul ve gayrimenkul mallarına haciz konulduğu, davalıların adreslerini terk ederek menkul mallarını kaçırdığı ve son aylara ilişkin faiz ve ana para ödemelerini yapmadığı görülmüş olup bu nedenle hesabın kat edilmesi zorunluluğu doğmuştur.’’

5.’’Davalılar sürekli olarak Yargı mercilerini yanıltmak amacı ile senaryolar üretmekte olup, borçlarını ödememek ve müvekkil banka tarafından açılan takipleri sürüncemede bırakmak amacı ile Adli Merciler nezdinde gerçek dışı beyanlarda bulunmaktan çekinmemektedirler. Davalılar kötü niyetli olarak icra takibine itiraz etmişlerdir. Buradaki tek amaçları takibi geciktirmek ve müvekkil bankanın alacağının sürüncemede bırakılmak istediklerinden ibarettir. Bu güne kadar kredi borcunun ödenmesi için hiçbir yaklaşımda bulunmadıkları gibi, tahsilini zorlaştırmak için her türlü yolu denemektedirler.’’

6. ‘’İcra takibine konu bono bizzat davacı borçlu tarafından müvekkil bankaya getirilerek ibraz edilmiştir. O nedenle bu mahiyetteki iddiaları tamamen gerçek dışı olup bir senaryodan öteye gitmemektedir.

7.‘’ …Söz konusu bono kredi borcunun ödenmesinin temini amacı ile  müvekkil bankaya teslim edilmiştir. Zaten bu bononun ödenmemesinden sonra kredi hesabı kat edilerek haklarında icra takibi yapılması zorunluluğu doğmuştur.

8.‘’ Şikayete konu bononun Banka yetkilileri tarafından doldurulduğu iddiası gerçek dışı bir iddiadır. Yine şikayetçinin bononun düzenlendiği tarih tarihte yani yani 04.12.2008 tarihinde banka ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığı hususu da gerçek dışı olup haksız bir iddiadan ileri gitmemektedir. Şikayetçi olan firma 26.04.2007 tarihinde ilk Genel Kredi Sözleşmesini imzalamış, sonrasında ise 19.07.2007,21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihinde diğer Genel Kredi Sözleşmelerini imzalamıştır. Kısacası şikayetçinin sözü geçen 04.12.2008 tarihinde müvekkil banka ile bir ilişkide bulunduğu açıkça görülebilmektedir.

9.Şikayetçi yazı formatının farklı olmasını bahane ederek kendine bir menfaat elde etmeye çalışmaktadır. Oysaki senedin kendi personelince veya bir yakını tarafından tanzim edilebileceği gerçektir. Kaldı ki şirket  yöneticisinin bu mahiyette senedi tanzim ettiği istisna olarak görülen bir durumdur. Genelde mali işlerden sorumlu muhasebecisinin veya personelin senedi tanzim ettiği bir senedi  yönetici ve yetkilisine imza ettirmesi genel bir uygulamadır. Aksinin kabul edilmesi son derece haksız durumların ortaya çıkmasına sebebiyet verecek bir mahiyettedir.’’

Yalım Şentürk tarafından yukarıda verilmiş olan dilekçe beyanı doğrultusunda, Turkıshbank A.Ş.nin diğer bir avukatı olan Sümer Altay da aynı dosyaya aşağıdaki beyana haiz dilekçeyi vermiştir.

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’ (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

10.‘’ Şikayetçi, ekte bulunan tapu kayıtlarından görüleceği üzere 50’den fazla kişiye olan borcunu ödemeyerek birçok kurum ve şahsı mağdur etmiştir.’’

11.‘’…Şikayetçi kendisi hakkında icra takibi başlatan alacaklılarını itirazlar ve Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde yaptığı şikayetlerle  yıldırmak ve borcun ödenmesini sürüncemede bırakmak çabası içindedir. Sayın Başsavcılığınıza yapmış olduğu şikayet de bu amacı taşımaktadır. Şikayetçi, onlarca şahıs ve şirkete borçlanıp, sonra da borçlarını ödememek ve ödemeyi geciktirmek için kendisine menfaat temin etmeye çalışmaktadır.’’

12.‘’…Şikayetçinin bir tefeci gibi İcra işlemlerine devam edildiği suçlaması öncelikle Bankacılık Kanunu hükümlerine göre bir suç mahiyetinde olup Sayın Savcılığınız nezdinde suç ihbarında bulunuyoruz. Müvekkil bankanın, alacağını tahsil etmek üzere, özellikle bir dolandırma kastı içersinde bulunan ve en az 50 şahsa borcunu ödemeyerek bu insanları mağdur eden şahsın üzerine hukuki yollardan gidilerek icrai işlemlere davam etmesi son derece doğal bir hakkı niteliğindedir.

13.‘’ Yapılan şikayete bakıldığında iddia edilen husus bononun boş bırakılan kısımlarının müvekkil banka tarafından doldurulduğu ve bu nedenle de bir suç oluştuğu hususudur.’’

14.‘’ Şikayete konu senedin taraflar arasındaki sözleşme ve ilişkiye aykırı olduğu hususu tespit edilmeden yani suç unsurunun oluşup oluşmadığı belirlenmeden, senet üzerindeki yazıların kime ait olduğunun araştırılmasına girilmesi, usul ve yasa hükümlerine açıkca aykırıdır.’’

15.‘’ Şikayete konu senet borçlu tarafından bir ödeme belgesi olarak verildiği için ve vadesinin yakın olması nedeni ile kayıda alınmadığı öğrenilmiştir.’’

16.‘’ Senedin diğer bölümlerinin kimler tarafından doldurtulduğu tarafımızca bilinmemekte olup bu hususun tarafımızca da bilinmesine de gerek bulunmamaktadır.’’

17. ‘’Borçlunun bu iddiaları son derece samiyetsiz olup (samimiyetsiz) ‘’yavuz hırsız ev  sahibini bastırır’’ deyimini kullanmaya çalışmaktadır. Öncelikle karşı tarafın sunmuş olduğu evraklara balkıdığında (bakıldığında) şikayet eden Adil Altay Güney onlarca çek ve senet düzenleyerek 60’dan fazla kişiden mal ve para almış ve mükellefiyetlerini yerine getirmeyerek bu özel ve tüzel kişileri mağdur duruma düşürmüştür.  Hakkında onlarca takip açılmış olmasına rağmen bu şahıs borçlarını ödemek yerine ‘’yavuz hırsız ev sahibini bastırır’’ deyimini bizzat kullanarak üste çıkmaya çalışmakta, bizzat kendisinin verdiği çek ve senetlere itiraz etmektedir.’’

18. ‘’ Şikayet eden borçlunun bu beyanlarından sonra kriminolojik incelemenin ABD’de yapılması talebine hiçbir şekilde muvafakat vermiyoruz.’’

19.‘’…kredi faizleri ile taksitlerini ödeyememesi nedeni ile…ihtarnamesi ile hesapları kat edilmiştir.’’

20. ‘’Kredili firma ile kefillerinin gönderilen hesap kat ihtarnamesine rağmen verilen 8 günlük süre içersinde ihbarname içeriğinde talep edilen 3.567.236.48 TL ödenmediğinden, firma ve kefilleri hakkında …25.12.2008 vadeli 3.700.000.TL tutarlı bono üzerinden, 12.01.2009 tarihi itibarı ile…kambiyo hükmümde icra takibi açılmış ve ayrıca Genel Kredi Sözleşmesi üzerinden ilamsız takip açılmıştır.’’

21.‘’Şüpheli Adil Altay Güney kredi taksitleri ile tanzim ettiği senetler ve keşide ettiği çekleri ödemeyerek müvekkil bankayı mağdur etmiştir. Ayrıca adresini değiştirip tüm menkul mallarını kaçırarak yapılacak tahsilatların geciktirilmesini temin amacı ile son derece kötü niyetli hareket etmektedir.’’

22.Sanık avukatların, Genel Kredi Sözleşmelerinde, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından tespit edilmiş olan silinme, tahrifat ve yeniden yazmaların banka tarafından değil de, sözde benim tarafımdan yapıldığı ve bu nedenle de hakkımda Ceza Davası açılması taleplerine dair İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş oldukları 01.07.2013 tarihli  ve 2013/42455 sayılı dilekçelerinde de YALAN söyledikleri ortaya çıkarılmıştır.

Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, Kriminal incelemelerinin yapılması için Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/48802 sayılı dosyasına vermiş oldukları dilekçe ve ekleri ile de ayrıca yıllar önceden PLANLANMIŞ BİR ŞEKİLDE suç işlemiş oldukları ortaya çıkarılmıştır.

Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün yıllardan beri farkında olmadığımız bir şekilde, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, tahrif edilmiş belgelerle, aynı belgeyi, fotokopi ile çoğaltarak, değişik belge vermiş gibi aldattığı, dolandırdığı ve resmi evrakta sahtecilik yaptığı anlaşılmıştır.

Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmüş olan 2010/48802 sayılı Soruşturma dosyasında, Savcılık Makamının talimatı ile yapılmış olan ‘’KRİMİNAL’’ raporda, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından incelenmiş olan Sözleşme sayfaları aşağıdadır.

                                                       1.   2 Adet              28.04.2008 tarihli     2.000.000.YTL

2.   2 Adet              26.04.2007 tarihli         600.000.YTL

 Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk tarafından, Mali bilirkişi raporu ile 3 adet olarak tespit etmiş olan Genel Kredi Sözleşmesi sayısının, 4 adet olarak kayıtlara geçirilebilmesi için; 28.04.2008 tarihli 2.000.000.00YTL ve 26.04.2007 tarihli 600.000.00YTL tutarlı 2 adet Genel Kredi Sözleşmesi’nin imza sayfa fotokopileri, birer adet ilave fotokopi ile arttırılarak 4 adet ayrı Sözleşme gibi, kriminal inceleme  için Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilmiştir.

Ve böylece, 2 adet Sözleşmenin imza sayfası, her biri  2 suret yapılarak ve sanki 4 adet ayrı sözleşme sayfası gibi Savcılık makamına verilmiş ve İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü’ne gönderilmesi sağlanarak, sanki 4 adet Genel Kredi Sözleşmesi incelenmiş gibi ‘’Tutanaklara’’ geçirilmesi sağlanmıştır.

Bu konu ile ilgili yalan ve sahtekarlıkla ilgili olarak da, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sanıklar aleyhine açılmış olan Soruşturma C.M.2013/20727 numara ile devam etmektedir.

4.SANIKLARIN MÜVEKKİLİ OLAN TURKISHBANK A.Ş.’NİN YURT DIŞI FAALİYETLERİ ve ALMIŞ OLDUĞU CEZALAR:

  1. Sanıkları müvekkili ve yapmış olduğu Hak ve Hukuk dışı uygulama ve yaptırımlar nedeni ile 66 aydır Hak ve Hukuk mücadelesi yapmaya çalıştığım Turkıshbank A.Ş.’e, İngilterenin bankacılık otoritesi olan FSA U.K.’dan, ‘’Para aklamaya karşı yapılan düzenlemelerde taşıdığı riskler’’ nedeni ile 294.000 Sterlin CEZA verilmiştir. (Ek.4)
  2. Yine bunun dışında ayrıca, İngiltere ve KKTC’de faaliyet gösteren Turkıshbank, ‘’KARA PARA’’ damgası yemekten, ……………adlı çalışanının bir cinayete karışması ile sıyrılmış olduğu bültenlerde yer aldı. (Ek.5)

5.SONUÇ ve TALEBİMİZ:

Yukarıda genel olarak ve özellikle de özet olarak ifade etmeye çalışmış olduğum gibi, sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün Sayın Mahkemenizde yargılanmalarına neden olan ÖLÜM TEHDİDİ VE HAKARET, müvekkili oldukları Turkıshbank A.Ş. ile 6. Yılının ortasına gelmiş olduğumuz ve artık KAMU’ya  mal olmuş olan HAK ve HUKUK mücadelesinin, kendi beyanları ile ifade etmiş oldukları gibi, bankaya ve kendilerine vermiş olduğu rahatsızlığın neticesidir.

Sanık avukatların bu konudaki beyanları açıktır.

‘’Müvekkil banka için artık bu durum çekilmez hale gelmiştir. Şüphelinin bu eylemleri müvekkil bankanın yöneticilerini de rahatsızlık vermekte olup, müvekkil banka yöneticileri de mağdur duruma düşmüştür…’’

 Sanık avukatların 24.09.2013 tarihinde, YARGITAY 12.Hukuk Dairesinin 2013/29918 Karar Numarası ile iptal etmiş olduğu, şirketimize ait gayrimenkullerimizin satışları sırasında yapmış oldukları  TEHDİT ve HAKARET’e rağmen devam ettirmiş olduğumuz Hukuk süreci ve yürütülen Soruşturması neticesinde,

Turkıshbank A.Ş.’nin yetkili ve avukatlarının inkar, yalan ve engellemelerine rağmen, bütün iddialarımız Kriminal Raporlarla doğrulanmış ve yukarıda açıklaması yapılmış olan  bütün Hukuk dışı işlemlerle tahrifat ve sahtecilikler, bütün engellemeler ve tehditlere  rağmen somut delillerle kesin olarak tespit edilerek ortaya çıkarılmıştır.  

Yukarıda, soruşturmanın başından itibaren verilmiş olan ifade ve beyanlarla açıklamaya  çalıştığımız gibi, CEZA DAVASI, özellikle bir bankanın avukatlarının sanık olduğu, sebep ve sonuçları sıra ile takip edildiği takdirde,  neticede HAKARET ve ÖLÜMLE TEHDİT aşamasına gelebilen bir cüretkarlığın ve buna bağlı Hukuk dışılığın mercek altına alınmasının gerektiği,  bireysel olmaktan uzak ve bağlantıları çok geniş  bir CEZA DAVASIDIR.

Bu suçun temelinde ise sanık avukatların işvereni olan müvekkil banka Turkıshbank A.Ş.’nin yönetim Kurulu Başkanı olan Hakan Börteçene’nin, soruşturma savcısı Sayın Ercan Devrim’in ‘’…sair kötülük, tehdit…’’ olarak değerlendirildiği TEHDİT yatmaktadır.

 ‘’Eğer dediklerimizi yapmazsan, hayatı sana zehir ederiz.’’

Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmekte olan DOLANDIRICILIK davasının yanında, Turkıshbank UK’ya, KARA PARA AKLAMA nedeni ile İNGİLTERE’de verilmiş olan ceza (Ek.4) ile Turkıshbank UK.’nın, ‘’KARA PARA’’ damgası yemekten ‘’CİNAYET’’ ile nasıl kurtulduğu (Ek.5)  Sayın Mahkemenizin özellikle göz önüne alarak değerlendirmesi gereken konulardır.

Gerek kurmuş olduğumuz ‘’BANKA MAĞDURLARI PLATFORMU’’, gerekse yayınlamakta olduğum İnternet sitesi ve basıma hazırladığım ‘’FİNANSAL TERÖR ve BANKA’’  isimli belgesel kitabım nedeni ile beni arayan ve şu anda Turkıshbank A.Ş. ile Mahkeme sürecinde olan bazı müştekiler ise açıkça emniyet endişesi  ile isim vermekten kaçınmaktadırlar.

İngiltere’de olduğu gibi, Türkiye’de de işlenmesine müsaade edilen ve kurbanı olabileceğim bir cinayet ise, Turkıshbank A.Ş.’yi ‘’…çekilmez bir durum haline gelen…’’ Soruşturma dosyalarından kurtarabilecektir.(‘’En iyi terzilerin ellerinden çıkan elbiseler giyer, yasal bir iş sahibi olur ve topluma yararlı birer vatandaş rolüne bürünürler. Zor durumda olanlara borç para verirler. Bu adamlar örnek birer vatandaş görümündedirler. Ama bu görünümün altında bir KAN GÖLÜ yatmaktadır. John Perkings, ‘’Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabından.’’)

Bütün bu bağlantılarla ilgili  bilgi akışı ve araştırmalarımız devam etmekte olup, yeni beyan ve delillerimiz ileride, ayrıca Sayın Mahkemenize bildirilecektir.

Turkıshbank A.Ş.’nin avukatları olan Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün hakaret ve tehditleri, kendi başına münferit bir eylem değil; alışılmışın dışında olarak, yıllardır banka ile yapmakta olduğumuz Hak ve Hukuk mücadelesinin, Banka üst yönetici ve yetkililerine vermiş olduğu rahatsızlığın neticesidir. Aslında, en üst yöneticilerinden birinin ifadesi ile, Yasaların değil insanların yönettiği bir bankanın, doğal olarak, Hukuk ve etik dışı yaptırımlarını  yöneten ve yapan  Avukatları olan sanıklar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, uzun yıllar boyunca vermiş oldukları dilekçelere ve beyanlara  bakıldığında ise, yapılan bu sözde hukuki işlemlerin dışında, beni ve ailemi yok edilmesi gereken bir hasım olarak gördükleri açık olarak ortaya çıkmıştır.

Bu nedenlerle,

1. Hak ve Hukuk dışı işlemlerle gasp edilmiş olan Aile varlığımızın yarısının sahibi, icra işlemlerinin diğer muhatabı ve  4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ünde imzaları sahte olarak atılmış olan ve bir eş olarak sanık Günay Yılmaz’ın tehditlerinin de muhatabı olan ve   inanılmaz üzüntüleri göğüslemeye çalışan eşim Sevil Güney’in yaşadıklarının da, Sayın Mahkemece dinlenilmesi gerekir.

Bu nedenle, 17.12.2013 tarihli duruşmada talep etmiş olmamıza rağmen, şahit olarak dinlenilmemesine karar verilen eşim Sevil Güney’in, karardan dönülerek dinlenilmesine karar verilmesine,

 2. Talep ve delillerimizin doğrultusunda, Soruşturmanın genişletilmesine,

3. MÜTALAA BEYANI ile tespit edilmesi gereken hususlarla ilgili çalışmaların yapılabilmesi ve üzerinde inceleme yapılabilmesi  için, kamera görüntülerinden oluşmuş karelerin fotoğraf haline getirilerek bir kopyasının tarafımıza teslim edilmesine,

4. Kamera kayıtları üzerinde yapmış olduğumuz ve Sayın Mahkeme dosyasına sunmuş olduğumuz tespitler doğrultusunda, kamera kayıtları ile ilgili Bilirkişi Raporu alınabilmesi için, kayıtların Bilirkişi’ye gönderilmesine,

5Soruşturmanın esas konularından olan, sanık avukat Yalım Şentürk’ün ölüm tehdidi sırasında söylemiş olduğu ‘’Sen benim bankadan evvel müvekkilimin kim olduğunu biliyor musun?’’ söylemindeki önceki müvekkilinin kim olduğunun tespit edilmesini,

6. Sanık avukat Günay Yılmaz’ın, gayrimenkul satışları sırasında gerek Turkıshbank A.Ş. ve gerekse Turkısh Faktoring A.Ş  adına, nakit alarak ve kendi banka hesabına yatırılarak tahsil etmiş olduğu  paralarla ilgili kendi banka hesabının ekstresini , makbuzunu ve bu ödemelerle ilgili olarak  Turkıshbank A.Ş. ve Turkısh Faktoring A.Ş.’ye yatırmış olduğu paraların resmi dekont ve belgelerin istenmesini,

7. Sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün müvekkilleri olan Turkısh Faktoring A.Ş.’nin,  Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti’nin borcu ve yapılmış ödemelerle  ilgili tasdikli ekstrenin istenmesini,

8. Sanık avukat Günay Yılmaz’ın 17.12.2013 tarihli duruşmada, ifadesinin hemen başında, Sayın Mahkeme’ye hitaben ve telaşla, kendi suçunun ölümle TEHDİT değil, HAKARET olduğunu için sanık olduğunu ifade ederek söze başlaması ile,  kendisini hemen yargılamanın başında diğer sanık Yalım Şentürk ‘den ayırmaya çalışmış olması, işlemiş oldukları suçların açık bir itirafı olduğu nedeni ile;  sanık Günay Yılmaz’ın suçunun,  ayrıca yardımcısı olarak altında çalışan sanık Yalım Şentürk’ü  ölüm tehdidi suçuna azmettirmekle de değerlendirilmesini,  

Ve,  önümüzdeki duruşmalarda  ayrıca  Avukatlarımın taleplerinin de kabul edilmesi ve Soruşturmanın genişletilmesi ile ilgili talep haklarımın saklı  kalması ile, sanık avukatlar Günay Yılmaz ve Yalım Şentürk’ün, en ağır şekilde cezalandırılmasını Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederim 

ADİL ALTAY GÜNEY

YÜKSEK MÜHENDİS MİMAR

GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞ.LTD.ŞTİ.

1. Turkısh Tatırım A.Ş. mağduru İbrahim Hayat’ın yorum mektubu.

          2. Emekli Başsavcı ve Avukat Reşat Petek’in yorumu.

          3. Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesi duruşma Tutanağından bir bölüm.

          4. Gazete haberi, ’’İngiltere, Turkıshbank UK’ya ceza yazdı.’’

          5. Gazete haberi, ‘’Turkıshbank’ı cinayet kurtardı.

 

GOOGLE, ‘’WORDPRESS GÜNEY KONUT’’ ADİL ALTAY GÜNEY’İN HAK VE HUKUK MÜCADELESİ

www.güneykonut.com.tr

www.kemerormanevleri.com

altaygüney@güneykonut.com.tr

cep telefonu: 0532 212 70 62 – 0533 668 23 73

ZUHURATBABA MUHTAR SOKAK NUMARA 4-1 / 16,                                    BAKIRKÖY – İSTANBUL

İSTANBUL KRİMİNAL POLİS LABORATUVARLARI MÜDÜRLÜĞÜ UZMANLARI OLAN AHMET MESUT MUDU VE ZAFER KIRAN HAKKINDA SUÇ DUYURUSU.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA, İSTANBUL KRİMİNAL POLİS LABORATUVARLARI MÜDÜRLÜĞÜ’ NDE GÖREVLİ UZMAN VE TEKNİSYEN AHMET MESUT MUDU İLE  ZAFER KIRAN HAKKINDA  YAPMIŞ OLDUĞUMUZ  SUÇ DUYURUSU İLE BAŞLATILMIŞ OLAN     2014/62500   NUMARALI SORUŞTURMA KAPSAMINDA,  MEMUR SUÇLARI SORUŞTURMA BÜROSUNDAN  İLGİLİLERE,  08.05.2014 TARİHİNDE,  İFADE VERMEK ÜZERE DAVET YAZISI GÖNDERİLMİŞTİR.

ŞİKAYET DİLEKÇEMİN YAYINLANMASINDA SONRA, AHMET MESUT MUDU ‘NUN,   İSTANBUL KRİMİNAL POLİS LABORATUVARLARINDA YAPMAKTA OLDUĞU GÖREVİNİN YANINDA, AYNI ZAMANDA BİLİRKİŞİ OLARAK,  ÖZEL RAPOR  DA DÜZENLEDİĞİ VE  HAKKINDA ÇOK SAYIDA ŞİKAYETİN BULUNDUĞU BİLDİRİLMİŞTİR.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI MEMUR SUÇLARI BÜROSU TARAFINDAN SAYIN SAVCI HÜSEYİN KAYA İMZASI İLE 08.05.2014 TARİHİNDE  İFADE VERMEK ÜZERE DAVET EDİLMİŞ OLAN AHMET MESUT MUDU İLE ZAFER KIRAN,  SAVCILIK MAKAMININ VERMİŞ OLDUĞU 30 GÜN SÜRE ZARFINDA  İFADE İÇİN GELMEDİKLERİ İÇİN,  HAKLARINDA TEKİT YAZISI ÇIKARILMIŞ VE NİHAYET BUGÜN ALMIŞ OLDUĞUMUZ BİLGİ ÇERÇEVESİNDE  29.07.2014 TARİHİNDE,  SAVCILIK MAKAMINA BAŞVURARAK,  HENÜZ SURETİNİ ALAMADIĞIMIZ İFADELERİNİ VERMİŞLERDİR.

İSTANBUL  KRİMİNAL  POLİS LABORATUVARLARI MÜDÜRLÜĞÜNDE GÖREVLİ OLAN AHMET MESUT MUDU İLE ZAFER KIRAN,  ZAMANINDA GELMEDİKLERİ İÇİN KENDİLERİNE GÖNDERİLMİŞ OLAN TEKİT YAZISI İLE VE ANCAK VE ANCAK  3 AY SONRA İFADE İÇİN SAVCILIK MAKAMINA BAŞVURABİLMİŞLERDİR.

BUGÜN YANİ 15.09.2014 TARİHİNDE,  MAKAMA YAPMIŞ OLDUĞUMUZ BİLGİ MÜRACAATINDA İSE, İLGİLİLER HAKKINDA YAPMIŞ OLDUĞUMUZ ŞİKAYET İLE İLGİLİ OLARAK  ”TAKİPSİZLİK”  KARARI VERİLDİĞİ VE BAŞSAVCI YARDIMCISI OĞUZHAN ATAMTÜRK UYAR’A İMZA  İÇİN GÖNDERİLDİĞİ ÖĞRENİLMİŞTİR.

İYİ  NİYETİNDEN ŞÜPHE ETMEDİĞİMİZ BAŞSAVCI YARDIMCISI OĞUZHAN ATAMTÜRK UYAR İLE YAPMIŞ OLDUĞUMUZ GÖRÜŞMEDE İSE,  SAYIN BAŞSAVCI YARDIMCISININ, ” BU GİBİ ŞİKAYETLERDE AÇIK OLARAK SUÇ GÖRÜLSE DAHİ,  SAVCILARIN,  DEVAM ETMEKTE OLAN DAVALARI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLECEKLERİ  NEDENİ İLE  VE PRENSİP OLARAK TAKİPSİZLİK KARARI VERDİKLERİNİ”  İFADE ETMESİ VE  ‘CEZA DAVASI AÇILABİLMESİ İÇİN İLGİLİ MAHKEME TARAFINDAN SUÇ DUYURUSUNUN YAPILMASININ DAHA DOĞRU OLACAĞINI”  BELİRTMESİ, USUL VE KANUNLARIN  UYGULAMALARINDAKİ  HATA VE EKSİKLİKLERİNİ ORTAYA ÇIKARAN VE SON DERECE ÜZÜCÜ BİR DURUMDUR.

SORUŞTURMA MAKAMI TARAFINDAN,  HATALI VERİLMİŞ BİLİRKİŞİ RAPORLARI  İLE SONUÇLANAN DAVALAR İLE KARŞI TARAFIN MADDİ VE MANEVİ KAYBINI HİÇ DÜŞÜNMEDEN,  Kİ BURADA KAZANAN TURKISHBANK A.Ş. VE GENELLİKLE KAZANAN BANKALARDIR,  SORUŞTURMAYI TAKİPSİZLİK İLE NETİCELENDİREREK,  SUÇ İŞLEYEN MEMURLAR HAKKINDA CEZA DAVA VE DAVALARININ AÇILABİLMESİ İÇİN,  SÜRECİN MAHKEMELERİN TALEBİNE BIRAKILARAK UZATILMASI,  SANIRIM EN AZINDAN HAK,  AMA ASLINDA BİR HUKUK İHLALİ OLMASI GEREKİR.

EĞER UYGULAMA BU ŞEKİLDE YAPILIYORSA,  İLGİLİ KANUN MADDESİNİN  DEĞİŞTİRİLEREK, DEVLET MEMURLARI HAKKINDA YAPILACAK OLAN BİREYSEL  ŞİKAYETLERİN SAVCILIK MAKAMINA YAPILMASININ ÖNLENMESİ  VE  ŞİKAYETİN ANCAK MAHKEMELER KANALI İLE YAPILABİLECEĞİNİN HÜKÜM ALTINA ALINMASI GEREKİR.

AKSİ HALDE, VERİLEN KARARLARIN  USUL VE HUKUK’A AYKIRI OLMA İHTİMALİ İLE BİRLİKTE,  SORUŞTURMA MAKAMI ADALETİN GECİKMESİNİN  SORUMLULUĞUNU DA ÜSTLENMEKTEDİR.

 

 

 

 

 

HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ, O ZAMAN HAKKINIZLA BİRLİKTE ŞEREFİNİZİ DE KAYBEDERSİNİZ

 

 

 

‘’Arz ettiğimiz bu kuralların, bilirkişi incelemeleri ile bertaraf edilerek tersine çevrilmesi, müvekkillerimin ve bankamızın telafi edilemeyecek derecede büyük ve çok ağır bir mağduriyetine sebebiyet verecek vahamettedir.’’     (Turkıshbank A.Ş. Avukat Sümer Altay, 2011)

 

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI                                     02.05.2014

 

Şikayet eden                    :   Adil Altay GÜNEY

                                                      Güney Konut Organize Yapılar ve İnş.Ltd.Şti.

                                                      Zuhuratbaba Muhtar sokak no.4-1/16           Bakırköy-İSTANBUL

Şüpheliler                         :   1. Ahmet Mesut MUDU, UZMAN

                                                       İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü

                                                      2. Zafer KIRAN, TEKNİSYEN

                                                       İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü

 

İsnat edilen suç            :  Görevi kötüye kullanarak yanlış ve yanlı rapor vererek

                                                     yetkili makamları yanıltmak.

 

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI tarafından 21.03.2013 tarihinde  gönderilmiş olan ve Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaatlar Ltd.Şti. adına Turkıshbank A.Ş. tarafından İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne teslim edildikten sonra, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından ilgili Mahkeme’den res’en alınarak, suç senedinin aslı ile birlikte 2012/56863 SORUŞTURMA  Numarası ile  BELGE, EL YAZISI VE İMZA TETKİKİ talebi (Ek.1) ile İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’ne gönderilmiş olan,

1.26.04.2007tarihli    600.000.-TL tutarlı GKS aslı,

2.21.09.2007tarihli 2.000.000.-TL tutarlı GKS aslı,

3.28.04.2008tarihli 2.000.000.-TL tutarlı GKS aslı,

4.19.07.2007tarihli    500.000.-TL tutarlı GKS aslı,

5.25.12.2008düzenleme tarihli 3.700.000.-TL tutarlı suç senedinin aslı,

6.26.04.2007 tarihli GKS’nin Savcılık Makamına verilmiş olan 1. Ve 24.sayfasının fotokopisi.

   23.sayfa eksik ve incelenmemiştir.

  1. 21.09.2007 tarihli GKS’nin Savcılık Makamına verilmiş olan 1,24,26.sayfalarının  fotokopisi.

   23.sayfa eksik ve incelenmemiştir.

8.28.04.2008 tarihli GKS’nin Savcılık Makamına verilmiş olan 24. Sayfasının fotokopisi.

   1.ve 23.sayfa eksik ve incelenmemiştir.

9.26.04.2007 tarihli GKS’nin Savcılık Makamına verilmiş olan 1. ve 24.sayfasının fotokopisi.

   23.sayfa eksik ve incelenmemiştir.

Ve mukayeseye esas Semra Oktayoğlu, Ali Baba Şanlı, Nalan Öztürk ve Sevil Güney’in örnek el yazıları ve imzaları, incelenerek ilgili Kurum tarafından 28.05.2013 tarihli ve Ahmet Zafer Mudu ile Zafer Kıran imzalı  ‘’UZMANLIK RAPORU’’ hazırlanmıştır. (Ek.2)

 1.26.04.2007, 19.07.2007, 28.04.2008 ve 21.08.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi asıllarındaki yazı, rakam ve imzalar üzerinde herhangi bir tahrifat (Silme, fiziksel ve kimyasal, ilave, karalama, kopyalayıp yapıştırma v.b. yapılmış olup olmadığı sorusuna, Kriminal Polis Laboratuarları Müdürlüğünce,

 ‘’Tarafımızdan kırmızı renk kurşun kalemle çerçeve içersine alınan bölümlerdeki halen mevcut el yazılarının, evvelce aynı yerlerdeki (Kurşun kalemle yazılmış) ibarelerin, fiziksel yolla silinmelerinden sonra yazılmış oldukları tespit edilmiştir.’’

 Cevabı verilerek, Genel Kredi Sözleşmelerinde tahrifatın yapılmış olduğu kabul edilmesine rağmen,

 a-    Gerek Ali Baba Şanlı’ nın, 04.02.2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcığı’ na vermiş olduğu yazılı beyan ifadesinde belirtmiş olduğu (Ek.1) ve gerekse zaten fotokopilerden de görülmekte olduğu gibi, hiçbir banka çalışanın kullanmadığı kurşun kalemle yazılan hiçbir yazının da bulunmadığı halde, bu gerçek gizlenmeye ve örtülmeye çalışılmıştır.

 b-    Özellikle Rapor’da ifade edilmiş olduğu gibi, 23.Sayfa olan imza sayfasının kurşun kalemle yazıldıktan sonra ve sadece isimlerin veya ismin boş olarak imzalanmış olduğu konusunda ve bu boşlukların da tarih, miktar ve diğer bütün bilgilerin de sonradan doldurulduğu konusu ortaya çıkarmaktadır ki, bu mümkün değildir ve şüpheliler  bu konudan hiç söz etmemektedir.

 

Aşağıda, kurşun kalemle yazıldıktan sonra imzalandığı belirtilmeye çalışılan  fakat aslında Ali Baba Şanlı’nın kendi dolmakalemi ile ve tükenmez kalemle yazılmış olan sayfa örnekleri görülmektedir.

Burada büyük bir ihmal veya açık bir saptırmaya çalışma vardır.

 Ayrıca 12. Madde’deki,

 ‘’Cumhuriyet Başsavcılığımıza, daha önceden fotokopi olarak teslim edildiği belirtilen ve sonradan Mahkemeye asıllarının verildiği anlaşılan GKS’ ler  ile ilgili olarak,

 a-    Savcılığa fotokopi olarak teslim edilen 28.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin imza sayfası ile, sonradan Mahkeme’ye aslı ibraz edilen Sözleşmenin imza sayfasında, imzaların her iki Belge’de de konum ve karakter olarak ayniyet gösterip göstermediği, yazılar farklı ise söz konusu belge asıllarında, nakil ve/veya montaj yapılmış olup olamayacağı; aynı hususların diğer kredi sözleşmeleri ve 21.09.2007 tarihli GKS’nin Limitinin arttırılmasına ilişkin Sözleşme için de tespiti,

 b-    26.04.2007 tarihli ve 600.000.-TL tutarlı GKS aslının, müteselsil kefil bölümündeki ‘’Adil Altay Güney’’ kısmında ‘’Altay’’ isminin ‘’y’’ harfinde tahrifat olup olmadığı,

 Sorusuna Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğünce, Savcılık Makamı tarafından sadece Maddi delillerle ilgili olarak sorulan soruya,’ İçerik olarak uygunluk gösterip göstermediği’’ yorum sorusu da eklenerek,

 ‘’İnceleme konusu 4 adet Kredi Sözleşmesindeki, yukarıdaki tespit yapılarak, tarafımızdan kırmızı renk kurşun kalemle çerçeve içersine alınan bölümlerdeki el yazıları haricinde kalan el yazılarının, söz konusu sözleşmelere ait sayfa fotokopilerine atfen, Sözleşmenin ilk tanziminde yazılmayıp, mevcut yerlerine sonradan yazılmış oldukları kanaatine varılmıştır.’’

 Tespiti yapılmıştır. Fakat her nedense Raporda, kavram kargaşası yaratmaya çalışılarak,

a-    Kırmızı içine almış oldukları el yazılarının sadece borçlu, kefil ve tarih dışında hiçbir bilgiyi içermediğini ve bunun dışındaki ve özellikle tarih ve borcun tutarı da dahil olmak üzere, bütün bilgilerin daha sonra yazılmış olduğu gizlemeye çalışılmıştır.

b-    Yetkileri olmadığı halde, Savcılık Makamı tarafından sorulmadığı halde, içerik yorumu  ilave edilerek de, tahrifatlar yumuşatılmaya çalışılmıştır.

c-    Savcılık Makamının sormuş olduğu ve imzaların bütün sayfalarda ayniyat göstermesi ile ilgili hiçbir yorum yapılmamış, bu konu özellikle gizlenmeye çalışılmıştır.

 d-    Kurşun kırmızı kalemle çerçeve içine alınmış olan yazıların ise, neler olduğu hakkındaki tespitler ya yapılmamış veya yazılmamıştır.

 

12-b Maddesine verilen cevapta ise, yine Savcılık Makamı tarafından sorulan soru saptırılarak ve (Altay) ve (Güney)’in (y)’ lerinin altından gözüken ve silinti kalıntısı olarak kalmış olan (y) lerden hiç söz edilmeyerek,

 ‘’Bahse konu Kredi Sözleşmesi, sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde, bahse konu ‘’Adil Altay Güney’’ ibareli el yazılarının, evvelce aynı yerdeki kurşun kalemle yazılmış ibarelerin fiziksek yolla silinmelerinden sonra yazılmış olduğu tespit edilmiştir.’’

 Cevabı verilmiştir.

 Aşağıda da görüleceği gibi,

a-    Bu takdirde belge aslındaki (y)’ lerin kuyruklarının normal kurşun kalem silgisi ile silinmeleri gerekir.

b-    Savcılık kopyasında bulunan ve sözde kurşun kalemle yapılmış olan tek ibare olan ‘’Adil Altay Güney’’ dışındaki bütün sayfanın boş olarak imzalanmış olduğu ortaya çıkarılmıştır ve bu durum Sözleşme Hukukuna uygun değildir.

2-  Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşme asıllarındaki İMZALARIN ıslak imza olup olmadığı’’, şeklindeki sorusuna,

‘’26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihli (4) adet Kredi Sözleşmesi aslındaki imzaların ıslak imza olup olmadıkları hususu sorulmakla, bahse konu (4) adet Kredi Sözleşmesi sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde; bahse konu imzalarda kalem ucu presyonuna bağlı olan ve kağıdın dokusunda meydana gelen fulaj izi derinliklerinin mevcut olduğu, ayrıca imzaları oluşturan hatlarda mürekkep akışlarının bulunduğu belirlenmiş ve belirlenen bulgulara atfen inceleme konusu sözleşmelerdeki imzaların, fotokopi/montaj yoluyla husule getirilmeyip, ıslak mürekkepli kalemle husule getirilmiş olduğu sonucuna varılmıştır.’’

 Tespitinin yapılmış olmasına rağmen,

 a-    Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na önceden verilen Genel Kredi Sözleşmelerindeki imzalı sayfaların (1,23,24,26) fotokopileri ile daha sonra asıl olarak teslim alınan Genel Kredi Sözleşmelerindeki aynı sayfaların, üzerinde bulunan imzaların tıpatıp aynı olması ve fizik olarak da bunun mümkün olamayacağı nedeni ile, raporda yapılmış olan tahrifatın kabul edilerek sözde kurşun kalemle yazılmış olan yazıların silinmesine indirgenerek yumuşatılmaya çalışılan fakat ekte örneğini yukarıda  göstermiş olduğumuz  sayfalardaki yazıların kesinlikle kurşun kalem olmadığı, dolma kalem ve tükenmez kalem olduğu gerçeği doğrultusunda yapılmış olan tahrifat nedeni ile,

 a.1- Silinmiş olan yazı ve rakamlar dolmakalem ve tükenmez kalemle yazıldığı için tahrifat ve silinme işlemi büyük ihtimal ile ‘’Kimyasal işlem kullanarak silme’’ yolu ile yapılmıştır.

 a.2- Veya, elle veya gözle tespit edilebilecek tahrifat ve silinme işlemlerinin tespit edilmesinin en azından ilk bakışta güçleştirilebilmesi için, ilk örneklerdeki imzalar kopyalanarak, yeniden sayfa üretilmiştir.

Bu nedenle yapılmış olan değerlendirme ve tespit, eksik, yetersiz ve doğru değildir.

 3.Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’Senet üzerindeki imzaların ıslak imza olup olmadığı,’’ şeklindeki sorusuna,

 ’3.700.000.-YTL meblağlı senet aslındaki imzaların ıslak imza olup olmadıkları hususu sorulmakla, bahse konu senet sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde; bahse konu imzalarda kalem ucu presyonuna bağlı olan ve kağıdın dokusunda meydana gelen fulaj izi derinliklerinin mevcut olduğu, ayrıca imzaları oluşturan hatlarda mürekkep akışlarının bulunduğu belirlenmiş ve belirlenen bulgulara atfen inceleme konusu senetteki imzaların, fotokopi/montaj yoluyla husule getirilmeyip, ıslak mürekkepli kalemle husule getirilmiş oldukları sonucuna varılmıştır.’’

 Ve,

 ‘’3.700.000.-YTL meblağlı senet aslındaki düzenleme tarihi üzerinde tahrifat yapılıp yapılmadığı hususu sorulmakla, bahse konu senet sorulan hususlar doğrultusunda incelenmiş ve neticesinde; bahse konu senedin düzenleme tarihi bölümünde ‘’04/12/…8’’ ibareli el yazılarının mevcut olduğu müşahade edilmiş, ancak bahse konu ibarelerde silinti, kazıntı veya ilave yoluyla tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte herhangi bir bulgu tespit edilememiştir.’’

 Şeklinde cevap verilmiş olmasına rağmen,

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile (Ek.3), İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile tespit edilmiş olan, SUÇ SENEDİ ve Genel Kredi Sözleşmelerindeki fiziksel silinti ve kazıntıların KİMYASAL YOLLA yapılmış olabileceği görüşü ifade edilerek, ancak bu tespitlerin yapılabilmesi için uygun fiziki ortamın temin edilememesine rağmen, SUÇ SENEDİNİN düzenleme tarihinin günler hanesi bölümünde kazıntı, silinti ve tahrifat olduğu, SUÇ SENEDİ üzerindeki düzenleme tarihinde tahrifat yapılmış olduğu ve ayrıca senet dahil bütün Genel Kredi Sözleşmelerinde kimyasal yolla tahrifat yapılmış olabileceği de tespit edilmiştir.

Ayrıca, Uzman Bilirkişi İsmail Özkan bu konu ile ilgili olarak hazırlamış olduğu  24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ Sayfa 8’de,

 ‘’ Son zamanlarda belgelerin kimyasal maddelere maruz bırakılarak matbu basım özelliklerinin ve mürekkepli yazıların zayıflatıldığı, bilahare üzerlerinde daha önce mevcut yazıların fiziksel yöntemle silinmelerini müteakip silinen yerlere tahrifen başka kayıtların yazılabildiği sahtecilik olaylarıyla karşılaşılmaktadır.

 İnceleme konusu senette düzenleme tarihinin ‘’04/12/…8’’ olarak siyah mürekkepli kalemle yazılmış olmasına rağmen günler hanesi onlar basamağının altında mavi mürekkepli kalemle oluşturulmuş ‘’1’’ rakamına benzer bir hattın mevcudiyeti, sadece fiziksel değil, kimyasal silinti yapılıp yapılmadığının araştırılmasını da gerektirebilir.

 Bu ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile, senet üzerinde de tahrifat yapılmış olduğu tespiti yapılarak, araştırmaların genişletilmesi tavsiyesi yapılmıştır.

 

5-Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’Yazımız ekinde gönderilen, 26.04.2007, 19.07.2007 ve 28.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile ‘’Genel Kredi Sözleşmesi limitinin arttırılması’’ başlıklı olup 21.09.2007 tarihli belgedeki Sevil Güney imzalarının adı geçenin eli ürünü olup olmadığı; aynı şekilde, 21.09.2007 tarihli Sözleşmenin 23.sayfasındaki Sevil Güney imzasının ve 19.07.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinin 23.sayfasındaki Sevil Güney imzasının ve son olarak da, 26.04.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 23.sayfasındaki Sevil Güney imzasının adı geçenin eli ürünü olup olmadığı’’,

 Sorusuna,

‘’26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 ve 28.04.2008 tarihli (4) adet kredi sözleşmesi aslındaki Sevil Güney adına atılı bulunan imzaların Sevil Güney isimli şahsın eli mahsulü olup olmadığı hususu sorulmakla, bahse konu Sevil Güney adına atılı bulunan imzalar ile Sevil Güney isimli şahsın mevcut mukayese imzaları karşılıklı olarak incelenmiş ve neticede; inceleme konusu imzalar ile Sevil Güney isimli şahsın mevcut mukayese imzaları arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler yönlerinden uygunluk bulunduğu müşahede edilmekle, bahse konu imzaların Sevil Güney isimli şahsın eli mahsulü olduğu kanaatine varılmıştır.’’

 Cevabı verilmiş olmasına rağmen, Uzman Bilirkişi Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı İsmail Özkan tarafından hazırlanmış olan 24.07.2013 tarihli, ‘’MÜTALAA BEYANI’’ (Ek.3) ile,

Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına ve 15. Asliye Ticaret Mahkemesine sunulmuş olan Genel Kredi Sözleşmelerinin tasdikli fotokopileri üzerinde incelemelerde bulunan Uzman Bilirkişi sayın İsmail ÖZKAN’ ın  24.07.2013  tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ ile yapılmış olan tespitler, Genel Kredi Sözleşmelerindeki tahrifat ve kopyalamanın yanında, 4 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 3’ü olan, 26.04.2007, 19.07.2007, 21.09.2007 tarihli GKS’lerdeki Sevil Güney adına atılı bulunan imzaların ve 21.09.2007 tarihli GKS’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki Sevil Güney adına atfen atılmış olan imzaların, Sevil Güney’in eli ürünü değil, takliden atılmış olduklarını ortaya çıkarılmıştır.

Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’ Sayfa 7,

‘’26.04.2007 tarihli GKS’de, 19.07.2008 tarihli GKS’de, 21.09.2007 tarihli GKS’de ve aynı GKS’nin kredi limitinin arttırılmasına ilişkin sayfasında Sevil Güney adına atılı bulunan imzaların Sevil Güney’in eli ürünü olmadıkları… kanaatine varılmıştır.’’ (Ek.3)

6.  Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’Yazımız ekindeki genel kredi sözleşmelerinin elle doldurulmuş bölümlerini içeren 1.- 23. Ve 24. Sayfalarının ve 21.09.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinin limitinin arttırılması ile ilgili 26.sayfasının ıslak imzalı olup olmadığı’’,

 Sorusuna ise, çok önemli olduğu halde cevap dahi verilmemiştir.

 7.Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun, ‘’21.09.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinin limitinin arttırılması ile ilgili sayfanın sol altında banka adına şube müdürü sıfatı ile atılan imzanın, Ali Baba Şanlı’ nın eli ürünü olup olmadığı’’,

 Sorusu ise, 10. Sıradaki çok önemli soru kavram kargaşası yaratılmak sureti ile cevaplandırılmayarak ve atlanarak 10.sırada,

‘’21.09.2007 tarihli kredi sözleşmesi aslının 26. Sayfasındaki ‘’Turkıshbank A.Ş. Merkez şubesi’’ ibareleri altında atılı bulunan (tarafımızdan kırmızı renk kurşun kalemle çerçeve içersine alınan) imzanın Ali Baba Şanlı isimli şahsın eli mahsulü olup olmadığı hususu sorulmakla, bahse konu imza ile Ali Baba Şanlı isimli şahsın mevcut mukayese imzaları arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler yönlerinden uygunluk bulunduğu müşahade edilmekle, bahse konu imzanın Ali Baba Şanlı isimli şahsın eli mahsulü olduğu kanaatine varılmıştır

 Ali Baba Şanlı’nın Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosuna vermiş olduğu yazılı ifadeden (Ek.4) bir bölüm ve imzası,

 Ali Baba Şanlı’nın 21.09.2007 tarihli sözleşmenin kredi limitinin arttırılması sayfasındaki takliden atılmış olan imzası,

Halbuki, 21.09.2007 tarihli Sözleşme’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki Merkez Şube Müdürü olarak Ali Baba Şanlı adına atılmış olan imzanın, Ali Baba Şanlı’ nın 04.02.2013 tarihinde vermiş olduğu beyan dilekçesinde (Ek.4) de açık olarak belirtmiş olduğu gibi kendisine ait olmadığı ve  takliden  atılmış olduğu açık olarak tespit edilmiştir.

04.02.2007 tarihinde Turkıshbank A.Ş.’nin bahis konusu kredi sürecinin büyük kısmında Merkez şube müdürü görevli iken Mart 2008 tarihinde Bakırköy şubesine müdür olarak atanmış olan Ali Baba Şanlı’ nın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosunda, Sayın Cumhuriyet Savcısı Ercan Devrim’e bizzat vermiş olduğu beyan dilekçesinde (Ek.1), İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinden tasdikli suret olarak almış olduğumuz Genel Kredi Sözleşmelerinin tarih olarak kendi dönemini kapsamış olsa dahi, düzenlenmelerinden haberi olmadığı, bu düzenlemelerin bilgisi dışında yapılmış olduğu ve 21.09.2009 tarihli sözleşmenin limit artışı sayfasındaki kendi imzasına benzetilerek atılmış imzanın kendi imzası olmadığı belirtilmiştir.

 Uzman Bilirkişi İsmail Özkan’ın 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’

 ‘’…21.09.2007 tarihli GKS’nin limitin arttırılmasına ilişkin sayfasında, banka yetkilisi adına atılı bulunan imzalardan sol tarafta atılı bulunan ve Ali Baba Şanlı’ ya izafe edilen imzanın Ali Baba Şanlı’nın eli ürünü olmadığı, kanaatine varılmıştır.’’ (Ek.3)

 

NETİCE VE TALEBİMİZ:

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.03.2013 tarihli ve 2012/56863 Soruşturma numaralı dosyası ile ve dilekçemizin ekinde örneğini sunmuş olduğumuz talep yazısı (Ek.1) doğrultusunda, İNCELEMEYE ESAS ve MUKAYESEYE ESAS belge ve evrakların ADLİ TIP KURUMU’ na gönderilerek,

 

 

  1. Hazırlanmış olan 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’ (Ek.2) ile tespitleri yapılmış olan fiziksek silinti ve tahrifatların, kurşun kalemle yazılmış olan yazıların mı, yoksa mürekkepli kalem veya tükenmez kalemle yazılmış olan yazıların mı silinerek  yapıldığının ve bu silinme sırasında kimyasal işlem yapılıp yapılmadığının yeniden  kriminal inceleme yapılarak açıklığa kavuşturulmasını,

 

  1.  Sevil Güney’in,  ‘’MÜTALAA BEYANI’’ (Ek.3) ile tespit edilmiş olan ve ’26.04.2007 tarihli, 19.07.2008 tarihli, 21.09.2007 tarihli GKS’ lerle, 21.09.2007 tarihli GKS’nin kredi limitinin arttırılmasına ilişkin sayfasındaki imzalarınınkendi el ürünü olmadığı ve takliden atılmış olduğunun kriminal inceleme yapılarak açıklığa kavuşturulmasını,

 

  1.  Merkez Şube Müdürü olarak Ali Baba Şanlı adına atılmış olan ve 21.09.2007 tarihli Sözleşme’nin Kredi Limitinin arttırılması ile ilgili sayfasındaki imzanın,  Ali Baba Şanlı’ nın 04.02.2013 tarihinde vermiş olduğu beyan dilekçesinde (Ek.4) de açık olarak belirtmiş olduğu gibi kendisine ait olmadığının ve  takliden  atılmış olduğunun kriminal inceleme yapılarak açıklığa kavuşturulmasını.

 

  1.  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sorulan sorular ve verilen cevaplar açısından da incelenerek, yazılı metinin genel ifadesinin değerlendirilmesini, (Ek.1,Ek.2)

Ve,  Uzmanlık Raporu’na esas belgelerin ADLİ TIP KURUMU tarafından yeniden incelenmesinin sağlanarak maddi gerçeklerin tespit edilmesini,  hazırlamış oldukları ‘’UZMANLIK RAPORU’’ ile yapmış oldukları saptırma, yanıltma ve gerçek dışı beyanlar nedeni ile de; Turkıshbank A.Ş. ile 65 aydır sürdürmeye çalıştığımız  Hak ve Hukuk mücadelemize;  bankanın menfaatleri doğrultusunda gerçeklerin gizlenmesi ve üzerlerinin örtülmesini sağlamaya çalışarak, maddi ve manevi olarak son derece büyük zarar veren ve    İstanbul Kriminal Polis  Laboratuvarı  Müdürlüğünde çalışan Şüpheliler, Uzman Ahmet  Mesut  Mudu ile Teknisyen Zafer Kıran hakkında TCK. 257 ve TCK. 277 Madde’leri doğrultusunda KAMU DAVALARI açılarak cezalandırılmaları için gerekli işlemlerin yapılmasını arz ederim.

ADİL ALTAY GÜNEY

YÜKSEK MÜHENDİS MİMAR

GÜNEY KONUT ORGANİZE YAPILAR VE İNŞ.LTD.ŞTİ.

 

1. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu’nun talep yazısı.

2. 28.05.2013 tarihli ‘’UZMANLIK RAPORU’’

3. 24.07.2013 tarihli ‘’MÜTALAA BEYANI’’

4. Ali Baba Şanlı’nın 04.02.2013 tarihli ihbar ve beyan dilekçesi.

 

GOOGLE,WORDPRESS–GÜNEYKONUT,‘’ADİL ALTAY GÜNEY’İN HAK ve HUKUK MÜCADELESİ

 

www.güneykonut.com.tr

www.kemerormanevleri.com

altaygüney@güneykonut.com.tr

cep telefonu: 0532 212 70 62 – 0533 668 23

ZUHURATBABA MUHTAR SOKAK NUMARA 4-1 / 16,                                         BAKIRKÖY – İSTANBU